15 Ocak 2024 Pazartesi

Kadın Dostu Markalar Değer Katanlar Özel Ödülü 2023


Kadın Dostu Markalar Platformunca 2023 de 3. sü düzenlenen ödül töreninde, Grup Başarı Ödülleri kategorisinde Renkler Seramik Grubu, Kadın Dostu Markalar Değer Katanlar Özel Ödülünü aldı. İstanbul'da İş Sanat Kültür Merkezinde düzenlenen törende Renkler Seramik Grubu adına,  ödülü grup üyesi Öğr.Gör.Senanur Gündoğdu Dodevski 24 Mayıs 2023 tarihinde teslim aldı.



Gerçekleşen etkinlik programında Renkler Seramik Grubu İş Sanat Oditoryum Salonunda son sergisini 38 katılımcısıyla açarak, etkinlikte yer aldı. Renkler grubu olarak sergiden elde edilecek olan gelirin, ihtiyaç sahiplerine yardım olarak amacıyla değerlendirilmesi kararlaştırıldı.


Etkinlik ile ilgili habere buradan ulaşılabilir. Sergi hakkında Dünya Gazetesindeki bilgiye buradan ulaşılabilir. Sergi kataloğuna buradan ulaşılabilir. Kadın Dostu Markalar Platformunca 2024 de düzenlenecek olan farkındalık ödüllerine ait bilgilere ise buradan ulaşılabilir.



26 Mayıs 2023 Cuma

Cetus from Troia

This title will focus on Cetus, a kind of aquatic and reptilian Trojan hybrid monster or beast. In the name of this monster in different publications; It can be found in different spellings as Cetus, Cetos, Ketos. There are depictions of Cetus in ancient ceramic paintings. I think that Cetus, whose mythological story is quite interesting, is an indispensable creature for the ancient Troad geography. Therefore, Cetus was chosen as the inspiration for this study.

Different imaginary beings associated with different cities are known in the ancient Troas geography. While this information is sometimes depicted on city coins, they sometimes appear on a marble relief or sculpture. We often encounter these beings in ceramic vase paintings. Creatures, monsters or whatever we call them, they are all considered fictional. However, the statement that "all legends have an element of truth." is not an exception for Cetus, whom I am talking about. Because a prehistoric fossil found near ancient Troia in the recent past is interesting with features that can be associated with Cetus.

Although paleontology is a modern science, it should not be difficult to guess that ancient people also encountered fossils and were interested in fossils and even formed myths about these fossils. It is as uncertain as not being able to say that an ancient Trojan might have encountered a fossil that could also be associated with Cetus, and that the legends about this fossil constitute the Cetus mythology. This uncertainty has reached the present day by being transmitted through generations as the riches that people put forth by forcing their imaginations. At least that's my opinion. In the continuation of the article, I will try to explain how I worked in creating my own Cetus design, in parallel with the use of local data as a source of inspiration, by focusing on a few examples of Cetus that have survived to the present day.

Cetus, Fatih Karagül, 2023, CGD, AI, NFT


9 Mayıs 2023 Salı

PEGASUS From SKEPSIS

The remains of the ancient city of Skepsis, located in the Bayramiç district of Çanakkale, have come to light today with the withdrawal of the Bayramiç Dam waters. This settlement is a place that has been known for a long time in history and important results have been obtained especially with the excavations carried out by names such as H. Schliemann and F. Calvert. History of Skepsis dating back to the 6th century BC. It is known that it gained importance in the 5th and 4th centuries BC. More importantly, the mythological entity Pegasus, featured on the coins used in this ancient city, draws attention with the mythological richness of other ancient cities in the region. With the example of Pegasus, the city of Skepsis is an important example of hybrid imaginary beings encountered in ancient city coins or mythologies of the Troas region. The depictions of cetus and drake in Troia, griffin in Assos, capricorn in Parion, Gorgon depictions in Abydos and Dardanus reveal the mythological richness of the city of Çanakkale located in the Ancient Troas region. In this article, the effects of ancient ceramic materials on modern society will be discussed, especially through the example of Pegasus.

Skepsis coin with Pegasus, 400-200 BC. Bronze. Source:

Pegasus of Skepsis, Fatih Karagül, 2023, CGD, AI, NFT

Source:

-https://www.coinarchives.com/a/results.php?results=100&search=Skepsis


14 Nisan 2023 Cuma

ANCIENT ANATOLIAN HERBS

Hyssopus officinalis (hyssop, zupu, zufa, çördük) is a versatile pediatric herb. It is known that it has been used for treatment in Anatolia since prehistoric times. It has been used as a raw material for different compositions in healing from the Hittite Empire to the Western Roman Empire (Yurdakök, 2005: 94). This plant, which is referred to as "Zupu" in Hittite texts, was used both in sacrificial rituals and in the manufacture of pickles as a scent and flavoring agent (Baytop, 2007: 77). An Anatolian Roman citizen, Dioscorides from Cilicia, noted that the best hyssop wine is made with Cilicia hyssop, so three ounces of hyssop should be added to one and a half gallons of wine (Dioscorides, 2000:769). This wine is good for pneumonia, asthma, cough, mucus and shortness of breath, removes bruises, removes edema in the spleen, is a laxative and kills worms, is an excellent mouthwash, relieves toothache, when the smoke is inhaled, it is good for ringing in the ears. (Dioscorides, 2000:399; Canevello, 2013:227). Even in the Torah, how to use this plant in the explanation of a ritual is explained in detail (Torah, Numbers, 19/1-10; Köse, 2014: 25).

As can be seen, the characteristics of this local plant originating from Cilicia combined with both Anatolian flora and geography, and affected fields such as mythology and medicine. It seemed a great negligence not to use an ordinary and even insignificant plant, which lays the foundation of such a great wealth, as a source of inspiration in designs. That's exactly why I decided to use the hyssop plant in a card game design based on Anatolian mythology and came up with a design. The image of the hyssop plant used in this card was created entirely with CGD. As a template, Magic the Gathering the ready-made design of the Wizards company was chosen for trial non-commercial purposes. This card, which I call "Giszupu Growth", is designed with a combination that can be very effective when used with Typhon, one of the most important characters from the mythology of Cilicia. In the naming of the card, the Hittite language was chosen and a direct link was tried to be established with the ancient roots of the plant. The support of our important artist friends was realized in the illustration of the cards related to Typhon to be used in the game. The design of the game mechanics is still ongoing. We believe that when the studies are completed, we will have provided a new opening in the name of Anatolian mythology.


Giszupu Growth design by Fatih Karagül

References:
Canevello, S.A. (2013)."Erken Hıristıyanlık Döneminde Cilicialı Şifavericiler: Dioscorides, Cosmas ve Damianus" Selevcıa Ad Calycadnvm III 227
Dioscorides (2000). "De Materia Medica" Ibidis Press
Köse, T. (2014), "Hac Suresi 28-37. Ayetler Çerçevesinde Kurban" Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yyaımlanmamış Y.Lisans tezi
Ünar, Ş. (2018). “Hitit Metinlerinde Geçen Bazı Çiçekler, Otsu Bitkiler Ve Kullanım Alanları”, International Social Sciences Studies Journal, 4(28)
Yurdakök, M. (2005). "Bizanslılarda pediatri" Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi
https://mtg.design/

23 Aralık 2022 Cuma

İDATOR (Idataurus)

İdator (İdataurus), anlam olarak "İda'nın Boğası" olarak düşünülmelidir. Mitolojiden bilindiği kadarıyla, Minos'un boğası "Minator" (Minotaurus) örneğinden hareketle, iki farklı kelimenin birleşimiyle  "İda+taurus" ve "Mino+taurus" şeklinde yazılmaktadır. Biz burada Türkçe söylenişleriyle adlandırmayı uygun buluyoruz. Çünkü, yaşadığımız topraklar, konuştuğumuz lisan, semboller ve simgeler, tarih öncesinden beri konu edilen boğa ile büyük oranda bağlantılıdır. Boğa (erkek bos taurus)  ve öküz (hadım Bos primigenius taurus), sığır (bos taurus) olarak adlandırılan ailenin üyeleridir.

İdator (İdataurus) hayali, mitolojik, fantastik bir yaratık olarak kayıtlarda mevcut değildir. Tamamen kendi hayal gücümüz ve eteklerinde yaşadığımız bin pınarlı İda (Kaz) Dağının bağrında barındırdığı kültürel değerler nedeniyle harmanlanarak ortaya çıkmıştır. Fikirsel olarak "Troia" temalı serginin tasarım ve araştırma sürecinde karşılaşılan, kurban, sunak, güç kavramları, ritüel olarak boğa figüründe bütünleştiğinden, Troia için kaçınılmaz bir biçim olarak soyuttan somuta dönüşmesi zor olamazdı.

Antik Troia kenti ören yerinde yer alan kutsal alandaki sunaklar, kan kuyuları, pagan tanrılar için sunulmuş olan nice boğanın kanıyla ıslanmış olmalıydı. İlyada da çok kez, adak olarak kesilen büyük baş hayvanlardan, bunların kızartılan etlerinden, bu etlerin ziyafetlere konu olduğu muhakkaktır. Apollon rahibi Hrüses (Khyryses) İlya'da tanrı Apollo' ya "...bir gün sana yaraşır bir tapınak yaptıysam, boğaların, keçilerin yağlı butlarını yaktıysam senin uğruna, şu dileğimi tez elden yerine getiriver..." diyerek dua eder ve duası kabul olur (I/40). Bu yakarışta bahsedilen tanrı uğruna yakılan boğalar ifadesi, boğanın bu süreçte değerli bir adak olduğunun doğrudan göstergesidir.

Öte yandan antik Troas coğrafyasında yer alan modern Çanakkale kentinde gerçekleşen büyük baş hayvancılıkta, manda, inek, sığır gibi hayvanlar günden güne azalsalar da halen yetiştirilmektedir. Özellikle Biga, Ayvacık ve Ezine, et ve süt üretimi ile mandıracılık sektöründe faaliyet sürdürmektedir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Biga'da yetiştirilen hayvanların etlerinin, İstanbul'da padişahın mutfağında yer aldığı bilinmektedir.

Boğa figürü kısmen ya da tümüyle, sembolik olarak tarih öncesi ve antik çağda Anadolu'da farklı malzemelerden şekillendirilmiştir. Bu şekillendirilen nesneler, farklı kullanım amaçları için üretilmişlerdir. Kimi uygarlıklar fırtına tanrısı Teşup'un kutsal hayvanları olarak boğayı seramikten şekillendirirken, kimi zaman da farklı uygarlıklar taş yüzeylere boğa başını rölyef olarak betimlemiş ya da kıymetli metallerden kent sikkelerine darp etmişlerdir.

Taourus kelimesinin anlamının Anadolu kaynaklı olduğunu biliyoruz. Toros Dağların Taurus kelimesine köken olması, Anadolu'nun boğa ile olan bağlarını bir kez daha güçlendirmektedir. Toros Dağları, Anadolu yerine Avrupa'nın her hangi bir ülkesinde, ya da tamamen farklı bir kıtada olsaydı, hem antik çağ insanlarının hem de bizim bu hayvana bu denli önem vermemizin bir anlamı olmayabilirdi.

Antik çobanların Kaz dağlarında otlattığı hayvanları göz önüne getirmek hiç de zor değil. Bir tasarım için esin kaynağı ararken, öyle çok uzaklara gitmenin gerekli olduğunu düşünmüyoruz, hele ki yanı başımızda yazılmış İlyada gibi bir kaynak, Troia gibi bir antik kent varken. Tabi kaynak olarak bunlarla sınırlamak çok yanlış olacaktır, Troia gibi değerli nice antik kentleri göz ardı etmek kabul edilemez. Boğa ile ilgili bir başka kaynağa Apollon Smintheus kentinde rastladığımızdan bahsederek, konuya devam etmek örnekleme açısından zenginlik oluşturacaktır.

İdator (Kurban) 2018, pekişmiş çini (stoneware) ve porselen astar (porcelain slip), 12 cm., 1250 oC




KAYNAKLAR:

Homeros, İlyada (çeviren Erhat, A; Kadir A) 2003, Can Yayınları, İstanbul

7 Aralık 2022 Çarşamba

BOR

 

 
Burada çok önemsediğim Bor elementi için bir alan oluşturma ihtiyacı duydum. Seramik sektörü için de çok önemli bir yeri olan bor ve bileşikleri, rezerv olarak yurdumuzda önemli bir hacme sahip ve dünya ortalamasında ise çok yüksek bir noktada. Kullanım alanı adına dünyada gittikçe önem kazanan bor, çağın yarı metali olarak da adlandırılmakta. Yakıt ve enerji sektöründe gelecekte petrolden daha fazla değer kazanacak. Yakın geçmişte, enerjisini bordan alan yerli otomobilimizi ürettiğimize sevindik.

Fakat bu sevincimiz kursağımızda kalabilir. Ulusal politika olarak çok ciddi bir biçimde üzerinde durulması gereken bor için, bence kendi başına bir bakanlık dahi oluşturulabilir. Yunan komşumuzda Ege Bakanlığı, Arap ülkelerinde petrol bakanlığı gibi stratejik bakanlıklar örneği hatırlanabilir. Sırf bor üzerine kurulacak politikalar, stratejiler, çok önemli kozlar olarak kullanılabilir. Rahmetli Ünal Cimit de, boru çok önemseyen ve her fırsatta vurgulayan bir seramikçi idi. 1982 tarihli bir Arayış dergisindeki röportajında şunları söylemişti:



BOR KULLANIM ALANLARI:
-Ağartıcı üretimi
-Ağır Metal Temizliği
-Ahşap Koruma
-Akü Üretimi
-Alerjik Hastalıkların Tedavisi
-Alev Geciktirici
-Altın Rafinasyonu
-Antibiyotik Üretimi (Boromicyin)
-Antifiriz
-Artrit Tedavisi
-Aşındırıcılar
-Atom Reaktörlerinde
-Beyin Fonksiyonları (Vücutta)
-Bilgisayar Disk sürücüleri
-Cam Elyafı
-CRT Ekran üretimi
-Çelik Üretimi
-Çelik Sertleştirici
-Çürüme koruyucu (Ahşapta)
-Çimento Üretimi
-Darbe Emiciler
-Depreme Dayanıklı Bina İnşası
-Deterjan Üretimi
-Devre Kartları Üretimi
-Diş Macunu Üretimi
-Doğru Akım Motorları
-Dökme Demir Üretimi
-Elektrik Üretimi
-Elektrolit Kaplama Sanayi
-Elektron Emitteri Üretimi
-Emaye Üretimi
-Ergitme Hızlandırıcı
-Far ve Sinyal Camları
-Fiberoptik
-Fotoğraf ve Film Banyo Tuzları
-Frit ve sır üretimi
-Fırın Kapları Üretimi
-Füze Yakıtı
-Hava yastıkları (Otomobil)
-Hidrolik Yağ
-Hidrojen Üretimi
-Hücre Yakıtı
-İçten Yanmalı Motorlar
-İnşaat sektörü
-Jet Yakıtı
-Kanser Tedavisi
-Kalsiyum, Magnezyum, Fosfor Dengesi (Vücutta)
-Katı Yakıtlar
-Kauçuk Sanayi
-Kağıt Endüstrisi
-Kas Gelişimi (Vücutta)
-Kemik Oluşumu (Vücutta)
-Kondansatör Üretimi
-Kompozit Malzemeler
-Kozmetik Sanayi
-Kurşun Geçirmez Cam
-Küf ve Mantar Önleyici
-Kozmetik
-Lastik Endüstrisi
-LCD Ekran üretimi
-Manyetik Cihazlar
-Metal Elektrolitleri Üretimi
-Menopoz Tedavisi
-Mıknatıs Üretimi
-Mikrodalga Tüpü Üretimi
-Mikrop Öldürücü
-Moleküler Biyoloji
-Mumyalama
-Nikel Kaplama
-Nötron Kalkanı
-Nükleer Absorban
-Nükleer Atık Depolama
-Optik Cam Üretimi
-Osteoporoz Tedavisi
-Petrol Boyaları
-Pil Üretimi
-Plazma Ark Yalıtkanı Üretimi
-Pirotekni
-Protein Ayrıştırma
-Psikiyatri
-Piyade Tüfeği Üretimi
-Plastik Sanayi
-Porselen Üretimi
-Radar Dalgası Soğurucular (ABD Stealth Figter Uçakları)
-Radyoterapik Tümör Öldürücü
-Sabun Üretimi
-Sensör Üretimi
-Sentetik Gübre Üretimi
-Spor Malzemeleri Üretimi (Kayak, Tenis raketi)
-Süper İletken Üretimi
-Sürtünme Azaltıcı üretimi
-Tabanca Üretimi
-Tank Üretimi
-Tekstil Boyaları
-Termoelement Kılıfları
-Top Üretimi
-Vakum Ergitme Potası Üretimi
-Verim Arttırıcı (Tarımda)
-Yakıt Katkı Maddesi
-Yapay Organ Üretimi
-Yarı İletken Üretimi
-Yanmaz Boyalar
-Yüksek Dereceli Fırın İskeleti
-Yüksek Isı Transistörleri
-Yüksek Hassasaiyet Conyası Üretimi
-Zımparalar
-Zırh Sanayi
Bu liste uzar gider. En az 2500 sanayi ve yan ürününde kullanıldığı saptanan bor için, hepimiz duyarlı olmalı ve bu zenginliğimize sahip çıkmalıyız. Yabancı güçler tarafından Bor madenlerimizin özelleştirilmesi amacıyla baskılar yapılmaktadır. Güncel Basında ne yazık ki yeterli bilgilendirilme yapılmamaktadır. Korkarım ki, yakında elin yabancısından, çuvalla para ödeyerek kendi borumuzu almak zorunda kalacağız.
Bilim Teknikte bor için şöyle bir kısa tarif yer almakta: "Amorf bor, ayırt edici yeşil rengi için pirotekni (fişekçilik) alanında ve ateşleyici olarak roketlerde kullanılır. Tenis raketlerinin, nükleer santrallerde kullanılan regülatörlerin ve ısıya dayanıklı cam ürünlerinin yapımında da önem taşır. Borun en önemli ticari bileşiği, yalıtım amaçlı cam elyafının ve bir ağartıcı olan sodyum perboratın yapımında kullanılmaktadır. Diğer bor bileşikleri de, borosilikat camların yapımında kullanılır. Tekstil alanında önem taşıyan bir diğer bor bileşiğiyse, borik asittir. Elektriğe kaşı yalıtkan davranırken, bir metalinkine benzer ısı geçirgenliği gösteren boron nitrit bileşiği, aynı zamanda, karıştırıldığı herhangi bir maddeyi elmas sertliğine getirici özelliktedir. Titanyum ve tungsten ile birlikte kullanımı sonucunda, ağırlığı düşük ancak ısıya karşı dirençli alaşımlar elde edilir. Boron-10 izotopu, nükleer santrallerde ortamdaki nötronları hızla emerek tepkimeleri yavaşlatmak ya da durdurmak için, nükleer radyasyona karşı kalkan olarak ve nötron belirleyici aletlerde kullanılır. Yakın zamanda artrit (eklem iltihabı) tedavisinde kullanılmaya başlanan bor bileşikleri de umut vaat ediyor. Göz dezenfektanlarının bileşiminde de bor bulunuyor."
Borla ilgili sempozyumlar, etkinlikler düzenleniyor. BOREN adlı bir de ulusal araştırma enstitüsü var. Bu enstitünün sayfalarında ise bor ile şu bilgiler yer almakta: "Bor, periyodik tabloda B simgesi ile gösterilen, atom numarası 5, atom ağırlığı 10,81 olan metalle ametal arası yarı iletken özelliğe sahip bir elementtir. Periyodik cetvelin 3A grubunun ilk ve en hafif üyesidir. Temel hal elektron konfigürasyonu 1s2 2s2 2p1’dir.
Bor elementi 8B, 10B, 11B, 12B, 13B izotoplarından oluşmaktadır. En kararlı izotopları 10B ve 11B’dir. Bu izotopların tabiatta bulunma oranları sırasıyla % 19.1-20.3 ve % 79.7-80.9’dir. 10B izotopu, çok yüksek termal nötron tutma özelliği gösterir. Böylelikle nükleer malzemeler ve nükleer enerji santrallerinde kullanılabilmektedir. Türkiye’de 10B izotop oranı yüksek bor cevher yatakları bulunmaktadır.
Çeşitli metal veya ametal elementlerle yaptığı bileşiklerin gösterdiği farklı özellikler, bor bileşiklerinin birçok endüstride kullanılmasına olanak sağlamaktadır. Bor, bileşiklerinde metal dışı bileşikler gibi davranır, ancak, farklı olarak saf bor, karbon gibi elektrik iletkenidir. Kristalize bor, görünüm ve optik özellikleri açısından elmasa benzer ve neredeyse elmas kadar serttir.

Borun saf elementi ilk kez, 1808 yılında Fransız kimyager J.L. Gay-Lussac ve Baron L.J. Thenard ile İngiliz kimyager H. Davy tarafından elde edilmiştir.
Bor, biri amorf ve altısı kristalin polimorf olmak üzere, çeşitli allotropik formlarda bulunur. Alfa ve beta rombohedral formlar en çok çalışılmış olan kristalin polimorflarıdır. Alfa rombohedral strüktür 1200C'nin üzerinde bozulur ve 1500C'de beta rombohedral form oluşur. Amorf form yaklaşık 1000C'nin üzerinde beta rombohedrale dönüşür ve her türlü saf bor ergime noktasının üzerinde ısıtılıp tekrar kristalleştirildiğinde beta rombohedral forma dönüşür.
Bor, yerkabuğunda yaygın olarak bulunan 51. elementtir. Bor tabiatta hiçbir zaman serbest halde bulunmaz. Doğada yaklaşık 230 çeşit bor minerali olduğu bilinmektedir. Yaygın olarak bulunan bor minerallerinden bir tanesi bir tür aluminoborosilikat minerali olan ve yapısında %10’a kadar bor içerebilen Turmalin’dir. Ancak, sanayide alkali ve toprak alkali bor mineralleri olan Tinkal (Na4B4O2. 10H2O), kernit (Na2B4O7. 4H2O), kolemanit (Ca2B6O11. 5H2O) ve üleksit (NaCaB5O9. 8H2O) kullanılmaktadır. Ticari maden yatakları sınırlı olup en çok Türkiye ve ABD’de bulunmaktadır.
Bor elementinin kimyasal özellikleri morfolojisine ve tane büyüklüğüne bağlıdır. Mikron ebadındaki amorf bor kolaylıkla ve bazen şiddetli olarak reaksiyona girerken kristalin bor kolay reaksiyon vermez. Bor yüksek sıcaklıkta su ile reaksiyona girerek borik asit ve bazı diğer ürünleri oluşturur. Mineral asitleri ile reaksiyonu, konsantrasyona ve sıcaklığa bağlı olarak yavaş veya patlayıcı olabilir ve ana ürün olarak borik asit oluşur."

14 Ocak 2022 Cuma

FATİH KARAGÜL NFT ART DESIGN


This page contains the originals of my sculptures and two-dimensional works before the NFT transformation.

In order to catch up with the era in the field of art, it is important today to follow the technology and produce works in parallel.

Very recently, the first curated NFT art exhibition was held in Turkey. In this first exhibition, Carny.io sold $300,000 worth of art NFTs in a very short time.

As a middle-age generation, due to my personal interest in technology, I decided to prepare some of my work as NFT and distribute it in very low amounts, in limited numbers.



John Dorry, Stoneware plaque (Special collection), limited edition 9/9

Odeon of  Troy, CGD, Print on canvas


Texture, Porcelain, stoneware, and scrap materials (mural), limited edition 9/9


Grotesque Calchas, Sculpture, Porcelain and stoneware, limited edition 9/9


Wall of Astrya V2, CGD, Print on canvas, limited edition 9/9


Gate of Troy, CGD, Print on canvas, limited edition 9/9


Tower of Troy, Sculpture, Luster (Specail collection), limited edition 9/9


Trojan Horse V3, Sculpture, Stoneware (Special collection), limited edition 1/1


Yellow Tower V1, Sculpture, porcelain & stoneware, limited edition 9/9


Yellow Tower V2, Sculpture, porcelain &  stoneware, limited edition 9/9


Trojan Horse V4, CGD, limited edition 9/9


Tower, sculpture, porcelain and stoneware (Special collection), limited edition 9/9

Some of the works here were created from 3D sculptures, and some of them were developed by computer support. Some 2D works are the details of these sculptures and have been diversified with computer support. Odeon of Troy, Texture, Grotesque Calchas, Odeon of Troy V2, Gate of Troy, Yellow Tower V1&2, Trojan horse V4.

If you own all editions of Odeon of Troy, Texture, Grotesque Calchas, Odeon of Troy V2, Gate of Troy, Yellow Tower V1&2, Trojan horse V4, each art piece will send you. This art piece will be real. For example if you have all NFT edititions(9/9) of Grotesque Calchas, as a bonus You will be have real sculpture of Grotesque Calchas. If you want to own one of the works, you can send me an e-mail.


31 Aralık 2021 Cuma

TSUTSU-GATA STİLİ ÇANAKKALE KASE (!)

Çağlar boyunca farklı coğrafyalarda üretilen pek çok artifakt (insan yapımı kültürel eser) birbirine benzemektedir. Bu benzerliklere seramikler de dahildir. Her türlü örneğin değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken ana husus ise bize göre önce kronoloji sonra kültürel verilerdir. Aksi takdirde sistematik bir şekilde elde edilmiş bir bilgiden bahsetmek mümkün olmaz. Böyle olunca da sanat eseri, plastik eser, zanaat ürünü, el sanatı ürünü tasarlayıp üretme noktasında çoğunlukla çıkmaz sokaklarda kaybolma riski mevcuttur. Hele ki yüzümüzü kültürü dahi olmayan A.B.D'ye veya müthiş batı Avrupa dünyasının verilerini esin kaynağı olarak kullanmaya kalktığımızda, sonuçlar daha da renklenebilmekte.

Bu yazıda tam tersini yapıp, yüzümüzü doğuya dönerek, seramik üzerinden kronolojik olarak bir karşılaştırma ve değerlendirme yapılmaya çalışıldı. Burada örneklemeye çalışılan geleneksel Çanakkale seramikleri arasında yer alan kâseler, Japon seramikleri arasında yer alan çay kâselerinden özel bir gruba benzemektedirler. Bu benzerliği bir müddet önce tespit etmiş fakat üzerinde yeterince duramamıştık. Yapılan araştırmalar sonucunda, ikinci ve üçüncü kâse grupları daha tespit etmiş ve bunların da Japon çay kâselerinde benzer karşılığı olduğunu saptanmış oldu. Bu araştırmayı yaparken konuyla ilgili yayınlanmış bilindik kaynaklara baş vurmak yerine, ele alınan örnekler müzayede sitelerinde satışa sunulan, büyük kısmı katalog ve kitaplarda, hatta makalelerde yer almayan örneklerden seçilmiştir. Böylece konu hakkındaki monotonluktan uzak kalmak amaçlanmıştır.

Kısa bir araştırmayla "Chawan" olarak adlandırılan Japon çay kaseleri ya da benzeri olan Kore'lilerin "macsabal"ı hakkında pek çok makale ve görsele kolaylıkla ulaşılabilir. Sonuçta chawan ve macsabal birer kasedir. Fakat chawan kültürünün özünde Japonlara ait  olmadığını, Çin ve Kore'den ithal ettiği kaseleri uzun yıllar kullandığı ve bu duruma son vermek üzere, Japonya'da çay kaseleri üretildiği kayıtlarda yer almaktadır.

Önemli olduğunu düşündüğümüz konu ise, insanların benzer ihtiyaçları için benzer seramik formlar üretme becerisidir. Bu durum tarih öncesi çağlardan beri süregelen bir durumdur. Hacılar'da üretilen kaseler ile belki yeşil matcha çayı ya da tavşan kanı Rize çayı içilmemekteydi fakat, bir şekilde sıvıların tüketilmesinde kolaylık sağlayan ergonomik ve fonksiyonel ürünler olarak tasarlanıp üretildiler.

"Tasarlanıp" üretilen derken kullandığımız tasarlama eylemi, batı medeniyetine, Bauhaus ekolüne ya da Gestalt prensiplerine göre elbette gerçekleşmedi. Fakat bu tasarım ve üretim bir ihtiyaçtan doğması nedeniyle, zaten o dönemki insanlığın, bir şeyler tasarlamak için böylesine ulvi bilgilere de zaten gereksinimi yoktu. Çoğunlukla denme yanılma yoluyla gerçekleştirilen icatlar, üretimi tetikledi, medeniyetlerin gelişmesini, teknolojiyi ve bunları da yazıya aktarabilmek adına Gestalt prensiplerini oluşturdu.

Malum Bauhaus bir mağazaya ad olmadan önce, Almanya'da kurulan bir tasarım okuluydu ve muhtemelen, orada geliştiği sanılan tasarım kuramları ve fikirlerin de temelinde mutlaka antikite vardı. Tasarım, sanat ve zanaatı birleştiren bir anlayışta bir vizyonu olan Bauhaus okulu, bu alanda çalışmalar üretti. Öte yandan Çanakkale'li çömlekçilerinde ne Walter Gropius ne de Max Krehan ve Theodor Bogler gibi seramikle ilgili tasarımlar üreten kişileri tanıma, ne de onların öğretilerinden nasiplenme gibi bir dertleri olmadı. Öte yandan kronoloji de zaten buna müsait değildi.

Ne var ki bize ait sanat ve zanaat eserlerinin kökeninde ne olduğuna dair bir şeyler hep ihmal edildi. tasarımda yüzümüz hep batıya döndü, Gaugin konu arayışı ile Hawai kültür ve sanatını keşfetmeseydi, ya da Pollock, Çin Zen felsefesi ve kaligrafisini keşfetmeseydi kim bilir neler olurdu. Benim bildiğim, kendi kültürümüze ait üretimlerin temelinde yattığı temel unsurların da günün birinde araştırılmaya başlanacağıdır. Bir kaç gün önce bana bu soruyu yönelten  öğrencime, burada yazdıklarıma benzer kelimeler kurup, konuyu özetlemeye çalışsam da içme sinmedi.

Aşağıda yer alan chawan tablosu sosyal medyada ve daha pek çok platformda bulunabilecek bir örnek. Burada esas dikkat edilmesi gereken chawan ise tsutsu-gata stili olarak adlandırılan yarım silindirik gövdeli kaseler. Aynısı Çanakkale'deki çömlekçiler tarafından üretilmiş.


Üstteki tabloda en üst sıra sağ köşeye bakmak gerekiyor. Alttakiler ise tsutsu-gata Çanakkale üretimi kaseler. Bunlar 19.yy. sonu 20.yy başı örnekler olduğundan, tsutsu-gata chawanların kronolojisine göre çok yeni örnekler. Fakat önemli olan ihtiyaç ve üretim arasında bulunan tasarım ilişkisi.




Tabi bir de "komogani-nari" adlı tipteki chawanlara benzeyen Çanakkale örnekleri de mevcut. En alttaki örnek için belki "wan-nani" benzeri demek daha doğru olacaktır. Aşağıdaki orjinal Çanakkale örneklerine  ise ada stili Çanakkale olarak isim verilmiş durumda. Neye dayanarak böyle bir adlandırılma yapıldığı konusunda bir fikrim yok fakat müzayede sitesinin açıklaması bu yönde. Aşağıda bahsedilen örnekler yer almakta.



Kaynaklar:
https://www.alifart.com/canakkale-seramk-teps-ve-kase-274275/
https://www.bayrakmuzayede.com/osmanli-donemi-canakkale-ada-isi-sirli-kase.html
https://www.bayrakmuzayede.com/osmanli-donemi-canakkale-isi-sirli-seramik-kase.html




2 Kasım 2021 Salı

Orta Öğretim Sanat Tarihi Ders Kitabı

Milli Eğitim Bakanlığının uzaktan eğitim EBA sayfasında yer alan Orta Öğretim Sanat Tarihi Ders kitabında yer alan "Çanakkale Seramiği" kısmını okumak sevindirici ve şaşırtıcı oldu. 224. sayfada yer alan ördek başlı yeşil testi ve hakkındaki kısa bilginin, genç kuşaklar için küçücük de olsa bir bilgi olarak aktarılması, kültürel zenginliklerin yaşatılarak gelecek kuşaklara aktarılabilmesi adına önemli. Sayfada yapılan açıklama ile bağdaşmayan bir örnek kullanılmış olması için oldukça şaşırtıcı.


Bilginin şaşırtıcı olmasından ziyade yanlış olması, kanaatimce oldukça da vahim. Görsel 7.18 de yer alan çay takımına ait şerbet bardaklarının Çanakkale seramiği olarak aktarılması, metin yazarının konu hakkındaki eksikliğini gösteriyor ya da, editör Doç.Dr.Kemal Özkurt'un gözünden kaçmış bir durum olabilir... Yorum size ait. Her halükarda 19. yüzyılda geleneksel Çanakkale seramikleri arasında, beyaz sırlı zemini olan, altın yaldız ve dekal dekorlu şerbetlik asla üretilmedi. Üretilmesi de zaten mümkün olmayan bir ürün grubu olduğunu, az çok Çanakkale seramiğini tanıyan herkes bilebilir. Bu tür ürünler Yıldız porselen fabrikalarında üretildi. Konu edilen şerbetlik hem malzeme, hem tarz olarak, hem de pişirim teknolojisi itibarıyla, Çanakkale seramikçiliği için imkansız bir durum.


Malum Çanakkale seramikleri, kırmızı zeminli, ağırlıklı olarak da çömlekçi çarkında üretildiler. Yukarıdaki yeşil sırlı ördek başlı testinin kitapta kullanılmış olması doğru ve yerinde bir durum. Fakat şerbetlikle ilgili açıklama, düzeltilmeli. Tabi bunun yanı sıra, Anadolu çömlekçiliği ile ilgili çok fazla söylenebilecek şey daha varken, bunlar maalesef es geçilmiş. Pek çok evde akıtma dekorlu bir Kınık saksısı büyük ihtimalle kullanılmış olsa gerektir. Yaşım itibarıyla, 70'lerde durum böyle idi, şahsen çok iyi hatırlıyorum. 80'lerin sonu ile plastiğin yaygınlaşması maalesef  tüm seramikler gibi seramik saksı kullanımına da darbe vurdu. Evlerde kil saksılar kullanılmaz oldu. Yalnızca saksılar mı? Eyüp ve Beykoz'un çömlekleri kaç eve girer oldu. İçleri sırlı küpler kullanıldı evlerimizde yıllarca. Sucuların cam damacanalarla taşıyıp boşalttığı Taşdelen sularından üç tanesiyle dolardı ancak  rahmetli babaannemin küpü.

Eğer kitabı incelerseniz, bol miktarda çini karoların uygulanmış örneklerini görebilirsiniz. Ne var ki günlük kullanım kapları, halk için üretilmiş olmaları nedeniyle bence çok daha önemli. Acaba kaç aile, mutfak ya da banyosunda İznik ya da Kütahya üretimi çinilere sahip olabildi. Hele ki tarihte daha da geriye gittiğimizde, Saray, köşk, kasır gibi kalburüstü yapılar haricinde bu tür karoları görebilmek neredeyse imkansızlaşmakta.

Demem o ki, halka halkı anlatıp, halk için üretilen ve pek çok eve rahatlıkla girebilmiş, günümüzde ise nostaljik ürünler durumunda bulunan seramik saksılar, bence, çini karolardan çok daha önemli. Sanat için sanat, saraylarda kalsın, bize testi, çömlek, saksı lazım....



Her şeye rağmen yaşadığımız pandemi sürecinde doğal yaşama olan ilginin artışı, seramiğe olan ilginin de bir parça artmasına neden oldu.  Takip edebildiğim kadarıyla internet ortamından yapılan satışlar, bende böyle bir izlenim oluşturdu. Hatta Anadolu'da farklı bölgelerdeki yerel üreticiler de belli bir direnç gösterip seramik üretmeye devam etmekte. Özellikle Menemen ve Avanos bölgesi bu konuda önemli. Bir kısım üreticilerin de interneti yaygın bir pazarlama aracı olarak kullanması, yine pandemi süreciyle gelişti. Eğer içme suyunuzu seramik küpte saklamak isterseniz Trendyol'dan siparişinizi verebiliyorsunuz. Ne keyifli...


Kaynaklar:
https://ogmmateryal.eba.gov.tr/panel/upload/etkilesimli/kitap/sanattarihi/sec/unite1/index.html#p=1
https://www.trendyol.com/bng-concept/toprak-kup-p-48533693?boutiqueId=61&merchantId=210165

12 Ağustos 2021 Perşembe

SERAMİKÇİNİN MAHLUKAT KILAVUZU II: TİFON (Tüm Canavarların Babası)

Modern ve gelişmiş batı uygarlığı perspektifinden bakıldığında, antik Yunan mitolojisine göre yaratıkların tümünün türemiş olduğu tek bir canavardan bahsedilir. Bu canavar Tifon (Tyfhon/Typhoeus/Typheus) olarak adlandırılır. Burada Tifon hakkında farklılık içeren bilgiler karşılaştırmalı olarak aktarılmaya çalışılmıştır. Gaia Tifon'un annesidir. Batı kaynakları, klasik Arkeoloji ve mitoloji literatüründe Gaia olarak adlandırılan tanrıça aslen toprak anadır. Toprak ana ise bize göre ana tanrıçadır, Kibele'dir. Bir kısım araştırmacıya göre Tifon Anadolu'nun Kilikya bölgesinde, Mersin sahilindeki Kızkalesi çevresinde doğup büyümüştür ve amacı  Zeus'tan Titanların (Devlerin) intikamını almaktır. Tifon o kadar güçlüdür ki, yıllarca savaştığı baş tanrı Zeus'u bile parçalarına ayırabilmeyi başarmış ve bir süreliğine onun yerine geçmiştir. Parçalarına, adelelerine ve hatta tendonlarına kadar kesip ayırdığı Zeus'un bedenini, Mersin'deki "Cennet ve Cehennem" mağaralarına, saklamıştır. Ölümsüz olan Zeus'un bedeni birleştirilmiş ve ambrosia içirilerek güçlenen Zeus ikinci savaşta Tifon'u alt etmeyi başarabilmiştir. Bu mitolojik anlatıda Tifon'u yenebilmesi için Zeus'a taraf olan yardımcılarının yeri çok büyüktür.

Kilikya bölgesinin arkeolojik geçmişinin MÖ 8000'li yıllara tarihlenen neolitik döneme uzandığı görülebilmektedir. Bu dönemde Avrupa'nın genelinde durum neydi diye baktığımda Anadolu'dan 1000 sene kadar geriden geldiğini, günümüz Yunanistan topraklarında ne vardı diye baktığımda ise neolitiğin MÖ 4500 civarında kıpırdandığını anlayabiliyoruz. Hal böyle olunca Tifon mitosunun da Anadolu üzerinden Yunanistan'a nakledildiğini söylemek çok yanlış olmaz. hatta bu durumu daha da kesinleştiren başka veriler de mevcut. İzmir'li Ozan Homeros, İlyada'da (II/782,783) Tifon'dan bahsederek, ininin Arimos Dağlarında (Katakekaumene: Yanık arazi Ülkesi, Mysia, Kula, manisa) olduğundan bahseder. Oysa ki batı literatürüne göre ise Zeus  mağlup ettikten sonra  Tifon'u Tartarus'a hapsederek üzerine Etna Dağı'nı diker. Şu halde batıya göre Tifon'un ini Etna Dağı'dır, Manisa değil, Sicilya'dır.

Ele almaya çalışılan Tifon'a ait seramik betimlemelerin bir kısmı, antik Yunan ve Etrüsk seramiklerinden örneklenmiştir. Üst gövdesi insan görünümlü, alt gövdesi yılan biçimli düşünceme göre sucul hibrit bir varlık olan Tifon'un sırtında bir çift kanadı yer almaktadır. Alt gövdede bacakların her biri yılan görünümlüdür. Aşağıdaki iki ve üç boyutlu seramik betimlemeler anatomik olarak birbirleriyle uyumludur. Tifon'un tema olarak hem seramik yüzeylerde resimsel betimleme hem de üç boyutlu olarak heykel ve mimari eleman olarak antefix tasarımında kullanıldığını görebilmekteyiz.


Resim 1: Tifon biçimli Etrüsk Antefix,
Terracotta, MÖ 6. yy.
Kaynak: Roma, Ulusal Etrüsk Müzesi, Villa Julia.


Resim 3: Tifon betimlemeli Alabastron,
Erlenmeyer Ressamı, Arkaik Korinth seramiği,
MÖ 610–600, 26 × 11.9 × 1.9 cm.
Kaynak: Yale Üniversitesi


Halikarnas Balıkçısı Tifon'u ejderha olarak tanımlamakta ise de, gövdesi yılan görünümlü olan her hayali varlığı ejderha olarak adlandırmak doğru olmayacaktır. Benzeri durum Şahmeran ve Medusa için de geçerlidir. Eğer Balıkçı'nın değerlendirmesine göre sınıflandıracak olursak, alt gövdeleri yılan olduğu için onlara da ejderha demek durumunda kalırız ki, bu tamamen yanlış olacaktır. Yaptığım araştırmalara göre insan gövdeli hiç bir ejder soyu tespit edebilmiş değilim. Bu yüzden Tifon'u hibrit bir varlık olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.

Tifon’u anatomik olarak değerlendirdiğimizde belirli özellikler dikkat çekmektedir. Şöyle ki:
1. Kanatları olması
2. Yılansı alt gövdesi
3. Dışa genişleyen iri kulaklar
4. Saçlı, sakallı ve bıyıklı olması

Hayal gücü sayesinde üretilmiş, mitolojilere konu olmuş hibrit varlıklar, özellikle günümüz tüketim toplumunda sıklıkla kullanılmakta olan metalara dönüşmüşlerdir. Pek çok hibrit tanrı, canavar, mahlukat, tüketim toplumunun farklı alanlarında karakter, sembol, maskot, kimi zaman da marka olarak tüketiciye sunulmaktadır. Fantastik edebiyat paralelinde gelişen sektöre yönelik hemen her türlü üründe, bu tür hayali varlıkları görebilmek mümkündür. Özellikle örnekleme yapmak isteğim bir sektör var ki, son 30 yıldır büyük bir ivme ile gelişimini göstermektedir.

Oyun ve oyuncak sektöründe masa ve kart oyunları önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle koleksiyonu yapılabiliyor olması nedeniyle kart oyunları bu sektörde yeni kart oyunlarının eklenmesiyle büyümeye devam etmektedir. Ticari ürün olarak 1993 yılında piyasa sürülen bir kart oyunu olan “Magic the Gathering” ele almaya çalıştığımız Tifon ve benzeri mitolojik, fantastik, hayali varlıkları kart tasarımlarında kullanmayı başarabilen en önemli örneklerden biridir. 2018 itibarıyla 35 milyon oyuncuya sahip bu sektör, gün geçtikçe gelişmeye devam etmektedir. Bu firmanın kullandığı farklı yaratık gurupları, farklı yıllarda yayınlanan değişik setlere serpiştirilerek üretilip satılırlar. Burada firmanın ilk ürettiği “Alfa” serisinden itibaren üretilip satılan bir kart ile ve bu kartın özellikleriyle devam etmek, hayali varlıkların günümüzde esin kaynağı olarak kullanılmalarına önemli bir örnek oluşturmaktadır.

“Lord of Atlantis” adlı oyun kartı, bağlı olduğu yaratık grubu itibarıyla “Merfolk” olarak adlandırılan, su halkındadır. Bu kart oyun sırasında masada yer alan tüm Merfolk ırkından kartlara farklı ek güç ve özellik katar. Hatta kart tasarımcıları bu halkı doğrudan Atlantis ile ilişkilendirerek, kartın adını da bu doğrultuda belirlemişlerdir. Kart nadir bir kart olup aynı zamanda iyi bir yatırım aracıdır. 

Bu kartta yer alan Merfolk ırkına ait özellikler, görüşümüze göre ilk olması nedeniyle, karakteristiktir. Ne var ki sonraki yıllarda üretilen farklı merfolk ırkı karakterlerde değişikliklere gidilmiştir. Kanaatimizce, kart tasarımcıları ilk olarak kendileri için en kolay yöntem olan mitolojik yaratıklara bakarak, uyarlamalar yaparak, yeni adlarla, yeni ürünler ortaya çıkarmışlardır.

Günümüzde çok büyük bir ticari sektöre dönüşmüş olan, fantastik roman, çizgi roman temelli sinema, çizgi filim ve dizi sektörü, beraberinde üretilip satılan promosyon ve hediyelik eşyalar, çok büyük bir müşteri potansiyeline sahiptir. Daha çocuk yaşlarda hayali yaratıklarla televizyon ve oyuncak sektörü ile tanışan bireyler, kültürel perspektif ve siyasi görüşe göre şekillendirilir, emperyalist görüş İçin uygun birer materyal ve kaynak haline dönüştürülmekteler.

Bu ve benzeri örnekler çok sayıda artırılabilir. Lord of Atlantis örneği, Marvel tarafından sinemaya uyarlanarak ticari bir başarıya daha dönüştürülmüştür. Devamı da gelecektir. Peki biz bu konuda ne yapmaktayız? Kendi görüşüme göre çok kısıtlı girişimlerle, uluslararası arenada kayda değer olmayan, yalnızca ulusal çapta ses getirmiş ve günümüzde çoktan unutulmuş bir kaç girişimden ibarettir. Aklıma ilk gelen örnekler Türkan Şoray’ın (1993) canlandırdığı “Şahmaran” filmi ve Murathan Mungan’ın (1986) şahmeranla bağlantılı “Cenk Hikayeleri” adlı kitabıdır.

Sanat, tasarım, yaratıcılık gerektiren sektörlerde, sahip olduğumuz köklü ve zengin mitolojik değerlerimizi kullanarak üretim yapmak, bu sayede hem sahip olduğumuz değerleri yaşatıp gelecek kuşaklara aktarmak hem de bize ait olan değerlerin, batının elinde harcanmasına göz yummayarak, onlarla rekabet etmek olmalıdır. Bu yazının sonunda,  Anadolu mitleri ile desteklenerek yeni bir öneri şeklinde sunulacak olan alternatif oyun kartlarının tasarlanmasında, Tifon'un farklı versiyonlarına oluşturmak amacıyla destek sağlayan önerimi değerlendirerek destek olan sanat üreticileri ile birlikte, yeni bir sürece başlamış bulunuyoruz.

Mert Yavaşça'nın Tifon çizimi.

Berrin Kayman'ın Tifon çizimi

Cumhur Okay Özgür'ün Tifon çizimi

Sencer Sarı'nın Tifon çizimi

Fatih Karagül'ün AI ve CGD Tifon çizimi

Hakan Daloğlu'nun Tifon'un ölümü çizimi.

Kaynaklar:

-Miray MİMAROĞLU (2013), GEDİZ HAVZASI’NIN SON TUNÇ ÇAĞI TARİHİ COĞRAFYASI, ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Y.Lisans Tezi

-Asaf KOÇMAN (2004), "YANIK ÜLKE"NİN DOĞAL ANITLARI: KULA YÖRESİ VOLKANİK OLUŞUMLARI, Ege Coğrafya Dergisi, 13 (2004), 5-15, İzmir

-http://ancientrome.ru/art/artworken/img.htm?id=292

-https://artgallery.yale.edu/collections/objects/74220

-https://commons.wikimedia.org/w/index.php?title=File:Terracotta_acroterial_statue_of_Typhon_the_%22Father_of_All_Monsters%22,_from_Gabii,_6th_century_BC,_National_Museum_of_Rome,_Baths_of_Diocletian,_Rome_(30051261004).jpg&oldid=499749472

https://gatherer.wizards.com/pages/card/Details.aspx?multiverseid=3921