7 Kasım 2025 Cuma

KLASÖR II (AAA II)

Değerli akademisyen ve seramikçi merhum Prof. Dr. Ateş Arcasoy’a ait mesleki ve akademik matbu arşivin tasnif çalışmaları heyecanla sürüyor. 10 Eylül 2025 tarihinde ilk klasörün tasnif ederek yayınlamıştık (AAA I). Bu zorlu ancak bir o kadar da ödüllendirici yolculukta, bir klasörün daha envanter dökümünü tamamlamış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Bu özel klasör, kendi içinde tematik olarak ayrılmış dosyalardan oluşmakta. İçeriğine baktığımızda, hocamızın yıllar boyunca seramiğin tarihsel gelişimi üzerine vermiş olduğu derslerin ve dia sunumlarının el yazısıyla kaleme alınmış özgün metinleri dikkat çekiyor. Bu kıymetli materyaller, ilk dosyadan itibaren numaralandırılmış sıralı bir düzenle klasörde yer alıyor.

Tüm materyaller, Sn. Arcasoy’un İstanbul’daki evinden ilk paketlendiği haliyle, bir düzen kurulmadan açılıp tasnif edildi. Bu durum, bize hocamızın çalışma ve not alma pratiklerine dair de ipuçları sunuyor. Bu keyifli düzenleme sırasında, tasnif ve içerik belirleme sürecinde kaçınılmaz bazı zorluklarla karşılaştık. Farklı konulara ait notların aynı dosya içinde bulunması, zaman zaman tematik karışıklıklar oluşturdu. Metinlerdeki numara sıralarında ve konuların kronolojik diziliminde boşlukların saptanması ise sayısal ve kronolojik eksiklikler olduğunu ortaya çıkardı.

Ancak hedefimiz, bu dağınıklığı anlamlı bir düzene kavuşturmak olduğundan, titiz bir çalışma ile saptanan bu karışıklıklar, ilgili temaları altında toplanarak yeniden düzenlendi ve dosyalandı. Bu sayede, gelecekteki araştırmalar için çok daha erişilebilir bir yapı oluşturulmuş oldu.

Sıralamada tespit edilen eksik numaralı metinlerin, şu an için henüz açılmamış olan arşiv paketlerinin içinde bulunma ihtimali oldukça yüksek. Her açılan yeni paket, arşivin bütününü tamamlayan bir bulmaca parçası gibi. Prof. Dr. Ateş Arcasoy’un seramik sanatına ve eğitimine olan büyük katkılarını yansıtan bu arşivin, sanat tarihi ve seramik teknolojisi alanında çalışanlar için eşsiz bir kaynak olacağına inanıyoruz.

Yeni klasör ve belgelerle ilgili güncellemelerimiz devam edecek. Sanat ve bilimin izlerini sürmeye devam.


I. İNANÇ GELENEĞİ SERAMİKLERİ
-EL YAZISI, Seramik sanat tarihi (2008-2009) asılacak kronoloji (1).
-EL YAZISI, kronoloji çalışması.
-KUPÜR, “Dinozorlar 80 değil 23 tonmuş”, 7 Haziran 20212, Hürriyet.
-EL YAZISI, metin, İnanç seramikleri.
-EL YAZISI, Eğitim materyali ve bilgi notu, inanna.
-BROŞÜR VE SERGİ DAVETİYESİ, “Tunç Çağının Gizemli Kadınları”,
-EL YAZISI, metin Anadolu’da kadın tanrıçaya tapınma geleneği açıklayıcı bilgi notu.


II. ANADOLU KÜLTÜR DÖNEMLERİ
-EL YAZISI, Anadolu Kültür Dönemleri, Seramik sanat tarihi (2008-2009) asılacak kronoloji (2).
-FOTOKOPİ, Anadolu haritası ve kültür yerleşimleri.
-KATALOG, Troya Efsane ile gerçek arası bir kentte yolculuk.
-EL YAZISI, metin, Seramiğin tarihçesi metni.
-MATBU, özet, Seramiğin tarihçesinden bir kesit.
-EL YAZISI, teşekkür mektubu, Zeynep Künelgin Akbaş’tan.
-EL YAZISI, metin, Anadolu Kültür dönemleri.
-BROŞÜR SAYFASI, Lidyalılar ve dünyaları,
-EL YAZISI, bilgi notu, Lidyalılar
-FOTOĞRAF, Knossos Sarayından pithos.
-KUPÜR, “9 Bin Yıllık, En Yeni Kültürel Miras: Çatalhöyük” Vedat Atasoy, 9 Aralık 2012 Pazar, Radikal
-FOTOKOPİ, Hacılar, Kumtepe ve Urartu çömlekleri.
-BROŞÜR, Kültepe kaniş Karumu
-TABLO, Hitit hiyeroglifleri
-EĞİTİM MATERYALİ (daktilo), İnandık vazosu
-EĞİTİM MATERYALİ, Lidyalılar ve dünyaları, sergisinden seramikler tablosu.
-KUPÜR, Lidyalılar Galatasaray’da, Şubat 2010
-KUPÜR, “Gordion’un Düğümü”, Yavuz Donat, 30 Haziran 2011, Sabah, 23
-KUPÜR, “Lidyalılar ne yer, ne içerler?” Ali Esad Göksel, 20 Mart 2010, Habertürk, 21


III. YUNAN SANATI
-EL YAZISI, kronoloji
-TAKVİM (2001), Greek Lovers
-EL YAZISI, metin, Yunan Sanatı
-FRAGMAN, Fenike camı şişeler
-EĞİTİM MATERYALİ, Üç basamaklı pişirim yöntemi
-DAVETİYE, “Kutsal Dumandan Sihirli Damlaya Parfüm” 14 Nisan 2005, Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi
-EĞİTİM MATERYALİ, Oinokhoe
-FRAGMAN, “Eski Yunan’de El Bakımı” Collection dergisi, 2013, Sayı: 53, sf: 39.
-EĞİTİM MATERYALİ, Attika “Siyah ve Kırmızı” F,gürlü Vazo Ressamları
-EL YAZISI, Miken, Seramik sanat tarihi (2008-2009) asılacak kronoloji (4).
-EL YAZISI, Oryantalizan, Seramik sanat tarihi (2008-2009) asılacak kronoloji (5).
-EL YAZISI, Klasik dönem, Seramik sanat tarihi (2008-2009) asılacak kronoloji (6).


IV. ROMA SANATI
-EL YAZISI, Roma, Seramik sanat tarihi (2008-2009) asılacak kronoloji (7).
-KUPÜR, 2 bin yıllık fuhuş jetonu, 6 ocak 2012, Hürriyet
-FOTOKOPİ, Yunan ve Roma Kap Formları Sözlüğü, İnci Delemen, Sedef-Çokay Kepçe.
-BROŞÜR, Aphrodisias Heykel Atölyesi.
-EL YAZISI, bilgi notu, Sevim Çizer Terra Sigillata Konferansından, 20 Aralık 2014
-BROŞÜR, Terra Sicilata hazırlama yöntemi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü
-EĞİTİM MATERYALİ, Terra Sigillata hazırlama aşamaları
-EL YAZISI, metin, Roma Sanatı


VI. ANADOLU SELÇUKLU
-EL YAZISI, Anadolu Selçuklu, Seramik sanat tarihi (2008-2009) asılacak kronoloji (8).
-EL YAZISI, metin, Anadolu Selçuklu Sanatı.
-MAKALE, “Semerkand”, Beşir Ayvazoğlu, Türksoy 2007/8, Sf:31-35
-FOTOKOPİ, Harpyiler ve Sirenler
-FRAGMAN, kufi yazı

VIII.  KÜTAHYA- IX. ÇANAKKALE
-EL YAZISI, Kütahya çini sanatı
-BROŞÜR, Suna İnan Kıraç Vakfı, Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu, Pera Müzesi
-MAKALE, Faruk Şahin, “İnsan Figürlü Çini Tabaklar”, Antik Dekor, 1998, sf:86-92
-FOTOĞRAFLAR, Sadberk Hanım Müzesi, Kütahya ve Çanakkale seramikleri, Dilek Karayel ödevi
-MAKALE, Çini Diyarı Kütahya, Kiler Magazin, Temmuz 2010, sayı 138, sf:6,7
-FRAGMAN (müzayede kataloğu), Kütahya seramik örnekleri, Nika, 26 Aralık 2010, sf: 88, 89, 90, 124, 125
-FRAGMAN, Kütahya kaligrafi, çini karo, 1751 (Ermenice, çeviri: Anuş Muratdağı, 2010)
-EL YAZISI, Çanakkale seramikleri
-FRAGMAN (müzayede kataloğu), Çanakkale seramik örnekleri, Ares, 31 ekim 2010, 133,134
-FRAGMAN (müzayede kataloğu), Çanakkale seramik örnekleri, Ares, 22 mart 2014, 23,24


10. MAYOLİKA
-EL YAZISI, Mayolika (İspanya, İtalya) asılacak kronoloji (10).
-EL YAZISI, Mayolika Seramiklerinin Tarihçesi, (Yeniden düzenleme 5 mart 2007, Levend Vardal ve Fatma Batukan 19 mart 2007, Elif+Yasemin 5 mayıs 2008)
-EL YAZISI, Mayolika Seramikler (03 ocak 2012).
-MAKALE (Fotokopi), Joao Castel-Branco Pereira "Portoguese Tiles" (Gül Özturanlı tarafından imzalı)
-KARTVİZİT, Juan-Antonio Lancha Sánchez (Ceramista, Toledo)

İRAN DOSYASI (Tümü renkli fotokopidir)
-Seramik kernos, Kaluraz mezarlığı, İran, MÖ 850-550, “Cradle of Civilization” sergisi (I)
-Tunç boğa heykeli, Marlık Tepe, Gulan, İran MÖ 2000 (II)
-Seramik riton, Tal-e Shoqa, İran, MÖ 3.binyıl (III)
-Seramik boğa başı akıtacaklı kap (IV)
-Kulplu astarlı çömlek, Ziwiye, İran, MÖ 1000 (V)
-Geometrik bezemeli çömlek (Buff ware) Sialk Tepe (zigurat) nekropolü, İran, MÖ 1000-650 (VI)
-Riton, Gilan, Kuzey İran, MÖ 1000-800 (VII)
-Simit gövdeli 4 ayaklı emzikli kap (VIII)
-Astar bezemeli sepet kulplu ve emzikli kap (IX)
-Emzikli çömlek, Amlash kültürü, Luristan, İran, MÖ 1200-900 (X)
-Ayaklı matara, İran, 13-14. Yy. (XI)
-Horoz başlı, sırlı sürahi, Selçuklu, 12-13. Yy. (Türk İslam eserleri müzesi) (XII)
-Sırlı bezemeli keşkül, Selçuklu (XIII)

KUPÜRLER
-Çanakkale’de bulunan lahit Truvalı Paris’in mi?
-Homoseksüellerin atası bulundu (08.04.2011, H-B)
-A.A. ya ait küp mezarda yatan hoker duruşlu ceset
-Kıbrıs’ta (MÖ 3000) bulunmuş küp mezarda yatan hoker duruşlu ceset
-Hangisi taş devri? (Ömer Erbil, 30 Eylül 2012, Radikal)
-Kaya resimlerini kurtaran girişim (Ömer Erbil, 27.01.2013 Radikal)
-Göbeklitepe dünyaya açılıyor (23 Kasım 2013, Hürriyet)
-Göbeklitepe sergi, panel ve konferans duyurusu (03 Mart 2015)
-“Dünyanın en eski tapınağı” Göbeklitepe-Şanlıurfa (R.Aslan, Tarihsiz,)
-Gölgeden resimler ya da ölçüsü kaçmış dünya (Rahmi Öğdül, 20 Kasım 2014, Birgün)
-Uygarlığın sessiz dili: Seramikler (Nezih Başgelen, söyleşi, 28 Şubat 2015)
-Nuhun gemisi yuvarlak mıydı? (Birce Bora, tarihsiz)

Tasnifi tamamlanan ikinci klasörü AAA II olarak kodlayarak paylaşıma açıyoruz. Uzun zaman alacak bu sürecin tamamlanabilmesi umuduyla, katkı, ilgi ve destekleri için Arcasoy  ailesine şükranlarımızı sunarız. Özgün fotoğraflar ve metin izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

3 Kasım 2025 Pazartesi

Stannous Chloride, Potassium Bichromat, Natrium Thiosulfuricum, Cremortartaro Solubile, Magnesium Sulfat

Grup halinde kimyasallar.

Bu yazıda Prof.Ateş Arcasoy'un ailesi aracılığıyla arşivimize intikal eden beş farklı kimyasal hammaddeyi kısaca tanıtacağım. Magnezyum sülfat haricinde, üretici firmaların orijinal şişelerinde muhafaza edilerek günümüze dek ulaşmış bu kimyasalların tümünün, seramik sektöründe yaygın olarak kullanılan hammaddeler olmadığına, yazının ilerleyen kısımlarında değineceğiz. Bu durumu, şişelerdeki kimyasal hammaddelerin kullanılmışlık durumlarına ve şişelerdeki kalan miktarlarına bakarak da söylemek mümkün. Özellikle potasyum bikromat şişesi neredeyse boşalmış durumda ve bu kullanım sıklığından, şişe etiketinin ne denli yıprandığını kavrayabilmek mümkün olmakta.

Stannous Chloride

Stannous Chloride: Kalay(II) klorür ya da stanit klorür, SnCl2 formülüne sahip, beyaz/renksiz katı kristal, güçlü bir indirgeyici maddedir, suda çözünür. İndirgeyici ajan olarak özellikle özel sırlarda (Cassius Moru  testi gibi reaksiyonlarda altın bileşikleriyle mavi renk verir) veya indirgeme atmosferi gerektiren renklerin (örneğin bakır kırmızısı gibi) geliştirilmesinde dolaylı olarak kullanılabilir. Opaklaştırıcı / parlaklık verici olarak, bazı seramik sırlarda iletken kaplama ve parlaklık sağlamada kullanılır. Üretici: Thomas Tyrer & co., ltd., Stratford, London, England, kobalt cam şişede (y:19,3 cm. Ø:8,5 cm.), ağzı hiç açılmamış ve kullanılmamıştır.

Potassium Bichromat

Potassium Bichromat: Potasyum dikromat olarak da bilinir, K2Cr2O7 formülüne sahip, kokusuz, turuncu ila kırmızı renkte, katı kristaldir, güçlü bir yükseltgeyici maddedir, oldukça aşındırıcı, toksik ve kanserojendir (çok dikkatli kullanım gerektirir), suda çözünür. Seramiklerde ve porselenlerde krom (Cr) elementi, yeşil, kırmızı, kahverengi gibi renkleri oluşturmak için önemli bir kaynaktır. Bikromat formu genellikle sır altı veya sır içi boya maddesi olarak kullanılır. Üretici: Thomas Tyrer & Co., Ltd., Stratford, London, England, kobalt cam şişede (y:19,3 cm. Ø:8,5 cm.).

Natrium Thiosulfuricum

Natrium Thiosulfuricum: Sodyum Tiyosülfat Na2S2O3+5H2O formülüne sahip, beyaz kristal tozdur, suda iyi çözünür, hiposülfit olarak da bilinir, zayıf zehirli sayılır. Güçlü bir indirgeyici ajandır. Seramik proseslerinde klor giderme veya bazı istenmeyen oksitlenmiş bileşikleri indirgeme amaçlı dolaylı veya yardımcı bir kimyasal olarak kullanılabilir. Üretici: E. Merck Darmstad, 250 gr. amber cam şişede (y:13,3 cm. Ø:6,1 cm.)

Cremortartaro Solubile

Cremortartaro Solubile: Tartrato borico-potassico, potasyum bitartarat, krem tartar KC4H5O6 formülüne sahip. Zehirsiz, beyaz toz / granüldür, hafif asidik tadı vardır, suda kısmen çözünür, kararlı bir pH tamponudur. Gıda (hamur işleri), tekstil (mordan), medikal (3.sınıf reçetesiz ilaç, müshil, idrar söktürücü, rektal fitil, hormonal olmayan Phexxi bileşeni) temizlik maddesi üretiminde kullanılan, yüksek sıcaklıklarda refrakter özellik gösteren potasyum kaynağıdır, seramik sektöründe pratikte yaygın değildir. Bu yüzden şişe hiç açılamamış ve içindeki kimyasal kullanılmadan, ağzındaki mühürle birlikte koruna gelmiştir. Üretici: Carlo Erba SA Milan, Türk Kodeks 1930. Renksiz şeffaf cam şişede (y:15,9 cm. Ø:6,6 cm.).

Magnesium Sulfat

Magnesium Sulfat: MgSO4 formülüne sahip, Magnezyum Sülfat, İngiliz tuzu, epsom tuzu. Beyaz kristal veya toz, acı ve tuzlu tadı olan, suda çözünür. Özellikle döküm çamurlarında çamurun viskozitesini ve akışkanlığını kontrol etmek, süspansiyonu floküle (topaklanmaya meyilli) hale getirmek ve askıda kalmasını sağlamak için kullanılır. Bağlayıcı özelliği ile tuğla ve kiremit gibi ekstrüzyon veya presleme ile üretilen seramik ürünlerin ham mukavemetini artırmak için bağlayıcı veya yardımcı bağlayıcı olarak kullanılabilir. MgO Kaynağı olarak yüksek sıcaklık uygulamalarında ateşe dayanıklılık ve seramiklerin yapısını iyileştirme amaçlı kullanılabilir. Zeynep Kamil Hastahanesi Laboratuvarı etiketli, renksiz şeffaf cam şişede (y:13,5 cm. Ø:6,7 cm.).

Katkı ilgi ve destekleri için Arcasoy  ailesine şükranlarımızı sunarız. Özgün fotoğraflar ve metin izinsiz kullanılamaz.

30 Ekim 2025 Perşembe

Porselen ve Cam Laboratuvar Havanlar

Prof.Ateş Arcasoy'dan ailesi aracılığıyla arşivimize intikal eden 3 farklı havanı tanıtarak simyacılar, kimyagerler, eczacılar ve seramikçiler için bu havanların önemi üzerinde kısaca duracağım. 15,5 cm ve 16 cm ölçülerindeki havanlardan cam oranının dibinde dikkat çekici "Civelek" markası yer almakta. Bu marka, 1982 yılında Osman Nuri Civelek tarafından kurulmuş olan "Civelek Porselen" üretimi olabileceğini aklımıza getiriyor. 16 cm. çapı daki porselen havanın tabanında ise "Figen" yazmakta.

Sn. Arcasoy'un porselen ve camdan mamül el havanları.


Çağlardan beri kullanılagelen el havanları, herhangi bir malzeme ile üretilmiş olsalar da,  porselen ve cam olanların neden tercih edildiği ayrı bir konudur. Laboratuvar tezgahının en mütevazı kahramanı, belki de bir havan ve havan elidir. Oysa bu basit araç, binlerce yıl boyunca simyacıların en büyük hayallerine ve kimyagerlerin en kesin keşiflerine tanıklık etmiştir. Maddenin en temel dönüşümü olan, katı bir maddeyi toz haline getirme ve karıştırma eylemi, kimyanın doğduğu mutfaktır. Gelin, bu yolculukta özellikle porselen ve cam havanların neden demir ve taşa tercih edildiğini, içlerinde hangi tehlikeli ve büyüleyici kimyasalların öğütüldüğünü ve hangi ilginç formüllerin ortaya çıktığını keşfedelim.

Eski seramik ustalarının ve simyacıların, havan yapımında porselen ve camı tercih etmesinin ardında saf bir inorganik kimya dehası yatar. ​Bu inertlik ve saflıkla ilgilidir. Porselen ve cam, çoğu kimyasal reaksiyona karşı inert (tepkisiz) malzemelerdir. Oysa demir veya taş bir havan, öğütülen maddeye kendi metal ya da mineral kalıntılarını karıştırır, yani onu kontamine eder. Simyacılar, saf altını bulma ya da Felsefe Taşı’nı yapma arayışında olduklarından, malzemenin saflığını korumak hayati önem taşıyordu.

​Sertlik ve homojenizasyon da önemli olan diğer bir konudur. Yüksek ısıda pişirilmiş sert porselen yüzeyi, öğütülecek kimyasalları mikroskobik düzeyde homojen bir toz haline getirebilir. Bu, özellikle seramik sırlar veya pigmentler için kritik bir adımdır, zira homojen karışım olmadan renk tutarlılığı elde edilemezdi.

​Asitlere direnç, özellikle kimya uygulamaları için önemlidir. Cam havanlar, özellikle güçlü asitler veya aşındırıcı sıvılarla çalışırken tercih edilmiştir. Seramiğin yanı sıra camın yüzeyi de asitlere karşı oldukça dayanıklıdır, bu da karıştırılan tehlikeli maddelerin havanın içine işlememesini sağlar.

Bu havanlar, tarihte bazı tehlikeli ama büyüleyici kimyasalların inceltilmesi ve hazırlanması için kullanıldı. Bu maddelerin öğütülerek çok ince toz haline getirilmesi, onların diğer bileşenlerle çok daha etkili bir şekilde tepkimeye girmesini sağlıyordu. Simyacılar bu sayede, maddenin yapısını değiştirdiklerine inanıyorlardı.

Havanlarda öğütülüp karıştırılan maddeler sadece basit pigmentler değildi; bazıları, inorganik kimyanın ilk sentetik başarıları olarak kabul edilir.
​1. Mısır Mavisi (CaCuSi4O10): ​Tarihte bilinen ilk sentetik pigment olan Mısır Mavisi, saf kimyanın çarpıcı bir örneğidir. ​Formülün Sırrı: Kuvars kumu (SiO2), bakır bileşikleri (malakit gibi), kireçtaşı (CaCO3) ve alkali bir akı maddesi (natron gibi) havanlarda mükemmel bir şekilde karıştırılırdı.
​Dönüşüm: Bu karışım, yaklaşık 800-1000 C derece sıcaklıkta fırınlandığında, kalsiyum bakır silikat adı verilen, kalıcı ve parlak bir mavi pigment ortaya çıkıyordu. Bu, simyanın ötesinde, maddenin kontrollü bir şekilde yepyeni bir bileşiğe dönüştürüldüğü anlamına geliyordu.
​2. Opak ve Opal Camlar: ​Havanların gücü, camın görünümünü kökten değiştirmekte de kullanıldı.
​Opaklaştırıcılar: Camın şeffaflığını ortadan kaldırarak onu süt beyazı veya opak hale getirmek için kalay oksit (SnO2) veya kemik külü (kalsiyum fosfat) gibi kimyasallar havanlarda aşırı derecede ince bir toz haline getirilirdi. ​Bu ince öğütülmüş tozlar erimiş cama eklendiğinde, camın içinde mikroskobik kristaller oluşmasına neden olurdu. Bu kristaller ışığı dağıtarak cama o meşhur opak veya opal (yanar döner) görünümü verirdi. Bu süreç, günümüzün modern boya ve kaplama teknolojilerinin temelini oluşturur.

Porselen ve cam havanlar, yıllar önce simyacıların gizemli cevherleri ve büyülü iksirleri hazırladığı basit araçlardı. Ancak bugün dahi modern kimya laboratuvarlarının vazgeçilmez bir parçasıdır. ​Kimyasal saflığı korumak, maddeleri atom altı düzeyde karıştırmak ve reaksiyonlar için ideal hazırlığı sağlamak için modern analitik kimyada hala porselen havanlar kullanılmaktadır. ​Antik simya, bize maddenin dönüştürülmesi hayalini miras bıraktı; porselen havanlar ise bu hayalin gerçekleşebileceği bir araç olma imkanı sağladı.

Arcasoy ailesine teşekkürlerimizi sunarız. Özgün fotoğraflar ve metin izinsiz kullanılamaz.

28 Eylül 2025 Pazar

İbrahim Tayfun Durat'ın Kimyasalları

Arşivimizde yer alan ve ressam Settar Birecikligil tarafından 1994'te çizilen İbrahim Tayfun Durat portresi

17 Temmuz 2009 tarihinde rahmete kavuşan Öğr.Gör. İbrahim Tayfun Durat'a ait olup, vefatı sonrasında ailesi aracılığıyla Güzelyalı'daki boşaltılan evinde bize bırakılan kişisel eşyaları arasında mesleki malzemeler, tasarımlar, kitaplar, eskiz ve çizimler, el yazısı notlarla beraber seramikçilikte kullanılan kimyasallar ve bir kısım acayip icadı bulunmaktadır.

Durat'ın kendi el yazısı ile etiketlediği kimyasal kutuları.

İbrahim Tayfun Durat görev yapmış olduğu Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümünde, vefat ettiği güne dek çalışmaya devam etmiş bir sanat insanı idi. Kendisi ve sanatı hakkında M.Berrin Kayman tarafından yazılmış olan "“İnsan ve Ötesi” İbrahim T. Durat’ın Seramik Heykellerinde Estetik ve Yaratım Süreci Üzerine Bir İnceleme" adlı kitap bölümü "Plastik Sanatlar Alanında Günümüz Çini-Cam-Seramik Sanatçı Seçkileri 4" adlı kitaptan okunabilir.

Gameboy kamera ile çekilmiş 8 bit fotoğrafımız.

Seramikçiliğinin yanı sıra şairane ruhlu Durat'ın meziyetleri, yaratıcılığı, bilgeliği oldukça yüksekti. Benim gözümde kendisi bir simyacı, heykeltıraş, mimar, tasarımcı, şair ve mucitti. Dostluğu ve arkadaşlığı, kendisinin sevdiği insanlar için bir lütuf, aksi durumda ise, neredeyse bir böcek ilacı etkisi gösterirdi.

Üniversitedeki odasında kısa bir mola ve koleksiyonumuzda yer alan "Öcü" adlı heykeli. Kısa videosu için bkz.

Çocukluğu 70'lerde geçenler iyi bilirler; hani ormanda "10 kaplan gücünde" olduğu söylenen Kızılmaske var ya, işte Durat da benim gözümde bu benzetmedeki gibi, 10 Profesör yetisinde bir akademisyen ve 10 seramikçi becerisinde bir sanatçıydı.

İbrahim Tayfun Durat'a ait dev kumpas.

Uyarladığı, icat ettiği zihni sinir uygulamaları ve yöntemleri, sırları, fritleri, emayeleri, boyaları, alet edavatı, tasarımlarını patentleyip, makale haline getirse idi, mazallah camiada neler olurdu tahmin bile edemiyorum. Ne var ki hayatta iken bunların hiç birine önem vermemişti. Üretirken, keşfederken aldığı haz, Durat için yeterliydi sanki.

Bir keresinde odasına girdiğimde, sanki elma bahçesine girdiğimi hatırlarım. Oda arkadaşı M.Berrin Kayman ile birlikte, seramik kimyasalları kullanarak ürettikleri Amasya elması aroması, halen hafızamdadır. Böylesi bir aromaya dair bilimsel veriye ulaşamamış olmam, Durat'ın alandaki eksikliği doldurma çaba ve tenezzülünde bulunmadığının göstergesidir. Bence patenti alınması gereken bir icattı bu. Bunun gibi nice uygulamayı, bir laboratuva dönüştürdüğü odasında gerçekleştirirken, yaşanan anıların, kıymeti kolayına ölçülemeyecek cinsten.

Halen etiketlerini okumaya çabaladığımız ve bir kısım etiketsiz kimyasalın ne olduğunun analizlerden tespit etmeye çalıştığımız süreç devam ettiğinden, muhtemelen bu yazının devamı gelecek olup, öncelikle Durat'tan arşivimize intikal eden kimyasal ve boyalara genel hatlarıyla yer verilmiştir.

-Bakır lüster
-Bizmut karbonat
-Kurşunlu krom
-Mermer
-Muhtelif farbkörper (pembe, oranj, mavi, kırmızı, kahve rengi)
-Muhtelif fritler (kurşunlu, opak)
-Muhtelif oksitler (zirkon, krom, seryum)
-Muhtelif düşük derece sırlar
-Özel karışım bazlar
-Ultralin


Metinde yer alan fotoğrafların bir kısmı İbrahim Tayfun Durat facebook sayfasında, tarafımızca yayınlanan fotoğraflardan  seçilmiştir. Özgün metin ve fotoğraflar izin alınmadan kullanılamaz.

27 Eylül 2025 Cumartesi

Renklendirici Oksitler ve kimyasallar

Prof.Ateş Arcasoy'a ait bir kısım kimyasal hammadde ve  renklendirici oksitler hakkında kısa bilgiler paylaşacağım. Farklı paketleme ve muhafaza yöntemleriyle, etiketlenerek bize intikal eden renklendirici oksitler arasında yer alan krom, bakır, kobalt ve vanadyum seramik sırları, ve astarlarının, boyalarının üretilmesine yaygın kullanılırlar. Bunların arasında yer alan vanadyum penta oksit ise çok yaygın kullanılmayan bir  renklendirilmesinde, hakkındaki genel bilgiler aşağıda yer almaktadır.

Renklendiricilere ek olarak bir paket lityum karbonat da arşivimize eklenmiş durumdadır. 

Bazı kobalt etiketinde Sn.Arcasoy'un kendi el yazısı ile "Sanat Seramik 1980" ve "Co Japon 19.2.1988" ve "T.Tuna" ibareleri yazmaktadır. Ayrıca Vanadyumun içinde muhafaza edildiği, ağzı kapalı, sürşarjlı 75 Lira değerindeki Atatürk pulu yapıştırılmış, Kartal hareketli, 1990 damgalı, üniversite adresine yollanan posta zarfı da filatelik ve efemera nitelikli bir koleksiyon malzemesi oluşuyla çok değerlidir. Ağzı kapalı olarak arşivimizde yer alacaktır. Aşağıda lisansüstü sınavlarda öğrencilerimize yönelttiğim bazı sorulara cevap olabilecek, kısa bilgiler yer almaktadır.

Bakır oksidin seramik ve cam sanatında kullanımı, M.Ö. 4000'li yıllara kadar uzanan Mezopotamya ve Mısır'a dayanır. Çin'deki Ming Hanedanlığı döneminde (14. yüzyıl) üretilen, öküz kanı kırmızısı (oxblood) olarak bilinen sırlı seramikler, indirgen ortamda bakır oksidin kullanımının en parlak örneklerinden biridir.

Mısırlı zanaatkârlar, fayansları renklendirmek için bakır oksit kullanarak turkuaz ve yeşil tonlarını elde etmişlerdir. Daha sonra, Çin'deki ustalar, fırınlama atmosferini kontrol ederek bakır oksitten kırmızı renk elde etme sanatını geliştirmişlerdir. Bakır(II) oksit (CuO), seramik sektöründe yaygın olarak kullanılan bir renklendirici ve pigmenttir. Seramik sırlarına ve camlara katıldığında, fırınlama ortamına ve sıcaklığa bağlı olarak geniş bir renk yelpazesi sunar.

​Oksitleyici fırınlama ortamında (yani bol oksijenli bir ortamda) bakır oksit genellikle turkuaz, yeşil veya açık mavi tonları verir.

​İndirgeyici fırınlama ortamında (yani oksijeni sınırlı bir ortamda), bakır oksit genellikle parlak kırmızı veya bakır kırmızısı tonları verir. Bu etki, özellikle "öküz kanı" (oxblood) olarak bilinen sırlarda aranan bir özelliktir.

Bakır oksit,günümüzde nanoteknoloji alanında ve özellikle katalizörlerde önemli bir rol oynar. Karbonmonoksit gibi zararlı gazların temizlenmesinde ve birçok kimyasal reaksiyonun hızlandırılmasında kullanılır. Son zamanlarda ise, antimikrobiyal özellikleri nedeniyle tekstil ürünlerinde, boyalarda ve hijyen ürünlerinde kullanılmasıyla dikkat çekiyor. Kilogram satış fiyatları $5-$10 USD aralığında değişebilir.

Kromun pigment olarak kullanımı diğerlerine göre daha yenidir. 18. yüzyılın sonlarında, Fransız kimyager Louis-Nicolas Vauquelin tarafından keşfedilmiştir. Endüstriyel seramik ve cam üretiminde kullanımı ise 19. yüzyılın ortalarına denk gelir.

Krom oksit, ilk kez yeşil pigment olarak cam ve sırlara eklenmiştir. Tek başına kullanımıyla parlak yeşil tonlar elde edilirken, diğer oksitlerle karışımıyla da farklı renkler ve mat yüzeyler oluşturma potansiyeli keşfedilmiştir. Krom(III) oksit (Cr2O3), seramik sektöründe güçlü bir renklendirici pigment olarak kullanılır. Seramik sırlarına eklendiğinde genellikle canlı yeşil tonları verir. Yeşil rengin tonu, sırdaki diğer bileşenlere ve fırınlama koşullarına göre açık yeşilden koyu, zümrüt yeşiline kadar değişebilir.

​Krom oksit aynı zamanda bazı sırlarda matlaştırıcı bir ajan olarak da kullanılabilir. Yüksek sıcaklıklarda sırlara eklenen krom oksit, sırın parlaklığını azaltarak mat bir yüzey oluşturmaya yardımcı olur.

Krom oksidin en şaşırtıcı kullanımlarından biri, ses ve video kasetlerinin manyetik bantlarında yer almasıdır. Manyetik özelliklerinden dolayı, eski kayıt teknolojilerinde verilerin depolanmasını sağlıyordu. Günümüzde ise, özellikle metal alaşımlarının korozyon ve aşınma direncinin artırılmasında bir yüzey kaplaması olarak kullanılıyor. Kilogram satış fiyatları $5-$15 USD aralığında değişebilir.

Kobaltın seramikçilikteki kullanımı, M.Ö. 2600'lü yıllara kadar uzanan Eski Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarına dayanır. Kobalt bileşikleri, cam ve seramikleri maviye boyamak için kullanılmıştır. Asya'da ise M.S. 8. yüzyıldan itibaren Çin'deki Tang Hanedanlığı döneminde kobaltla boyanmış porselenler üretilmiştir. Batıda ise, kobalt boyama tekniği özellikle 15. yüzyıldan sonra yaygınlaşmıştır.

İlk kullanımı, Eski Mısır'da cam boncukların ve fayansların renklendirilmesinde görülür. Bu medeniyetler, kobaltın sır içindeki güçlü mavi renklendirici özelliğini keşfederek, bu malzemeyi hem cam hem de seramik objelerin dekorasyonunda kullanmışlardır. Kobalt(II) oksit (CoO), seramik sektöründe çok güçlü bir renklendirici ve pigment olarak kullanılır. Seramik bünyesine veya sırın içine katıldığında, fırınlama sıcaklığına ve ortamın oksijen miktarına göre değişen parlak ve canlı mavi tonları oluşturur. Bu nedenle, kobalt mavisi olarak bilinen o kendine has renk, seramik sanatçılarının ve endüstriyel üreticilerin en çok tercih ettiği renklerden biridir.

Kobalt oksit, günümüzde en çok lityum-iyon bataryaların katot malzemesinde kullanılmasıyla öne çıkıyor. Telefonlardan elektrikli araçlara kadar birçok modern cihazın enerji kaynağı olan bu bataryaların performansını ve ömrünü artırıyor. Ayrıca, cam endüstrisinde UV ışınlarını emen camlar üretmek için de kullanılıyor. Kilogram satış fiyatları $100-$150 USD aralığında değişebilir.

Vanadyum, ilk olarak 1801'de İspanyol mineralog Andrés Manuel del Río tarafından keşfedilmiş, ancak bu keşif kabul görmemiştir. 1831'de İsveçli kimyager Nils Gabriel Sefström tarafından yeniden keşfedilmiş ve adı Vanadis tanrıçasından esinlenerek verilmiştir. Seramik sektöründe kullanımı ise 19. yüzyılın sonlarına doğru başlamıştır.

Vanadyum oksit, endüstriyel seramiklerde özellikle sarı ve sarı-kahverengi tonlarını elde etmek için kullanılmıştır. Vanadyum sarısı olarak bilinen pigment, cam ve sırlara parlak ve dayanıklı sarı renkler katmıştır. Vanadyum pentoksit (V2O5) seramik sektöründe, özellikle cam ve seramik sırlarda renklendirici madde olarak yaygın şekilde kullanılır. Bu bileşik, cam veya sır karışımına az miktarda eklendiğinde canlı, sarı-yeşil tonlarından kahverengimsi-siyah tonlarına kadar değişen renkler elde edilmesini sağlar. Rengin tonu, kullanılan V2O5 miktarına ve fırınlama ortamındaki oksijen miktarına bağlıdır.

Vanadyum pentoksitin en çarpıcı ve geleceğe dönük uygulamalarından biri, akıllı pencereler (elektrokromik cam) teknolojisidir. Bu camlar, elektrik voltajı uygulandığında saydamlıklarını değiştirerek güneş ışığının geçişini kontrol edebilir. Bu sayede binalarda enerji tasarrufu sağlamak mümkündür. Ayrıca, vanadyum redoks akış bataryalarında da enerji depolama amacıyla kullanılarak büyük ölçekli elektrik şebekelerinde dengeleyici bir rol oynar. Kilogram satış fiyatları $15-$30 USD aralığında değişebilir.

Kağıda sarılarak paketlenmiş ve el yazısı ile etiketlenmiş lityum karbonat kimyasal formülü Li2CO3 olan beyaz, inorganik bir tuzdur. Suda çözünür ve lityum elementinin ticari olarak en önemli bileşiklerinden biridir. Seramik sektöründe lityum karbonat, özellikle sırlarda ve porselen bünyelerinde önemli bir eriticidir. Düşük bir erime noktasına sahip olması (723 C derece), sırların ve bünyelerin fırınlama sıcaklığını düşürmeye yardımcı olur. Bu özellik, hem enerji tasarrufu sağlar hem de daha düşük sıcaklıklarda eriyen pigmentlerin ve malzemelerin kullanılabilmesine olanak tanır.

​Lityum karbonatın seramik sırlarına kattığı diğer önemli özellikler şunlardır:

​Viskoziteyi Azaltır. Sırın akışkanlığını artırarak daha pürüzsüz ve homojen bir yüzey elde edilmesini sağlar.

​Termal Genleşmeyi Düşürür. Sırın büzülme ve çatlama riskini azaltır. Bu sayede sırın seramik bünyesine daha iyi yapışmasını sağlar.

​Parlaklığı ve Şeffaflığı Artırır. Sırlara parlak, canlı bir görünüm kazandırır ve sırın şeffaflığını artırarak altındaki rengin daha belirgin olmasını sağlar.

​Bu çok yönlü özellikleri nedeniyle lityum karbonat, hem endüstriyel hem de sanatsal seramik üretiminde yaygın olarak kullanılan bir malzemedir. Kilogram satış piyasa değeri 20-50 USD aralığında değişebilir.

Başka bir yazıda seğerli Prof.Ateş Arcasoy terekesinden tarafımıza verilen diğer hammaddelere değinilecektir. Katkı ilgi ve destekleri için ailesine şükranlarımızı sunarız.


13 Eylül 2025 Cumartesi

Prof.Sevim Çizer'in "Lüster" Kitabı


Prof Ateş Arcasoy kitaplığından arşivimize intikal eden, değerli Profesör Sevim Çizer tarafından yazılan "Lüster" kitabının geçmişine dair kısa bir yazıyı paylaşıyoruz. Sn. Çizer henüz doçent iken hazırladığı lüster kitabının bir kopyasını Sn. Arcasoy'a göndermiştir. Bu bilgiye, kitabın nüshasının iç kapağına yapıştırılmış 21 Kasım 1995 tarihli el yazısıyla yazılı nottan anlayabiliyoruz.


Menemen Çömlek Festivalinde bulunduğumuz günlerde Sn. Çizer ile bir araya gelerek, bu taslak hakkında çok keyifli nostaljik bir sohbet yaptık. Ayrıca  lüster kitabının taslak nüshasını 30 yıl aradan sonra bizi kırmayarak imzalaması, arşivimize çok değerli bir katkı yapmış oldu.


Bu vesile ile, Sn. Çizer'in son kitabı olan "Seramik Sözlüğü"nü de kendisine imzalatma fırsatı bulabildik. Böylesi ilginç tesadüfler vesilesi ile, mesleki ve akademik anlamda gelecek kuşaklara aktarabileceğimiz değerli bir arşiv materyaline sahip olmayı ve Prof. Ateş Arcasoy'un adını yaşatabilmek adına önemli bir çaba olarak değerlendiriyoruz.

Kitabın adı olan lüster kelimesi hakkında, tablet bir bilgi vererek devam edelim. Lüster, camsı bir matris içine gömülü, 5-50 nanometre boyutlarında bakır ve/veya gümüş nano-parçacıklarından oluşan bir metal-cam kompozit olarak tanımlanmaktadır. Yaklaşık 100 nm ile 1 mm kalınlığındaki bu tabakaların rengi ve saydamlığı, bünyede gerçekleşen ışık emilimi ve saçılımı ile ilişkilidir; bu özellikler, lüsterin karakteristik yanardönerliğini ve metalik parlaklığını belirler. Kimi uzmanlar Ortaçağ ve Rönesans dönemine ait lüsterli çömlekler üzerinde yaptıkları çalışmalarla, bu dekorasyonun, seramik sırın camsı matrisinde heterojen olarak dağılmış gümüş ve bakır nano-kristallerden oluştuğunu bilimsel olarak kanıtlamıştır. Bu nano-kristallerin varlığı, lüster yüzeylere kendine özgü metalik yansıma ve optik özellikler kazandırmaktadır. (A. A. Ağıl ve B. Karasu 2019:51, Borgia vd. 2002: 206–216).

Seramik sanatında lüster, sadece bir bezeme tekniği değil, toprağın ateşle buluştuğu ve adeta altına dönüşen bir simya sanatıdır. Yüzyıllardır seramik eserlere gizemli bir parlaklık katan bu kadim teknik, özellikle Anadolu topraklarında köklü bir geçmişe sahiptir. Lüster, sırlı seramiğin üzerine fırınlama yoluyla metalik bir yansıma kazandıran, ışıkla oynayan, büyülü bir tekniktir.

​Lüsterin bilinen en eski örnekleri, 9. yüzyılda, Mezopotamya'daki Abbasi İmparatorluğu dönemine dayanır. Çizer sırlı seramik yüzeylerde uygulandığı bilinen ilk lüster örneklerinin Abbasiler döneminde Bağdat ve Samarra’da görüldüğünü doğrulamaktadır (Çizer, 2010: 19- 21). İlk olarak, altın ve gümüşe benzeyen bir görünüm elde etmek amacıyla geliştirilen bu teknik, kısa sürede İslam coğrafyasının en önemli seramik merkezlerinde yaygınlaştı. Lüsterli seramikler, İpek Yolu ve diğer ticaret yolları sayesinde Mısır'a, oradan da Endülüs Emevi sanatı aracılığıyla İspanya'ya ulaştı. Her durakta, yerel kültürlerin sanatsal dokunuşlarıyla zenginleşen lüster, farklı bir kimlik kazandı.

​Lüster, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Anadolu'da zirveye ulaştı. Özellikle 12. ve 13. yüzyıl Anadolu Selçuklu seramiklerinde, lüsterin altın ve bronz tonları, turkuaz ve kobalt mavisi sırlı seramiklerle ustaca birleştirilmiştir. Konya ve Kaşan gibi merkezlerde üretilen bu eserler, hayvan ve insan figürleri ile karmaşık geometrik desenleri birleştirerek lüsterin estetik potansiyelini gözler önüne serer. Ashmolean müzesinde sergilenen  miladi 1211-1212 (hicri 608) tarihli Keşan üretimi olması gereken lüster kase, bu dönemin  en önemli başyapıtlarından biridir ve Selçuklu seramik sanatının ulaştığı inceliği kanıtlar.

Oxford Üniversitesi Ashmolean Müzesi EA1956.33 envanter numaralı, Ebu Zaid adlı ustaya atfedilen lüster kase. Kaynak
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, özellikle İznik çinilerinde, lüsterin yerini sır altı tekniği alsa da, bazı erken dönem İznik seramiklerinde lüsterin izleri görülür. ​Lüster, temel olarak üç farklı yöntemle uygulanır:
Ham Lüster: En eski ve en geleneksel tekniktir. Sırın içine metalik bileşenlerin karıştırılmasıyla elde edilir ve fırınlama sırasında yüzeyde metalik bir parlaklık oluşturur.
Macun Lüster: Metal oksitler ve kil gibi maddelerin bir macun haline getirilerek sırlı seramiğe sürülmesi ve özel bir indirgeme fırınlamasıyla elde edilen tekniktir. Tarihi eserlerin büyük bir kısmı bu yöntemle yapılmıştır.
Rezinat Lüster: En modern yöntemdir. Reçine içerisine metal oksitlerin çözünmesiyle elde edilen hazır sıvılar fırçayla uygulanır ve yüksek sıcaklıkta pişirilir. Bu teknik, ham lüstere göre daha kontrollü ve daha kolaydır.

​20. yüzyılın yüzyılın ortalarından itibaren lüster, modern seramik sanatçılarının da ilgi odağı olmuştur. Türkiye'de bu sanatı yeniden canlandıran ve akademik alanda yaygınlaşmasını sağlayan isimlerin başında Prof. Dr. Sevim Çizer gelir, Tüzüm Kızılcan gibi diğer önemli sanatçılar da, lüsterin geleneksel bilgisini çağdaş formlarla birleştirerek bu mirası yaşatırlar. İrem Pala Çalışıcı "Türk Çini Sanatı Tekniklerinden Lüsterin Günümüz Uygulamaları" başlıklı makalesinde lüsteri her ne kadar çini ile bağdaştırmış olsa da bizce, bu bakış açısı yanlıştır. Kaldı ki geçmişi Abbasi sanatına uzanan lüsteri Türk sanatına indirgeyerek konuyu adlandırmak hiç doğru değildir.

Lüster, hem tarihi hem de çağdaş seramik sanatında önemli bir yere sahip olduğu için dünyada bu tekniği ustalıkla kullanan çok sayıda sanatçı bulunmaktadır. Tarih boyunca bu tekniği zirveye taşıyan ustalar genellikle anonim kalmıştır, ancak modern dönemde bu sanatın gelişimine büyük katkılarda bulunan ve uluslararası alanda tanınan bazı önemli isimlere değinmek yerinde olacaktır.

Alan Caiger-Smith, Aldermaston Pottery yapımı büyük bir açık kase, kalay sır üzerine yakut ve altın rengi parlak boyalı, çapı 44,5 cm (17 1/2 inç) olan, alt tarafında monogram yer almaktadır. Satış fiyatı £ 1,250.00 Kaynak:

Alan Caiger-Smith (1930-2020) ve Paul Dresang (1948-) lüster tekniğini geleneksel yöntemlerle modern tasarımları, deneysel yaklaşımları ve mimari formları birleştirerek yeniden yorumlayan önemli yabancı seramik sanatçıları olarak öne çıkmaktadır. ​Bu sanatçılar, lüsterin tarihi köklerine sadık kalırken, onu kendi kişisel üslupları ve modern yaklaşımlarıyla birleştirerek bu tekniğin evrensel cazibesini ortaya koymuşlardır.

​Lüster, sadece parıltılı bir yüzey değil, aynı zamanda medeniyetler arası bir köprüdür. Seramik tariihinin derinliklerinden gelen bu ışıltılı miras, günümüz sanatçılarının ellerinde yeni formlar ve hikayelerle buluşmaya devam ediyor. Lüsterli bir seramik esere baktığınızda, yalnızca bir sanat eserini değil, aynı zamanda bin yıllık bir tarihi ve kültürel zenginliği de görürsünüz.

Caiger Smith'in kitabını 2.el 50£ fiyata bulabilmek mümkün. Kaynak

Katkı ilgi ve destekleri için Arcasoy  ailesine şükranlarımızı sunarız. Özgün fotoğraflar ve metin izinsiz kullanılamaz.
Not: Prof.Sevim Çizer'in "Lüster" kitabı ayrıca tanıtılacaktır.

Kaynakça
-A. A. Ağıl ve B. Karasu 2019, “Lüster Sırlarının Karakterizasyonuna Genel Bir Bakış”, ECJSE, c. 6, sy. 1, ss. 51–79, doi: 10.31202/ecjse.454149.
-Borgia I., Brunetti B., Mariani I., Sgamellotti A., Cariati F., Fermo P., Mellini, M., Viti C. and Padeletti G. (2002), “Heterogeneous distribution of metal nanocrystals in glazes of historical pottery”, Appl. Surf. Sci.,  185, 3–4: 206–216.
-Caiger-Smith, A. (1985). Lustre Pottery: Technique, Tradition and Innovation in Islam and the Western World. Faber and Faber.
-Caner-Saltık, A. (2009). Osmanlı Seramiği. Pera Müzesi Yayınları.
-Çizer, S. (2000). Anadolu Selçuklu Seramik Sanatı. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları.
-Çizer S. (2010) Lüster- Tarihi Tekniği Sanatı. Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları , İzmir.
-Erdem, M. (2012). Selçuklu Seramik Sanatında Lüster Tekniği. Ege Üniversitesi Yayınları.
-Turan Bakır, S. (2018). Seramikte Lüster: Bir Sanat ve Bilim Yolculuğu. Arkeoloji ve Sanat Yayınları.
-Turkman, H., Akyol, M., & Akyüz, S. (2016). Geleneksel Anadolu Türk Seramiği Lüster Tekniği. Uluslararası Sanat ve Tasarım Dergisi, 4(1), 1-10.
-Çalışıcı, İ. P. (2024). Türk çini sanatı tekniklerinden lüsterin günümüz uygulamaları. SSSJournal, 5(30), 724-742.
-https://www.abebooks.co.uk/first-edition/Lustre-Pottery-Technique-Tradition-Innovation-Islam/31097364377/bd
-https://jameelcentre.ashmolean.org/object/EA1956.33
-https://www.jennaburlingham.com/artists/121-alan-caiger-smith/works/13937-alan-caiger-smith-a-large-aldermaston-pottery-open-bowl/

10 Eylül 2025 Çarşamba

KLASÖR I (AAA I)

Yakın zamanda tasnif edilmeye başlanan Prof. Ateş Arcasoy arşivi, bir akademisyenin entelektüel dünyasının yanı sıra, tutkulu bir koleksiyonerin zengin ilgi alanlarını da gözler önüne seriyor. Arşivimize gelen ve ilk bakışta dağınık görünen materyaller, şimdilik herhangi bir konu ayrımı yapılmaksızın titizlikle klasörleniyor. Bu ilk aşama bile, 1997-2011 arasını kapsayan 14 yıllık bir döneme ve Arcasoy'un hayatına dair paha biçilmez ipuçları sunuyor.

Dosyalar ve materyalleri karıştırdıkça karşımıza çıkan makalelerin çoğu, Arcasoy'un aslında hobisi olan konulara duyduğu derin merakı yansıtıyor. Porselen biblolar, porselen damgaları, Uzak Doğu ve Avrupa seramikleri, kimyasallar, bezeme çeşitleri, tarihi ve geleneksel seramikler üzerine kaleme aldığı yazılar, sağlığında hazırladığı fakat yayınlama fırsatı bulamadığı bir porselen kitabının müjdecisi. Üstelik bu yazılara ilham veren objelerin bir kısmı da ailesi tarafından arşivimize bağışlanmış durumda.

Fakat Arcasoy'un ilgi alanları porselenle sınırlı değil. Antika saatler, eski radyolar, nostaljik sokak levhaları ve hatta boncuk işleri gibi birbirinden çok farklı konulara olan tutkusu, belgelerde kendini açıkça belli ediyor.

Bu belgeler, onun sadece bir akademisyen değil, aynı zamanda sanat ve antika dergilerine danışmanlık yapan, derneklerde aktif rol alan çok yönlü bir aydın olduğunu kanıtlıyor. Prof. Ateş Arcasoy'un arşivi, adeta keşfedilmeyi bekleyen bir hazine sandığı gibi...

KLASÖR I (AAA I) İÇİNDEKİLER

-MAKALE, A.Arcasoy, “Nargile İçme Keyfine Sanat ve Kişilik Katan Nargile Şişeleri” (Orijinal el yazısı metin fotokopisi, basılmış makale fotokopileri ve numaralı fotoğraflar).

-MAKALE, A.Arcasoy, “Mağara Duvarlarından Seramiğe Çağlar Boyunca Seramik Sanatında Hayvan Figürü Kullanımı” (Orijinal ıslak el yazısı metin, PC çıktısı makale fotokopileri ve numaralı fotoğraflar).

Mağara Duvarlarından Seramiğe...

-MAKALE, A.Arcasoy, “Enfiye Tiryakiliği ve Eşsiz Güzellikteki Enfiye Kutuları” (El yazısı metin fotokopisi, basılmış makale fotokopileri ve numaralı fotoğraflar).

-FRAGMAN (28 Nisan 2013), Sancak Müzayede kataloğundan kesilmiş renkli porselen görselleri (85,86,223,224).

-KİTAP (bölüm fotokopisi) J.Carswell (1995) “Çin Seramikleri” Vehbi Koç Vakfı, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu, İstanbul (Etiket:Gül Özturanlı 20.01.2007), (sf.7-12,14,16,17,21,49,50,115).

-MAKALE, A.Arcasoy, “Sanatın Temel Öğesini Oluşturan İnsan Figürü, Çağlar Boyunca Seramik Sanatında İnsan Figürü Kullanımı” (PC çıktısı, disket kaydı ve fotoğraflar).

Sanatın Temel Öğesini Oluşturan İnsan Figürü

-FRAGMAN, İdol görseli (Gazeteden dekupe edilmiş).

-MAKALE, A.Arcasoy, “En Değerli Mücevherler, Porselen Mücevher Kutuları” (El yazısı metin fotokopisi, basılmış makale fotokopileri ve numaralı fotoğraflar).

-FRAGMAN, Sancak Müzayede kataloğundan kesilmiş Çanakkale seramikleri önekleri (sf.85-92).

-FOTOKOPİ (Renkli), Çanakkale seramikleri önekleri (Yasemin için fiyat biçilmiş)

-BİLGİ NOTU (2003), Avrupa Porselenleri (Çok güzel özet bilgiler, 3 sayfa, kurşun kalem ile orjinal el yazısı).

Avrupa Porselenleri

-Boş pembe pelür kağıtlar.

-BİLGİ NOTU, Selçuklu yıldızı.

-SERGİ “Sanat Rüzgârı Sergisi” (21 Nisan-20 Mayıs 2009), İstanbul Üniversitesi T.B.M.Y.O Cam Seramik Programı, sergi davet yazısı, sergi afişi ve sergiden fotoğraflar.

Sanat Rüzgârı Sergisi

-GÜNDEM (10 Mayıs 2008), Türk Seramik Derneği olağan genel kurul toplantısı ve seçim sonuçları (el yazsısı).

-BROŞÜR (2014/2015) Seramik sanat tarihi konu başlıkları (daktilo) .

-FRAGMAN, Porselen örnekler (Renkli fotokopi).

-ÖZGEÇMİŞ, Prof.Ateş Arcasoy’a ait kısa ve uzun özgeçmişler (daktilo).

-BİLGİ NOTU, A.Arcasoy, (17 Mayıs 2007), “Oyuncak Eyüp Testileri” (orijinal ıslak el yazısı ve PC çıktısı).

-MAKALE, Birdevrim, A., “Anadolu Kapı Tokmaklarından Yola Çıkarak Çağdaş Seramik Formlar” (PC çıktısı).

-MAKALE, A.Arcasoy, “Yaşamımızdaki Dramatik Öge-Takı” (El yazısı fotokopi).

-ÇEVİRİ MAKALE, Williams, H., (1998) “Whale Amber” Johnatan Cape Ltd.

-BROŞÜR, Saraylardaki Isıtma ve Aydınlatma Araçları, Dolmabahçe Sarayı Hareket Köşkleri Sergileri

-MAKALE, Thornton, L., “Ceramics in the Low Coutries” (fotokopi)

Bu ilk klasörü AAA I olarak kodlayarak paylaşıma açıyoruz. Uzun zaman alacak bu sürecin tamamlanabilmesi umuduyla, katkı ilgi ve destekleri için Arcasoy  ailesine şükranlarımızı sunarız. Özgün fotoğraflar ve metin izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.


6 Eylül 2025 Cumartesi

Geleneksel Çin Sırları ve Tangshan Porselenleri


Prof. Ateş Arcasoy kitaplığından arşivimize intikal eden, Prof. Zeliha Mete ve o dönem araştırma görevlisi olan Profesör Hande Kura tarafından hazırlanarak 1991 yılında VIII. Kimya ve Kimya Mühendisliği Sempozyumunda K.K.T.C'de sunulan bildirinin basılı tam metnine ait bu yazı, halen devam etmekte olan ve jüri üyesi olarak katılımcısı olduğum Uluslararası 4. Menemen Çömlek Festivali sırasında yazıldı.

Acar Seramik standında Sabit Acar., Prof.Zeliha Mete, Prof.Nurettin Gülaçtı, Öğr.Gör.M.Berrin Kayman ve öğrencilerle birlikte.

Yazının temel konusu "Geleneksel Çin Sırları ve Tangshan Porselenleri" olsa da, ilginç olan bildiri metninin bir kopyasının Prof.Zeliha Mete'de dahi bulunmayışı, bu nedenle, kendisinden bu durumla ilgili bir anı yazısı kaleme alması ricamızı bizi kırmayarak kabul etmesi, bize göre bu bildiri kitabının değerini kat be kat arttırmakta.


Etkinliğin ilk gününde yapmış olduğumuz keyifli ve akademik sohbetler çok faydalı oldu. Prof.Zeliha Mete bildiri konusu ile ilgili olarak, gerçekleştirmiş olduğu Çin seyahati ve porselen araştırmalarından bahsetti. Yol arkadaşı ve bildirimortağımolan, bildirinin yazıldığı zaman araştırma görevlisi iken, yıllar sonra Profesör olarak Mimar Sinan Üniversitesi Seramik Bölümünden emekli olan, benim de hocam olan Hande Kura ile olan Çin'deki araştırma ve çalışmalarından bahsetti.

Ardından bildiri kitabını imzalayarak, bizce festivalin en tarihi anını gerçekleştirmiş oldu. Bildirinin konusuna ait özellikle Tangshanporselenleri hakkındaki kısa bilgileri aşağıdaki gibi yer verebiliriz.

Tangshan porselenleri, geleneksel Çin seramik sanatında önemli bir yere sahiptir ve özellikle sır teknikleri açısından dikkat çekicidir. Çin'in Hebei eyaletinde bulunan Tangshan şehri, "Kuzeyin Porselen Başkenti" olarak bilinir. Porselen üretimi burada Ming Hanedanlığı döneminde başlamış, Qing Hanedanlığı'nın sonlarına doğru ise hem halkın hem de imparatorluk ailesinin kullanımına yönelik porselenlerin üretildiği önemli bir merkez haline gelmiştir (Liu, 2018).

​Tangshan, porselen üretimi için ideal hammadde kaynaklarına sahip bir bölgedir. Şehir, özellikle bol miktarda kaolin (porselen kili) ve diğer gerekli minerallere sahiptir (Wang & Chen, 2021). Tangshan'daki porselen üretimi, 20. yüzyılın başlarında daha da gelişerek endüstriyel boyuta ulaşmıştır. Bu sanayileşme süreci, bölge ekonomisinin temelini oluşturmuş ve on binlerce kişiye istihdam sağlamıştır. Bu ekonomik dönüşüm, Tangshan'ı sadece bir sanat merkezi değil, aynı zamanda Çin'in modern seramik sanayisinin kalbi haline getirmiştir (Li, Yan, & Wang, 2011). Tangshan, 1976'daki büyük depremde ciddi hasar görse de, porselen üretimi yeniden canlandırılmıştır (Li, Yan, & Wang, 2011). Günümüzde Tangshan, sanat porselenlerinin yanı sıra, geniş bir yelpazede endüstriyel seramik ürünleri (örneğin, fayans, tuvalet ve lavabo gibi sıhhi tesisat ürünleri ve yalıtım malzemeleri) de üreten küresel bir merkez konumundadır (Chen & Sun, 2019).

​Tangshan porselenlerinin ayırt edici özelliklerinden biri, kullanılan çamurun benzersiz bileşimidir. Bu çamur, yüksek saflıkta kaolin, kuvars ve feldspat gibi hammaddelerin özenle karıştırılmasıyla elde edilir. Bu bileşim, porselenin opak bir beyazlığa, yüksek dayanıklılığa ve ince, saydam bir yapıya sahip olmasını sağlar (Li, Yan, & Wang, 2011).

​Porselenler genellikle el yapımı kalıplama, tornada şekillendirme veya presleme yöntemleriyle üretilir. Özellikle geleneksel el işçiliği, her bir eserin eşsiz olmasını sağlar.

Tangshan porselen tarihinde, eserlerini damgalayan ya da imzalayan önemli üretici ve sanatçılar da yer almıştır. Özellikle Cumhuriyet Dönemi'nde (1912-1949) Qixin Porselen Fabrikası (启新磁厂), Tangshan'ın en önde gelen porselen üretim merkezlerinden biri haline gelmiştir. Alman jeolog Dr. Hans Gunther'in liderliğinde Avrupalı makinelerle üretimini mekanize eden fabrika, ürünlerinin tabanına "Qixin Ci Chang" (启新磁厂) damgasını basmıştır. Ayrıca, fabrikanın hand-painted (el boyaması) porselen üretimini denetlemesi için ünlü ressam Zhuang Zi Ming (庄子明) işe alınmıştır (Koh Antique, n.d.).

​Tangshan porselenlerinin en çarpıcı özelliği, ustaca uygulanan sırlardır. Sırların çoğu, yüksek sıcaklıklarda pişirildiğinde pürüzsüz, parlak ve dayanıklı bir yüzey oluşturan karmaşık formüllerle hazırlanır. Bu sırların en bilinenleri arasında "tavşan kılı" (hare's fur) ve "yağ damlası" (oil spot) gibi özel dokulara sahip olanlar yer alır (Zhu, 2020). Pişirim işlemi genellikle iki aşamalıdır:

Bisküvi Pişirimi: İlk aşamada, şekillendirilmiş ancak sırlanmamış porselenler düşük sıcaklıkta (genellikle 800-900 °C) pişirilerek sağlamlaştırılır. Bu sıcaklık aralığı, genel seramik üretiminde bisküvi pişirimi için kullanılan standart aralıktır (Agate Travel, n.d.)

Sır Pişirimi: Sırlama işlemi sonrasında porselenler çok daha yüksek sıcaklıklarda (genellikle 1280-1350 °C) yeniden pişirilir. Yapılan araştırmalar, bu yüksek sıcaklığın, sırın erimesini ve porselen gövde ile bütünleşmesini sağlayarak cam benzeri, pürüzsüz ve parlak bir yüzey oluşturduğunu ortaya koymaktadır (Li, Yan, & Wang, 2011).

​Tangshan porselenleri, hem sanatsal değeri hem de pratik kullanımıyla tanınır. Günümüzde hala üretilen bu porselenler, Çin'in zengin seramik geleneğinin önemli bir parçasını temsil etmektedir.

Katkı ilgi ve destekleri için Arcasoy  ailesine şükranlarımızı sunarız. Özgün fotoğraflar ve metin izinsiz kullanılamaz.

Kaynakça

Koh Antique. (n.d.). Republican Tangshan Ceramics. https://www.koh-antique.com/client/tangshan%20ceramics/tangshan%20ceramics.htm

​Agate Travel. (n.d.). China Porcelain. https://www.agatetravel.com/chinese-porcelain.html

​Chen, L., & Sun, F. (2019). The evolution of Chinese ceramics in the 20th century: A case study of Tangshan. Journal of Asian Art History, 12(4), 89-105.

Li, C., Yan, W., & Wang, Z. (2011). Characterization and dating of Tangshan ceramics by chemical and petrographic analysis. Journal of the European Ceramic Society, 31(10), 1885-1893.

Li, S. (2019). The History of Chinese Ceramics. Beijing University Press.

​Liu, Z. (2018). The development of Tangshan ceramic industry from the perspective of industrial archaeology. Journal of Industrial Archaeology, 8(3), 45-56.

​Wang, F., & Chen, J. (2021). A Comprehensive Guide to Chinese Porcelain. Shanghai Arts Publishing House.

​Zhu, H. (2020). Glazes and Firing Techniques in Chinese Ceramics. People's Fine Arts Publishing House.

Bu metinde konu edilen bildirilen yararlanılmamıştır. Metin daha sonra bildirilen yararlanarak, daha geniş bir versiyon olarak güncellenecektir.

Özgün metin ve fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.

31 Ağustos 2025 Pazar

Avrupa'da Porselenin Keşfi

Bu keşif süreci İtalya ve Almanya olmak üzere, iki farklı ülkede gerçekleşmiştir.

Porselenin İtalya'daki üretimine dair süreç çok ilginç  gelişmiştir. Bu süreçte ilk sanayi casusu olarak adlandırılan François Xavier d'Entrecolles'in adı geçmektedir.

İtalya'daki porselen arayışı, Çin'den gelen bilgilerin ulaşmasından çok önce, 16. yüzyılın sonunda başladı. Bu keşif, porselenin sırrını aydınlatmaktan ziyade, Avrupa'da porseleni taklit etmeye yönelik ilk başarılı girişimdi.

Toskana Büyük Dükü I. Francesco de' Medici, Floransa'da porselenin büyüsüne kapılmıştı ve saray laboratuvarlarında bu gizemli maddeyi üretme çalışmalarını destekledi. Amacı, o dönemde altın değerinde olan Çin porselenine benzeyen bir madde yaratmaktı. Porselen araştırmalarını yöneten ve Medici porselenini geliştiren ana figür, dönemin ünlü mimar, sahne tasarımcısı ve sanatçısı Bernardo Buontalenti'ydi. Buontalenti, Medici sarayının en yetenekli isimlerinden biriydi ve ​yaklaşık 1575-1587 yılları arasında. I. Francesco tarafından porselenin sırrını çözmesi için özel olarak görevlendirilmişti. Kendisi ve ekibi, Floransa'daki laboratuvarlarda Çin porselenini taklit etmeye çalışarak, sonunda 1200 C derecede pişirilen, hafif kremsi, opalin bir renge sahiptir ve Çin porseleninin saf beyazlığından ayrılır. Yumuşak porselen olarak bilinen bu özel seramik türü, yapılan deneyler sonucunda, Çin'in sert porseleninden farklı bir yöntemle, yumuşak porselen adı verilen, yapay bir formül geliştirildi. Bu porselen, beyaz kil ve öğütülmüş camın karıştırılmasıyla elde ediliyordu (Victoria ve Albert Müzesi bunu " ... şeffaf kurşun sır tabakası altında beyaz Vicenza kili ve öğütülmüş kaya kristali kullanılarak yapılmış Fritware" olarak tanımlıyor). Elde edilen ürün şeffaf ve Çin porselenine benzer bir görünüme sahipti. Ancak, üretim süreci oldukça zordu ve porselenler sık sık çatlıyordu. Ürünlerin çoğunda, Floransa zambak çiçeği (fleur-de-lis) sembolü altında yer alan, "F" harfi (Francesco için) veya aralarından bir çizgi geçen "F" ve "M" harfleri gibi işaretler bulunur. Üretim, Dük'ün ölümünden sonra 1587'de durdu ve bu keşfin formülü kayboldu. Medici porseleni, üretimi Dük'ün ölümüyle (1587) durduğu için son derece nadirdir. Dünya genelindeki müzelerde ve özel koleksiyonlarda sadece 60-70 parça civarında Medici porseleni olduğu tahmin edilmektedir. Bu nadirlik, onu seramik tarihi açısından paha biçilemez kılar.

​Medici porseleni, Çin'in gerçek porselen formülüne dayanmıyordu; ancak, Avrupa'da porselenin taklit edilebileceğini gösteren ilk başarılı ve belgelenmiş girişimdi. Bu porselenlerin biçimleri mayolika seramiklerden, dekoratif bezemeler ise Çin mavi beyazlarından ve İznik çini motiflerinden, nadiren grotesk mayolikalardan esinlenilmişti. Renklendirici olarak kobalt ve mangan oksit kullanılmıştır.

​Avrupa'nın sert porselenin sırrını tam olarak çözmesi, İtalya'daki bu erken denemeden yaklaşık 150 yıl sonra gerçekleşti ve bu süreçte bir Cizvit papazının gönderdiği mektuplar hayati bir rol oynadı.

Cizvit misyoneri Peder François Xavier d'Entrecolles, Çin'in "porselen başkenti" olarak bilinen Jingdezhen'de görev yapıyordu. Zeki ve gözlemci bir papaz olarak, Batı dünyasının merakla beklediği porselen üretim sürecini yakından incelemeye başladı. O dönemde, Çinli ustalarla kurduğu iyi ilişkiler sayesinde porselen üretiminin her aşamasını öğrenme fırsatı buldu. 1712 ve 1722'de, bu bilgileri Fransızca kaleme aldığı iki ayrı mektupla Avrupa'ya gönderdi. Bu mektuplar, "Lettres édifiantes et curieuses" (Eğitici ve Merak Uyandıran Mektuplar) dergisinde yayımlandı ve tüm Avrupa'da büyük ilgi gördü.

​Peder d'Entrecolles'un mektupları, porselenin temel hammaddeleri olan kaolin (porselen toprağı) ve petuntse (porselen taşı) minerallerini ve bunların üretim sürecindeki rollerini ayrıntılı olarak tarif ediyordu. Bu bilgiler, Avrupalı araştırmacılar için porselenin formülünü anlamada ve Meissen gibi fabrikaların sert porseleni üretme çabalarında belirleyici bir rol oynamıştır.

​İtalya'daki Medici porseleni, Avrupa'nın porseleni taklit etme konusundaki ilk başarılı denemesi olsa da, Çin'in gerçek porselen formülüne dayanmıyordu. Peder d'Entrecolles'un 18. yüzyılda gönderdiği mektuplar ise, Avrupa'nın sert porselenin sırrını çözmesini sağlayan bilimsel ve teknik bilgiyi sunarak, porselenin Avrupa'daki yükselişinin önünü açmıştır.

D'Entrecolles'un mektupları, daha önce hiç kimsenin ulaşamadığı birincil kaynaklardan elde edilen, detaylı ve teknik bir bilgi birikimi sundu. Avrupa'da bu mektuplar yayımlanmadan önce, porselenin tarifi genellikle simyacıların tahminlerine veya ampirik deneylere dayanıyordu. Mektuplar ise bu gizemli süreci bilimsel bir zemine oturttu.

Mektupların en büyük katkısı, sert porselenin iki temel bileşenini açıkça belirtmesiydi: kaolin (porselen toprağı) ve petuntse (porselen taşı). Avrupalılar, kaolinin önemli olduğunu biliyordu ancak onunla karıştırılması gereken, yüksek sıcaklıkta eriyerek porseleni oluşturan "petuntse" adı verilen maddeyi tanımıyordu. D'Entrecolles, bu iki maddenin oranlarını ve rollerini net bir şekilde açıkladı.

Sadece hammadde bilgisiyle kalmayıp, mektuplar porselenin hazırlanmasından, şekillendirilmesine, sırlanmasına ve en önemlisi yüksek derecede fırınlanmasına kadar tüm aşamaları detaylandırdı. Bu kapsamlı bilgi, Avrupalı ustaların Çin'deki süreci birebir taklit edebilmesinin önünü açtı ve zaman kaybına yol açan başarısız denemeleri en aza indirdi.

​Sonuç olarak, Peder d'Entrecolles'un mektupları, Avrupa'nın yüzyıllardır peşinde olduğu porselenin gizemini çözdü ve Meissen gibi fabrikaların doğru yolda ilerlemesini sağlayarak Avrupa porselen endüstrisinin hızla gelişmesine zemin hazırladı.

Almanya'daki Meissen porseleninin keşfine giden süreçte Johann Friedrich Böttger'in porseleni keşfetmesi, yüzyıllardır süren bir arayışın sonucudur. Bu süreç, sadece Böttger'in dehasına değil, aynı zamanda bilimsel yöntemlere, politik hırslara ve şans eseri yapılan bir dizi keşfe dayanıyordu.

​17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa, Çin'den gelen porselenlere adeta bir tutkuyla bağlıydı. Bu durumı Avrupanın Çin porseleni obsesyonu olarak tanımlamak yanlış olmaz. "Beyaz altın" olarak anılan bu porselenler, Avrupa seramiklerinden çok daha ince, şeffaf ve dayanıklıydı. Avrupalı seramik ustaları, bu porselenin sırrını çözmeye çalışıyor ancak yüksek sıcaklıkta pişirilmesi gereken sert porselenin formülünü bir türlü bulamıyorlardı. Bu porselen, kraliyet aileleri ve soylular için zenginliğin ve gücün bir sembolüydü.

​Meissen porseleninin hikayesi, bu "beyaz altına" sahip olma hırsı taşıyan Saksonya Elektörü ve Polonya Kralı Güçlü August ile başlar. August, ordusunun masraflarını karşılamak ve lüks sarayını finanse etmek için porseleni üretebileceği ve bu üretimi kontrol ederek zengin olmanın hayallerini kurduğu bir tekel oluşturmak istiyordu. Bu amaçla, dönemin önde gelen matematikçi ve bilim insanı Ehrenfried Walther von Tschirnhaus'u porselenin sırrını çözmekle görevlendirdi. Tschirnhaus, porselenin formülünü bilimsel deneyler yaparak, sistematik bir yaklaşımla bulmaya çalışıyordu.

​Hikayenin asıl ilginç kısmı, Böttger'in sürece dahil olmasıyla başlamıştır. Başlangıçta altın yapabildiğini iddia eden genç bir simyacı olan Johann Friedrich Böttger, Güçlü August tarafından yakalanıp Dresden'deki bir kalede alıkonuldu. August, Böttger'i altın yapmaya zorluyordu. Altın deneyleri başarısız olunca, Tschirnhaus, Böttger'in yeteneklerini porselenin sırrını çözmek için kullanması konusunda August'u ikna etti. Böttger, Tschirnhaus'un bilimsel gözetimi altında, porselen üretmek için binlerce farklı kil ve mineral karışımı üzerinde denemeler yapmaya başladı.

​Tschirnhaus ve Böttger, uzun bir süre boyunca farklı hammaddeleri deneyerek porselenin sırrına yaklaştılar. Tschirnhaus, doğru mineral kombinasyonlarını ve fırınlama tekniklerini belirleme konusunda bilimsel bir çerçeve sağladı. Ancak, yüksek kalitede sert porselen için gerekli olan saf, beyaz kil (kaolin) hala bulunamamıştı.

​Bu yoğun ve gizli çalışmalar, Tschirnhaus'un 1708'deki ölümüne kadar sürdü. Böttger, hocasının bıraktığı yerden devam etti ve sonunda porselenin ana hammaddesi olan saf kaolini Schneeberg'deki bir madendeki keşfi ile, bu kaolini formülasyonuna adapte etti. Bu keşif, yaklaşık on yıllık denemelerin ve araştırmaların sonunda, 1708'de porselenin gizemini çözmesini sağladı. Böylece, Meissen Fabrikası 1710 yılında kuruldu ve Avrupa porselen endüstrisinde yeni bir çağ başladı.

Eldeki bilgilere göre her ne kadar 28 Mart 1709'da Böttger'in, II. Ağustos'a giderek porselenin icadını duyurduğu yaygın olarak bilinse de, Tschirnhaus'un ölmeden önce evinden çalınan eşyalar arasında bir porselen parçasının kaydı olduğu ve bu durumun, porselenin esas mucidi olduğu Samuel Slötzel ve Meissen Fabrikası genel müdürünün ifadelerindenyer almaktadır. Ayrıca 1704 yılında porselen örneğini Leibinz'in sekreterin gösterdiği kaynaklarda yer alır. Öte yandan 1708'de Saksonya'daki Erzgebirge kaolin ocağının keşfi, porselen mucidinin Böttger olması fikrini doğrular.

Kaynaklar:
-Savage, G. (1954). 18th-century English Porcelain. Hamlyn Publishing Group.
​-Hofmann, F. H. (1932). Das Porzellan der europäischen Manufakturen. F. A. Brockhaus.
​-Ducret, S. (1962). Meissner Porzellan. Hallwag AG.
-​Meissen Porcelain Manufactory. (2010). Meissen: From the Arcanum to the Brand. 300 Years of Meissen Porcelain. Meissen Porcelain Manufactory Publishing.
-​Victoria and Albert Museum. (2009). The story of porcelain. V&A Publications.
-https://en.wikipedia.org/wiki/Medici_porcelain