25 Aralık 2010 Cumartesi

SERAMİK ÇALIŞTAYINDA ÇUKUR PİŞİRİM


 
2007 yılında Bulgaristan National Academy of Art Seramik Bölümü ve ÇOMÜ GSF Seramik Bölümü ortaklığında gerçekleştirilen seramik çalıştayında raku ve çukur pişirim uygulamaları gerçekleştirildi. Lisans, Y.Lisans öğrencileri ve Öğretim elemanlarının çalışmaları, Nedime Hanım Binasında sergilendi. Bulgar grubun ve seramik bölümünün başkanı Prof. Bojidar Bonchev'in, ilgi ile izlediği çukur pişirimini, döndükten sonra Bulgaristan'da da uygulamayı sürdürdüğünü, kendilerini ziyaretimiz sonrasında yerinde öğrendik. Öğrencileri daha önce bu tekniği hiç uygulamadıklarını ve çok keyifli ve basit bir yöntem öğrendiklerine sevndiklerini söylediler. Raku pişirimi malum kontrollü ortamlarda rahatlıkla gerçekleştirilebilse de, çukur pişirim için açık hava zorunluluğu bulunmakta ve zeminin de belli bir derinliğe kadar kazılaması gerek. Ayrıca çıkan dumanı da hesaba katmak lazım. Bu nedenle şehirlerdeki sıkışık ve merkezi kampüslerde uygulama olanağı biraz zor. Dokuz Eylül Üniversitesi de deniz kenarındaki sosyal tesislerinde bu tekniği yıllardır uygulamakta, fakat onlar kumluk alanda çalışmaktalar. Bu etkinlikte biz zemini ve çukurun yan duvarlarını da ateş tuğlası ile örerek, geçici de olsa fırını dayanıklı hale getirmeyi denedik ve başarılı da olduk. Daha önce bir kepçe ile kazdırdığım yaklaşık 2 m. uzunluğundaki çukurda, ateş daha kontrol edilebilir oldu ve olumlu sonuçlar alındı.
Kazılan çukur ateş tuğlası ile içten kaplandı.

Zemine talaş ve üzerine çam ve meşe odunları istiflendi.

Bisküvi olmuş seramikler, bakır ve diğer bileşik tuzları, boraks ve oksitlerle sargılandı.

Redüksiyon etkisi oluşturması için kalın bakır şeritler kullanıldı.

İnce bakır teller ve yaş zeytin dalları sargılara eklendi.

Aliminyum folyo ile kaplanan seramikler çukura yerleştirildi.

Bir kısım seramik olduğu gibi çukura yerleştirildi ve üzerlerine talaş eklendi.

Çukurun yan duvarları son kez desteklendi.

Ateş yakıldı.

Çukur havasız kalmamalıydı, üzeri kontrollü olarak kapatıldı.

Ateş kontrol altında tutuldu.

Zaman zaman ateşe talaş eklendi.

Odunlar köze dönüştü.

Son kez talaş eklenip, çukur tamamen kapatıldı.

Pişirim tamamlanınca çukurun kapağı üzerindeki toprak atıldı.

Çukur açıldı.

Közler yanmaya devam ediyor ve çukur tamamen açıldı.

Maşalarla seramikler alındı.

Küçük zayiatlar ve istenen efektler elde edildi.

Hiç sır ve oksit kullanmadan oluşan etkiler.

Metal tuzları ve boraks etkileri.

Sergi.
 Dekan Prof.Dr.Tülay Uğuzman, Dekan Yardımcısı ve Seramik Bölüm Başkanı Yrd.Doç.M.Fatih Karagül ve Öğr.Gör. M.Berrin Kayman'ın destek ve yardımıyla gerçekleşen seramik çalıştayının bir sonraki ayağı Sofya'da gerçekleşti.

2 Aralık 2010 Perşembe

SERAMİK VE KENTTE SANAT

Çanakkale 2010 organizasyonunun bu haberi çok ilgimi çekti. Acaba Çanakkale'de yaşayan, içimizdeki kaç seramikçi bu etkinlikten haberdar oldu ve katıldı? "Koyunun olmadığı yerde ..." diye başlayan atasözümüz birden aklıma geldi, konuyla ne alakası varsa... 22 Mayıs 2010 da gerçekleşen ve adı "Seramik ve Kentte Sanat" olan bu etkinlikteki konuşmacılar ise Sibel Yardımcı (Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü), Melih Görgün (Avrupa Kültür Derneği), Mahir Namur (Avrupa Kültür Derneği), Hülya Acar (Seramik Konseyi Koordinatörü), Mehmet Eşli (Çanakkale Belediye Tiyatro Topluluğu Eğitmeni), Birim Ömer Erol (Karınca Sanat Merkezi) moderatörü ise Seyhan Boztepe. Belki sanat konuşmuşlardır fakat seramiği kim ne kadar bilerek konuştu acaba. Ucundan kıyısından Hülya Hanım. Ama başlık çok çarpıcı iken katılımcılar pek çarpıcı olamamış. Detaylar ve devamı için:http://www.canakkale2010.org/takvim.html


Etkinliklerin genel sloganı ise çok çarpıcı: "KÜLTÜRÜMÜZ BUDUR ABİLER". Çanakkale ve Çanakkaleli'lere de çok yakışmış doğrusu.

SERAMİK MÜZESİ VE ATÖLYESİ

Seramik Müzesi haberi. Haber önemli ve bir o kadar güzel bir başlangıç. Ne yazık ki bu projenin mimarı olan Prof.Erdinç Bakla'nın ne adına haberde yer verilmiş ne de düşüncelerine. Ayıp doğrusu. Bu fikir birilerinin aklına vahiy yoluyla geldi herhalde...



Heber şöyle: "Kültür ve turizm kenti olan Çanakkalenin bu önemli vizyonunu destekleyecek, eski ve özgün sanatları bugünkü nesillere ulaştıracak kalıcı alanın yaratılması için Belediyemizce yapılan çalışmalar kapsamında Çanakkale Boğaz Komutanlığı'na tahsisli, ilimiz Cevatpaşa Mahallesi Kaya Sokak'ta konumlanan tescilli eski eser taşınmazın; bu amaçla kullanılması için bakım ve restorasyonu Belediyemizce yapılmak üzere kullanım hakkı istenmiştir. Çanakkale Boğaz Komutanlığı ile Belediyemiz arasında yapılan protokol sonucu yapının kullanım hakkı Belediyemize devredilmiştir..."

22 Kasım 2010 Pazartesi

2007 2.Seramik Ürün Tasarımı Yarışması

İlk yarışmanın devamı olan bu yarışma da ,ilk yarışma gibi beklenen etkiyi oluşturamadı. Oysa ki beklentiler çok yüksekti. İlk 2 yarışmada asil jüri üyesi olduğumdan biliyorum, malesef iyi niyetler ve düşünceler her zaman gerçek olmuyor. Bu fırsatlar ve yerel üreticiler olarak çok olumlu değerlendirilebilirdi. Olmadı.
Kaynak:http://www.canakkale.bel.tr/bpi.asp?caid=630&cid=4090

2006 1.Seramik Ürün Tasarımı Yarışması

2oo6 yılında Çanakakle Belediyesi ve Çanakkale 18 Mart Üniversitesinin birlikte düzenlediği 1.Seramik Ürün Tasarımı yarışması, bir sonraki yıl düzenlenen 2.si için öncülük etti. Kent adına önemli bir girişim iken, fikir amacına tam ulaşamadı, Belediye tarafından yeterli destek göremedi. Dereceye giren ürünler görülmekte. Biçimsel olarak incelendiğinde özellikle ilk 2 ödül alan terracotta çalışmalar, antik formların yorumlanması açısından oldukça etkili örnekler.
Kaynak:http://www.canakkale.bel.tr/bpi.asp?caid=630&cid=4090

7 Kasım 2010 Pazar

MİDİLLİ ADASINDA ÇANAKKALE İZLERİ

2007 yılında gerçekleştirdiğimiz gezi sırasında, dostum Dimitri Hatziyannis'i atölyesinde ziyaret ettik. Antalya'da düzenlenen Çanakkale Seramikleri Kollokyumunda tanışıp dostluk kurduğumuz Dimitri, Midilli Adasının en önemli ustası Yannis Hatziyannis'in oğlu. Aslen büyük dedesi Çanakkale Biga'dan göç ederek adaya yerleşmiş ve burada Çanakkale seramiklerinin de etkisiyle o günden beri seramik üretmekteler. İlgilenenlerin mutlaka gidip görmesini tavsiye etmekteyim.




Ayasos kentinde bulunan atölyede yoğun olarak torna formların yüzeyinde sır altı tekniği kullanılmakta. Duvar tabaklarında yerel ve dini tasvirler ağır basmakta. Hacimli formlarda plastik figür denemeleri ustalıkla şekillendirilmiş. Antropomorfik ve zoomorfik seramikler, ustalıklı şekillendirilişleriyle dikkat çekmekte. Biçimsel yönden Çanakkale testilerine benzeyen örnekler mevcut. Fakat Çanakkale örneklerindeki barok kabaralar közükmezken, bunun yerini benzer biçimler sır altı polikrom olarak dekorlanmış. Benzer biçimler at başlı testi, kız testi gibi örneklerde belirgin. Ayrıca bu ve farklı atölyelerde sirkelik biçimi benzeri örnek de, Çanakkale örnekleri ile ilginç benzerlikler kurmakta.

2 Kasım 2010 Salı

İLGİNÇ BİR ÖRNEK

Çanakkale'de yaşayan bir dostumuz tarafından, ilginç bir örnek olarak tarafımca incelenen aşağıda fotoğrafı bulunan seramik, sıradışı özelliğiyle dikkat çekmekte. Çamur ve biçim özellikleri ile, geleneksel Çanakkale seramiklerine ait bir örnek olduğunu kişisel olarak düşünmüyorum. Gövde üzerinde yer alan 3 adet minyatür testi örneğine daha önce hiç rastlanmadı diye biliyorum. Belki de yanılıyoruz fakat en doğru bilgi Prof.Erdinç Bakla tarafından verilecektir. Görüşünü almak üzere değerli hocamızdan yanıt bekliyorum. Ayrıca bu seramik hakkında, fikri ya da bilgisi olan veya paylaşmak isteyen arkadaşlarımızın fkaragul@comu.edu.tr adresine yazmalarını rica ederiz.




Seramiğe ait bazı bilgiler ise şöyle: Ana emziği oluşturan küçük testicik kırılmış durumda. Boyun kısmında izleme rulosu ile dekor oluşturulmuş, ki böyle bir özellik Çanakkale örneklerinde yok. Sinterleşmesi yeterli. Yüzey sırsız, astarsız ve perdahsız. kireç lekesi izleri mevcut. Yüksekliği ~32 cm. Karın çapı ise ~12 cm.

AMASYA MÜZESİNDE ÇANAKKALE SERAMİKLERİ

Arkeolog ve fotoğraf sanatçısı dostum Aykan Özener'in, Eylül 2010 tarihinde Amasya gezisi sırasında benim için çekmiş olduğu ve gelenesel Çanakkale seramiklerinin teşhir edildiği vitrin, Çanakkale kenti için anlamlı bir görüntü sergilemektedir. En kısa zamanda, küçük de olsa böyle bir görünüme kavuşma dileğiyle.

AKKÖYLÜ ÇÖMLEKÇİ EMİNE TÜRKER

2009 yılında asmaların olgunlaştğı ılık bir yaz günü, periyodik aralıklarla ziyaret ettiğim Ezine ilçesine bağlı Akköy'ü bir kez daha ziyaret ettim. Üsküfçük köyünde topladığımız antik curufları, ve maden örneklerini arabaya yerleştirip, soluğu Akköy'de aldık. Yerel amatör madenci Tezel Aldemir Bey, Seramikçi M.Berrin Kayman ile birlikte, köy meydanında bize kılavuzluk eden delikanlının eşliğinde, son çömlekçilerden Emine Türker'in evinin kapısına vardık. Sürpriz ziyaretimize rağmen, evde kendisini bulabilmek bizi sevindirdi. Kapıyı bize torunu ile birlikte açtı. Bir miktar soluklanıp, sohbet ettikten sonra, kendisinden edindiğim kısa notları düzenlemek üzere defterimi çantama koyup, eski ilkokula doğru yürüyüşe geçtik. Her zaman olduğu gibi konumuz çömlekçilik. Kendisinin yıllar boyunca yapıp ettikleri ve köydeki çömlekçiliğin son durumu. Çanakkale Seramik fabrikaları bir dönem Akköy çömlekçiliğini canlandırabilmek için, olumlu bir adım atarak, atıl durumdaki köy ilk okulunda atölye oluşturma girişiminde bulunmuştu. Bahçeye de 2 adet büyük odun fırını inşa edildi. Fakat proje yürümedi. Nedenine gelince belirli faktörler var tabi ki. Fakat en önemlisi Çanakkale'de seramiğin para etmeyişi. Halkın ve yerel idarecilerin konuya sahip çıkmamaları. Başka faktörler de var tabi ki. Son ustaların yeni ustalar yetiştirmeyişleri de bu konu da önemli bir etken. Emine Teyze de geç bir çırak yetiştirerememiş malesef. Eğer bir çırak yetiştirebilseydi, şimdiye o da çoktan bir usta olmuştu ve o da yeni çıraklar yetiştirerek, hiç değilse Akköy çömlekçiliğini yaşatma adına bir katkı sağlayabilirdi. Malesef gerçekleşememiş bir dilek. Torununa sordum. Sen bu mesleği seviyor musun diye. Malesef yakınından bile geçmemiş, ninesinin. Fırsattan istifade Ayşe Teyzenin kendi ağzından notlar almaya devam ettim.
Emine Türker, 1945 yılında Koruyucuoğulları kızlık soyadı ile dünyaya gelmiş. 1960 yılında 15 yaşında iken Ahmet Türker ile evlenerek çömlekçiliğe başlamış. Kayınpederi Mehmet Bey ve kayınbiraderi Mustafa Bey de, o dönem çömlekçilik yapmakta imiş. Kendisi ise son çalışmalarını 2005 yılında tamamlayarak çömlekçilik mesleğine veda etmiş. Aktif olarak çalıştığı dönemde ne tür formlar ürettiğini sorduğumda şu bilgilere ulaştım: Kavanoz: Bir nevi turşu kavanozu, Dıngıl:10-20 cm. arası bir tür bardak, Yatın: Dıngılın bir boy büyüğü 25-30 cm. arası ebatta. Küçük çakıl da denmekte. 20'lik: Yatının büyüğü. Testi: 20'liğin büyüğü. Bocut yada ağzı açık da denilmekte. Geniş ağızlı: Testinin büyüğü. Emine Teyze, kap formlarının genel tipolojisini böyle sıralanıyor ve bu formların hazırlandığı çamurun yapısı ise şöyle: 12 küfe toprak, 6 küfe kum ile karıştırılarak hazırlanan çamur çömlekçi çarkında kullanılmaya hazır hale gelmekte. Eğer çamur yapısındaki kum az olursa, çamur çok özlü olmakta ve dayanıklılığı azalmakta. Dekor amacıyla kullandıkları beyaz renkli kili İntepe yolunda bulduklarını, kırmızı aşı boyasını ise Üsküfçü Köyü'nden temin ettiklerini notlarımın arasına kaydettim. Hukukumuzun eskiye dayanmasına istinaden, gezi ve yazım sırasında kendisine "Emine Teyze" diye hitap ettiğim, yüreği sevgi dolu insana veda ederek, soluklanıp dinlediğimiz evinin avlusundan ayrılıp, dönüş yoluna geçiyoruz. Bir başka baharda yine görüşmek üzre. (Bu yazı gezi sırasında alınan notlardan derlenerek kısa bir özet halinde, 1 Kasım 2010 tarihinde kaleme alınmıştır.)

8 Mayıs 2010 Cumartesi

ÇANAKKALE, SERAMİKLERİNİN GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU

ÖZET
Bu araştırmada ele alınan Çanakkale Seramikleri konusu, geleneksel Çanakkale Seramiklerini temel almaktadır ve bu seramiklerin günümüzdeki durumunu incelemektedir. Geleneksel Çanakkale Seramikleri olarak, Sanat Tarihi anlanında çok özel bir yere konumlandırılan bu seramik gurubu, kimi kaynaklarda üretim anlamında 20.yy. başlarına kadar tarihlendirilmektedir. Ele alınan kronolojik tablo incelendiğinde, Çanakkale kent olarak 16.yy. sonu- 17. yy başından 20.yy. başlarına dek konu edilen seramikler adına, özellikli durumunun sonucu bu seramiklerin üretimine ev sahipliği yapmıştır. Bu özellikli durum kimi araştırmacılarca kentin kozmopolit durumu iken, kimi araştırmacılarca, ihtiyaç materyali ya da üretilebilirliğinin kolaylığı, kimi durumda da önemli bir ticari meta oluşudur. Bizim temel aldığımız kavram ise tüm bunlara ek ve hatta daha üstünde olan bir konu Kültür dür. Kültüre verilen önem ve bunun korunması yüzyıllar boyunca gerçekleşmiş ve ne varki belirgin bir hızla bu önem, benzer örneklerde olduğu gibi yok olup gitmiştir.
Gelişen sanayileşme ve sentetik malzemelerin günlük yaşamda değer almaları, seramik materyallere duyulan ihtiyacı doğal olarak belirli alanlarda azaltmıştır. Plastik, PVC, aliminyum gibi mateyallerden üretilen günlük kullanım eşyaları, gelenekselleşmiş Türk kültür yaşayışında, seramik, ahşap, bakır gibi malzemelerden üretilenlerin yerini rahat bir şekilde yer alıp, neredeyse onları yok ederek, günlük yaşamda kendine köklü ve anlamlı bir yer edinmiştir. Anlamlı derken; bu durumu derinleme incelemek gerekliliğini vurgulamak ve bu durumun bir tür kültür yozlaşması olduğunu da vurgulamak gerekir.
Çanakkale seramikleri de kültürel aşınmadan kendi payına düşen gerekli kısmı hazmedip, günümüzde nereden nereye geldiğini yüksek bir sesle haykırmakta, Üniversite, özel seramik üreticileri ve akademisyenlerce, çağdaş anlamda yeniden ele alınarak, yorumlanarak yaşatılmaya çalışmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Çanakkale, Seramik, Geleneksel, Çağdaş, Kültür
1.GİRİŞ
Günümüzde, Çanakkale'de geleneksel Çanakkale Seramiği üretilmediği gerçeği, konu ile ilgili kimselerce rededilemeyecek bir gerçektir. Kısıtlı sayıda üretilen nitelikli birkaç örnek ise, gelenekselin çağdaş uyarlamalarından öteye gidememektedir. Ne var ki bu durum, seramik geleneği ile sanat tarihinde önemli bir yer etmiş Çanakkale, Çanakkale'li yöneticiler ve seramikçiler için kabul edilebilir bir durum değildir. Çanakkale'deki seramik geleneğinin 20.yy. başlarında tamamen yok olmasından sonra, günümüzde ne durumda olduğunun saptanması da bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Durum saptamasının ardından son 10 yıldaki konu ile ilgili gelişmeler ve çözüm önerileri yer almaktadır.
2.ÇANAKKALE'DEKİ SERAMİK ALANINDAKİ GELİŞMELERAnadolu topraklarında seramiğin öncü kentleri, İznik, Kütahya ve Çanakkale olarak bilinir. Çanakakle seramikleri, halkın günlük gereksinimleri için üretim yapan ilkel seramikçilik yani çömlekçilik ile, sarayın desteği ve denetiminde gelişmiş İznik tipi seçkin ve rafine bir üretimin arasında yer almış özgün bir halk seramiği örneğidir (Çizer, 2008). Osmanlı İmparatorluğu döneminde yüzyıllarca seramik üretiminin gerçekleştiği bu 3 önemli merkezden, İznik ve Kütahya'da hala nitelikli seramikler üretilmekte iken, maalesef Çanakkale'li seramik üreticileri bu konuda çok geri kalmış durumdadır.
17.yy. sonundan 20.yy başlarına dek seramik üretiminin gerçekleştiği Çanakkale'de, üretilen seramiklerin önemli bir bölümü deniz taşımacılığı ile ihraç edilmiştir. Büyük bir kısmı ise Anadolu topraklarına yayılmıştır. 17.yy.dan beri yoğun biçimde seramik ürettiği bilinen Çanakkale'nin 19.yy.ın ikinci yarısından itibaren fabrika büyüklüğünde oniki seramik atölyesinde üretim yapıldığı ve kentin en önemli gelirinin seramikçilik olduğu belirtilmektedir. Bu tarihlerde yurt dışına özellikle Yunanistan, Romanya ve Mısır'a büyük partiler halinde satışlar yapıldığı saptanmıştır (Bakla, 1991).
1.Dünya Savaşından sonra seramik üretimin durduğu ve Cumhuriyetin ilanı ile birlikte yeniden canlandırılmaya çalışılarak Ahmet Sakızlı Halil Usta ile birlikte ilk atölye kurulmuştur. Seramik adına gerçekleşen bu yeni yapılanma çalışmaları sonucunda;
-1936 da 6. İzmir Enternasyonel Fuarına Çanakkale'li ustalar katılmıştır.
-1936 da Cumhuriyet'in 13. kuruluş yıldönümü sergisine Çanakkale'li ustaların katılımı sağlanmış ve Ahmet Sakızlı Usta'nın başarı belgesi almıştır.
-1960'larda Çanakkale'de hala sırlı seramik üreten 7 seramik atölyesi kalmıştır. Barok dekorlu örnekler sona ermiştir.
-1960/1970 yılları arasında seramik üretiminde döküm yöntemi devreye girmiştir (Truva Atı, asker figürü).
-1972/1977 araştırmalarında Güngör Güner, 3 atölye ve 10 usta tespit etmiştir
-1978 yılından sonra çarkta şekillendirilen geleneksel çanakkale seramikleri sona ermiştir. Az miktarda sırlı testi ve saksı görülse de, soğuk boya ile dekorlu niteliksiz Truva atı (Pekşen, 2008) vb. figürler döküm tekniği ile üretilmiştir. Ayrıca 1963 yılında, şehir dışına taşınan seramik atölyelerinin Belediye Encümen kararı ile buna mecbur kaldığını da hatırlamalıyız.
1978 yılından günümüze gelindiğinde, çok az bir gelişme olmuştur. Çanakkale Belediyesi kayıtlarına göre, günümüzde belediyeye kayıtlı seramik üreten 20 atölye bulunması, bu atölyelerin büyük bir çoğunluğunun ise, niteliksiz seramikler üretmesi, Çanakkale'nin seramik adına geri kalmışlığını pekiştirmektedir.
Son 20 yıldır koleksiyoncular tarafından köy köy dolaşılarak evlerden toplanan, Çanakkale'de kalabilmiş olan geleneksel Çanakkale seramikleri, Çanakkale dışına taşınarak, özel kolleksiyonlara girmişlerdir. Çanakkale'de hali hazırda bir etnografya müzesi de bulunmadığından, yerel anlamda Çanakkale seramikleri ile ilgili herhangi bir teşhir ortamı oluşturulamamıştır. Yalnızca Çanakkale Arkeoloji Müzesi depolarında saklanan bir miktar Çanakkale Seramiği olduğu bilinmekte, ne var ki bu seramikler ise yalnızca bir dönem teşhirde kalıp daha sonra depolarda gözlerden uzak bir şekilde saklanmaktadır.
Bu durumda ortaya şöyle bir sonuç çıkmaktadır. Çanakkale'de, bir takım anlamsız seramikler üretilmektedir. Bu seramikleri üreten ustalar, geleneksel Çanakkale seramiklerini tanımamaktadırlar. Çünki bu bilgiye ulaşmak için büyük bir çoğunluğu hayatlarında hiç geleneksel Çanakakle seramiği görmemiştir, belki kentte buna uygun bir müze olmadığından belki de kentte yeterli sayıda orijinal Çanakkale seramik kalmadığından. Bu durum yerel üreticileri nispeten anlamsız ve niteliksiz seramik üretme yoluna sevketmiştir.
Buna ek olarak, yerel üreticiler olarak Çanakkale'nin yerel hammadde kaynaklarına ulaşmak da günümüzde imkansız duruma gelmiştir. Milli Park sınırları içinde yere alan Eceabat'taki ve şehir merkezindeki askeri bölge içinde yer alan kil temin yerleri kullanımı imkansızdır. Ucuz hammadde kaynağı olmayan yerel üreticiler bu konuda da sıkıntı çekmekte ve Menemen, Kınık gibi çömlekçilik merkezlerinden çömlekçi çamuru temini yoluna gitmekte ve bu durum da ekonomik olarak sıkıntı doğurmaktadır.
Prof.Dr. Erdinç Bakla'nın Çanakkale'deki seramik konusunda gerçekleştirdiği konferans ve toplantılarında sıklıkla ve önemle vurguladığı gibi, adını seramikten alan üç dünya kentinden bir tanesi olan güzide Çanakkale Şehri, seramikleri ile ne kadar övünüyor? Ne kadar sahip çıkıyor? Ne kadar gurur duyuruyor?
Kentte var olan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesindeki Seramik Bölümü ve ayrıca araştırma merkezleri arasında yer alan ÇASEM (Çanakkale Seramikleri Araştırma Geliştirme ve Uygulama Merkezi) ile çift koldan seramiğe sahip çıkarak, her türlü eğitim, sanatsal ve bilimsel aktivitelerle önemli etkinlikler, kongreler, sergi, yarışma, sempozyum, çalıştaylarla ulusal ve uluslararası platformda seramiğe destek verirken, hedefini geliştirerek arttırmaktadır. Bunun yanı sıra kentin diğer muhatapları (diğer bir değişle diğer dinamikleri) ne yapmakta?
Seramik adına kısa erimli olarak konuyu irdeleyip, Son yıllarda gerçekleştirilen çalışmalar aşağıda genel başlıklarla listelenmiştir.
-1995 Akköy'lü (Çanakkale) çömlekçi Ustası Mehmet Ali Gümüş'ün, konik bacalı kerpiç fırını ile ev atölyesinde seramik üretimine devam ettiği M.Fatih Karagül tarafından yerinde tespit edildi.
-2000 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü kuruldu.
-2000 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Çanakkale Seramikleri Araştırma Geliştirme ve Uygulama Merkezi (ÇASEM) kuruldu.
-Geleneksel Çanakkale Seramiklerini Yaşatma Derneği kuruldu.
-2000 ÇOMÜ GSF Dekanlığı olarak Çanakkale Seramiğinin Dünü, Bugünü, Yarını, adlı seramik Sempozyumu düzenlenmiştir.
-2003 "Toprakta Yaşam Bulan Kültür Mirası Çanakkale Seramikleri" sergisi, ÇOMÜ ve Geleneksel Çanakkale Seramiklerini Yaşatma Derneği işbirliği ile Çanakkale Etnografya Müzesinde (Eski Ermeni Kilisesi) gerçekleştirildi.
-2005 ÇOMÜ tarafından Eskiden Yeniye Çanakkale Seramikleri yarışması düzenlendi.
-2005 Prof.Dr. Erdinç Bakla “Dünya Seramik Kültürünün Eşsiz Halk Sanatı: Çanakkale Seramikleri” konulu konferansı ÇOMÜ Süleyman Demirel salonunda gerçekleştirdi.-2005 Prof.Dr. Erdinç Bakla “Sanat Çanakkale’nin Gelişmesine Katkıda Bulunabilir mi?” konulu konferansı ÇOMÜ Süleyman Demirel Salonunda gerçekleştirdi
-2006 ÇOMÜ Seramik Bölümü ve ÇASEM tarafından Ulusal Seramik Çalıştayı düzenlendi
-2006 -Belediyenin talebi ile, ÇOMÜ GSF Seramik Bölümü'nün organize ettiği 1. seramik hediyelik eşya tasarımı yarışması düzenlendi. Burada yer alan kutsal amaç şuydu: Yerel üreticilere fikir verici olmak için olumlu örnekler oluşturup, üreticilere motive etmek onlara destek olmak. Uluslararası Troia Festivali kapsamında duyurularak ödülleri dağıtılan bu yarışmaların sonucu ne oldu? Unutuldu gitti. Düzeltelim, Belediye binası ve evlendirme dairesi koridorlarını işgal eden camekanlarda yer alan (Belediye görevlilerince bile korunamayarak bir kısmı kırılmış) seramikler. Peki bunların yeri burası mı olmalı, yoksa bir müze mi? Belediyenin zaten böyle bir kent müzesi var, ama sanırım bu seramikler ya o müzeye layık değil, ya da o seramikler bu kente ait değil. Belediye amacına ulaştı mı? Hayır.
-2007 Uluslararası Troia Festivali kapsamında 2.seramik hediyelik eşya tasarımı yarışması düzenlendi. Sonuç bir önceki yıldan öteye gidemedi.
-2007 AKMED ve Akdeniz Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen Çanakkale Seramikleri Kollokyumuna, ÇOMÜ olarak 4 bildiri ile katılım sağlandı.
-2007 Yerel seramik üreticilerini de ilgilendiren, Leonardo Da Vinci B Tipi AB projesi Y Distance Learning and Support System for SME’s of the Cearmic Sector tamamlandı.
-2008 Çanakkale Valisi, Çanakkale Belediye Başkanı, Çanakkale Boğaz Komutanı, ÇOMÜ Rektörü, Çanakkale Rotary Kulübü bir araya gelerek, bir seramik konseyi kurulması için hazırlıklara başladı.
-2008 Çanakkale, Seramik Şehri Çanakkale Konseyi Projesi açılış toplantısı gerçekleşti.
-2008 Uluslararası Troia Festivali kapsamında 3.seramik hediyelik eşya tasarımı yarışması düzenlendi. Sonuçlar ilk iki yarışmadan da geride kaldı.
-2008 Prof.Dr. Erdinç Bakla“Eşsiz Çanakkale Seramikleri” konulu konferansı ÇOMÜ Troia Kültür Merkezinde gerçekleştirdi.
-2008 Belediyenin düzenlediği Uluslararası Troia Festivali kapsamında, ÇOMÜ GSF Seramik Bölümü'nün desteği ile gerçekleştirilen, Uluslararası Seramik çalıştayı düzenlendi. Bu çalıştay haber olarak belediye bülteninde bile yer alamamışken, Üniversite bülten ve web duyurularında detaylı bir biçimde yayınlandı (http://basin.comu.edu.tr/bulten/pdf/agustos2008.pdf). Uluslararası sanatçı ve akademisyenlerin katıldığı çalıştay, doğu bloku sanatçılarınca pompalanarak şişirilmeden, az ve öz elit kadrosu ile Singapur'dan İngiltere'ye, Japonya'dan Yunanistan'a yayılan katılımcı kitlesiyle (10 katılımcı) ÇOMÜ GSF Seramik atölyelerindeki çalışmalarla sonuçlandırılmıştır. TRT televizyonunda bile yayınlanan bu çalıştay, malesef Çanakkale'nin yerel kanallar olan Ton TV ve Kanal 17 tarafından farkedilememiştir. Sonuç: Katılan sanatçılara Belediye yetkililerince "merak etmeyin eserleriniz müzede sergilenecek" denmiş fakat üstünden yaklaşık 2 yıl geçmesine rağmen eserler, kente ait olmadığı için olsa gerek hala o kent müzesine girememiştir. Önemli bir nokta da da, servet edecek fiyatları ile, bu seramiklerin şimdi ne durumda oldukları sorusudur?
-2008 Çanakkale'yi doğru örnekler olarak temsil etmediği ve sağlığa aykırı yoz örnekler olarak, kentte çoğu kaçak üretilen ziftli seramiklere (kara mal da denmekte) dur demek amacıyla, ÇOMÜ GSF Seramik Bölüm Başkanlığınca, Rektörlük aracılığı ile Çanakkale Belediyesine bir mektup yazılmıştı. Bu mektup sonucu yaşanan gelişmelerle Belediye nezdinde bir takım kararlar alınarak bu seramiklerin üretiminin durdurulması, zabıta marifetiyle üretilenlerin toplatılması sağlanacaktı. Malesef alınmış olan kararlar henüz uygulamaya giremedi.
- 2008 Prof.Dr.Erdinç Bakla'nın ciddi çaba ve desteği ile Seramik Şehri Çanakkale Konseyi Projesi oluşturuldu. ÇOMÜ bu projenin partneri olacağını Rektör aracılığı ile duyurdu. Mevzu hemen Çanakkale'nin ileri gelenlerince sahiplenildi. Yetmedi Çanakkale Kent Konseyi, projeyi 6 nolu çalışma gurubu olarak web sayfasında duyurdu http://www.canakkalekentkonseyi.com/calisma.php (Ne yazıktır ki bu grupta Üniversiteyi temsilen hiç bir akademisyen seramikçi bulunmamaktadır). Burada amaç Kente bir seramik müzesi kazandırılmasıdır. Ek ve sembolik olarak da atölye çalışmaları konuya dahil edilmiş. Müze çalışması güzide mimarlarımızca, profosyönelce ve duygusal olarak devam etmektedir.
-Çanakkale'li ustalarla yapılan sohbet, ziyaret ve toplantılarda hep ortak sıkıntılar konuşuldu. Tasarım, üretim ve pazarlama sorunları. Tabi bunlar bilinçli üreticiler. Pazarlama hariç diğerleriyle ilgilenip çözüm olmak adına yardımcı olma sözü verildi. ÇOMÜ GSF Seramik Bölümü ve ÇASEM olarak, yerel seramik üreticilerinin eğitimine yönelik bir eğitim projesi hazırlandı. Bu projenin birer kopyası Belediye ve Rektörlüğe sunulmuş olup en azından 2 yıldan beri yanıt beklenmektedir. Çok geniş kapsamlı hazırlanan bu proje ile KOBİ olarak tüm atölyelere seramik ve Çanakkale seramiği teorik olarak tarihçesinden başlayarak, üretim alanında tasarım ve teknolojisine varıncaya dek bilimsel olarak ele alınıp, üreticinin kendi kendine yeter konuma gelene dek atölye desteğinin de verileceği bir uygulama olacağı vurgulanmıştır.
Çanakkale Seramikleri Üniversite olarak yurt dışında da duyurulup tanıtılmaktadır. Bu konuda Rektörlük tam destek vermektedir. GSF Seramik Bölümü ve ÇASEM personeli olarak akademik anlamda yayın, sergi ve workshoplara katılım sağlanmaktadır.
-2008 Yunanistan Midilli Adasında, 12.Panlesvian Seramik Fuarı sergisinde ÇOMÜ ÇASEM olarak ilk yurt dışı sergisi açıldı.-2009 Singapore Art Show çerçevesinde Essex Art Colony Open Studio etkinliğinde Çanakkale Seramikleri konusunda workshop yapıldı.
-2010 A.B.D. Florida 2.Jacksonville Türk Festivalinde ÇOMÜ ÇASEM olarak Çanakkale seramikleri tanıtıldı, sergilendi, workshop gerçekleştirildi.
3.SONUÇYapılan inceleme ve kısa başlıklarla ele alınan, faaliyetlerin ardında Üniversitenin varlığı ve desteği yadsınamaz bir gerçektir. Bu durum doğal karşılanmalı fakat, destek olma adına yerel yönetim ve sivil toplum örgütleri de organize olmalıdır. Günümüzde Çanakkale'deki atölyelerin maalesef çok azı geleneksel değerlere sahip çıkarak seramik üretmektedir. Gelenekel Çanakkale Seramiklerinden esinlenerek seramik üreten, üreticilerin hepsi eğitimli seramikçiler olup, tasarım, uygulama sıkıntıları yaşamamaktadırlar. Önemli olan üreticinin ürünününü satabilmesidir. Maalesef satış konusunda yaşanan sıkıntılar devam etmektedir. Çözüm önerisi olarak aşağıdaki maddeler dikkate alınabilir.
-Örgütlenme adına var olmayan seramikçiler odası veya buna eşdeğer bir oluşum gerçekleştirilmelidir.
-Ürünlerde kaliteyi artırmak adına, Belediye yetkililerince yaptırımlar uygulanmalı, kalitesiz seramik üretimi engellenmelidir.
-Satış amacıyla, yerli ve yabancı tur firmaları ile bağlantılar kurularak, nitelikli atölyelere dikkat çeklmelidir.
-Nitelikli seramiklerin üretim ve satışı yerel idare tarafından desteklenmeli.
-ÇOMÜ tarafından düzenlenen eğitim programı acilen uygulamaya geçirilmelidir.
Kültürün korunarak yarınlara aktarılması, sanatın pek çok alanında olduğu gibi, seramiğin bu spesifik alanında da, çok önemli bir noktada bulunmaktadır. Kişisel ve toplumsal olarak atılacak yaratıcı adımlar, gerçekleştirilecek araştırma projeleri ve kültüre duyarlı yaklaşımlar sayesinde, sanatla iç içe insanca bir ortamda yaşamayı hak edebiliriz.
KAYNAKÇA-Bakla, E., Çanakkale Seramiğine Saygı, VIP dergisi, 19, 195, 1991
-Çizer, S., Çanakkale Örneğinde batı Anadolu Seramikçiliğinin Ege Adalarındaki Uzantıları, Çanakkale Seramikleri Kollokyumu Bildirileri, 24, 2008
-Pekşen S., Çanakkale Seramiklerinin Yeniden Yapılanma Çabaları ve Sonuçları, Çanakkale Seramikleri Kollokyumu Bildirileri, 55-59, 2008
Bu yazı, tarafımca 4.Uluslararası Pişmiş toprak Sempozyumunda sunulmuş olan bildiridir. Çanakkale'nin ileri gelen yerel aydınlarına ithaf edilmiştir.

ÇANAKKALE YÖRESİ GELENEKSEL EL SANATLARI ŞENLİĞİ



Çanakkale Halk Bahçesi’nde 12 Haziran 2004 tarihinde, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi El Sanatları Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak “Çanakkale Yöresi Geleneksel El Sanatları Şenliği” düzenlenmiştir. Bu etkinliğin seramik adına önemi, geleneksel sanatlar alanında eserlerin şenlikte yer alıyor olmasının yanı sıra, şenliğe katılan seramik üreticilerinin düzenlediği canlı performansların da gerçekleştirilmesiydi. Çan Yaveller, Ezine Akköy ve Eceabatlı ustaların atölyelerinden gelen seramik ürünler sergilendi. Üreticiler şenlik alanında hazır bulundu, kendilerine yöneltilen soruları yanıtladı. Bu üreticilerin tanıtılarak var olan değerler anlamında önemlerinin vurgulanması şenliğin önemli hedeflerinden biriydi. Yerel üreticilerin yanı sıra Çan M.Y.O. Seramik programı öğrencileri, G.S.F.Seramik Bölümü öğrencileri de gerçekleştirdikleri canlı performanslarla şenliğe renk kattılar. Geleneksel Çanakkale Seramiklerini Yaşatma Derneği ve ÇASEM olarak şenlikte üretilen seramiklerin sergilenmesi ise sırlı seramiklerin şenlikte yer alması adına önem arzetmektedir. Şenliğin resmi açılışına katılan Çanakkale Belediye Başkanı, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, Prof. Dr. Suzan Erbaş, Prof. Dr. Ali Özpınar, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Osman Demircan standlarda incelemelerde bulundu. Şenlikte, Prof. Aydın UĞURLU, Yrd. Doç. Belgin Pekpelvan, Yrd. Doç. Fatih Karagül, Öğr. Gör. Ayşe Güler, Öğr. Gör. Eşref Bülent ve Uzm. Berrin Kayman düzenlenen ‘Çanakkale Yöresi El Sanatları Projeleri’ panele katıldılar. Bu panelde halk ile karşı karşıya diyaloğa geçen akademisyenler, üreticilerin sorunları dinleyerek çözüm bulmaya çalıştılar. Tespit edilen en önemli sorunun ise ürünlerin pazarlanması olduğu belirlendi ve olası çözüm önerileri üzerinde duruldu. Şenlik kapsamında Yrd. Doç. Fatih Karagül “Çanakkale Seramiklerine Genel Bakış” ve Uzman Berrin Kayman “Merkez Seramik Projeleri”, konulu poster bildiri sundular.

Erdinç Bakla Konferansı

28 Nisan 2005 Perşembe günü Anafartalar Yerleşkesi Süleyman Demirel Konferans Salonu'nda saat 14:00 de Prof.Dr.Erdinç Bakla "Dünya Seramik Kültürünün Eşsiz Halk Sanatı: Çanakkale Seramikleri" konulu bir konferans gerçekleştirmiştir.

28 Nisan 2010 Çarşamba

ÇANAKKALE SERAMİKLERİ A.B.D.'de TANITILDI

Çanakkale Seramikleri 15-20 Nisan 2010 tarihleri arasında A.B.D. Florida Jacksonville'de tanıtıldı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ÇASEM olarak, 2. Uluslararası Türk Festivalinde, ÇASEM'de üretilen seramikleri, hem yabancılara hem de dünyanın farklı yerlerinden festivale katılan Türklere tanıttılar. Yrd.Doç.M.Fatih KARAGÜL, Öğr.Gör. M.Berrin KAYMAN KARAGÜL ve Uzman Necati IŞIK özel olarak aldıkları davetle katıldkları bu etkinlik süresince, gün boyu katılımcılarla özellikle de çocuklarla seramik üretmiş, şekillendirdikleri at ve balık biçimli kaplarla ilgi çekmişlerdir. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi adına, ÇASEM olarak Çanakkale seramiklerini yurt dışında da duyurabilmek amacıyla, Yunanistan ve Singapur'dan sonra A.B.D. de de eserlerini sergileyerek çalıştay gerçekleştiren ekibin yeni hedefleri arasında farklı ülkeler yer almakta.

27 Nisan 2010 Salı

Zihni Göktay'a ÇASEM üretimi seramik hediye edildi.


Çanakkale Belediyesi ile Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Seramik Bölümü tarafından 2006 yılında düzenlenen Seramik hediyelik Eşya Tasarımı yarışmasında 2.lik ödülü alan ve Mehmet Coşar tarafından tasarlanıp ve ÇASEM atölyelerinde çoğaltılan simit biçimli at heykelciği, anlamlı bir hediye olarak, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan tarafından, Lüküs Hayat ekibinden Zihni Göktay'a hediye edildi.
Kaynak: Çanakkale Belediyesi

12 Nisan 2010 Pazartesi

MAKALE, BİLDİRİ, PROJE

Çanakkale Seramikleri ile ilgili yapılan yayınları listelemek amacıyla, ulaşabildiğim başlıklara burada yer verilecektir.
-2011, Ali Osman UYSAL, "Akköy, An Unknown Pottery Center from the Period of Emirates in Turkey". P 80 in I4th International Congress of Turkish Art, Paris, College de France 19-21 September 2011. Paris: International Congress of Turkish Art.
-2011, Billur TEKKÖK, "Remnants of Çanakkale Glazed Ware Production: A Long Tradition of Glazing in the Troad Region" Near Eastern Archeology, December Vol. 74 Issue 4, 226-235
-2010, M.Fatih KARAGÜL "Çanakkale Eceabat Kilinin Düşük Dereceli Borakslı Sırlarda Kullanımı" ÇOMÜ BAP Projesi 2009/12
-2009, Nalan Danabaş TUNCER, "Akköy'ün Dünü, Bugünü" Atatürk üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, sayı:9
-2009, Ali Osman UYSAL, "Akköy Osmanlı Seramik Atölyeleri" (Madde 7), Çanakkale Değerleri Envanteri Kitabı, ÇOMÜ
-2009, Halide OKUMUŞ, "Çan Seramikçiliği" (Madde 49), Çanakkale Değerleri Envanteri Kitabı, ÇOMÜ
-2009, M.Fatih KARAGÜL, "Çanakkale Seramikleri" (Madde 72), Çanakkale Değerleri Envanteri Kitabı, ÇOMÜ
-2008, Ali Osman UYSAL, "Ezine Akköy'de Tarihi Anıtlar ve Seramikçilik", Ezine Değerleri Sempozyumu, Bildiriler kitabı Sf: 1-26, Çanakkale
-2008, Erdinç BAKLA, "Çanakkale'de Seramiğin Dirilişi", Fokus Temmuz-Ağustos sayısı, sf: 28-32
-2008, M.Fatih KARAGÜL, M.Berrin KAYMAN, Hülya ACAR, "Seramik Şehri Çanakkale Projesi“ Çanakkale İli Değerleri Sempozyumları, Çanakkale Merkezi Değerleri, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale
-2008, Halide OKUMUŞ, Canan ALDIRMAZ AĞIRTAN, Selehattin YILMAZ, "Sağlık açısından Çanakkale seramikleri", Çanakkale ili değerleri sempozyumları, Çanakkale onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale
-2008, Erdinç BAKLA, "Çanakkale Seramikleri", sf:40, ULAK Sayı 6,
-2007 Özkul FINDIK, N. “Çanakkale Seramikleri.” Anadolu’da Türk Devri Çini ve Seramik Sanatı. İstanbul, sf: 365-376.
-2007 Ali Osman UYSAL, "Akköy: Tarih ve Seramik", Ege Üniversitesi, XI. Ortaçağ-Türk Dönemi Kazı Sonuçları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Bildiriler Kitabı, Sf: 401-412
-2007, Ayşegül Türedi ÖZEN, Esin KÜÇÜKBİÇMEN, "Çanakkale Seramiklerinin Tanıtılması ve Yaşatılması Çalışmaları ile Günümüz Yorumları", SERES
-2006, B., Psaropoulou, "Tsanakkale: to kastro tön angeiôn: katalogos periodikès ekthesés: Kentro Metetes Neôterès Kerameikés", ed. B. Psaropoulou. Rethymno: Kentro Meletês Neôterës Kerameikés.
-2006, Filiz SANAY, Ayşe ÇAPAR, Adil DOĞAN, Selahattin YILMAZ, "Akköy Yöresi (Ezine, Çanakkale) Seramiklerinin Özellikleri Ve Kimyasal Analizleri", III.Ulusal Analitik Kimya Kongresi,P-111(Poster Bildiri) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen Fakültesi ; Kimya Bölümü, Çanakkale,
-2006, Yeşim ZÜMRÜT, "Çanakkale Seramikleri, Çanakkale Dosyası", sf:132-135, Aynalı Pazar Gazetesi yayını, İstanbul
-2005 Zerrin Günal ÖDEN, “Erken ve Geç Osmanlı Dönemi Çanakkale Seramikleri Üzerine Bir Değerlendirme.” 20. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, sf:159-166.-2005, Mehmet UYANIK, "Çanakkale Seramiklerinin Tarih Boyunca Gelişimi, Sanayi ve Eğitimle İlişkilendirilmesi" Kale Kültür Sayı 1, sf:16,
-2005, Mustafa HOŞNUT, Yaratıcı Halk Sanatına Örnek: Türk Devri Çanakkale Seramikleri; sf:37, Kale Kültür Sayı 2,
-2005, Ayşe GÜLER, Hürriyet DEMİRHAN, "Geleneksel çanakkale seramikleri sırlarının üretilmesinde Biga Işıkeli perlitinin kullanılması", SERES III. uluslararası katılımlı seramik, cam, emaye sır ve boya semineri
-2005, "Çanakkale’yi bir seramik şehri yapmak için tekrar tanıtmalıyız", sf:16, Troy, Sayı 5,
-2005, Erdinç BAKLA, Siz Çanakkaleliler ne büyük potansiyele sahip olduğunuzu biliyor musunuz?; sf:36, Troy, Sayı 9,
-2005, "Eceabat’ta bir Çanakkale seramiği atölyesi hikayesi", sf:30, Troy, Sayı 10,
-2005, M. Berrin KAYMAN, Adil DOĞAN, Fatma BAYCAN, Selahattin YILMAZ, "Akköy Yöresi (Ezine, Çanakkale) Fırın Curuflarının, Bor Bileşikleri İle Pişmiş Toprak Üzerindeki Renklendirme Uygulamaları", (poster bildiri), Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, XIX. Ulusal Kimya Kongresi, Kuşadası
-2005 Selahattin PEKŞEN, "Geleneksel Çanakkale Seramikleri'ne Günümüzde Bir Bakış" SERES
-2005 Ayşe GÜLER "Geleneksel Çanakkale seramikleri; çamur, astar ve sırlarının günümüz teknolojisi ile aslına uygun olarak geliştirilmesi ve hazırlanması", DPT
-2003, Ayşe GÜLER, "Gelibolu Ilgardere köyü yüzey araştırmasında bulunan seramik örnekleri", Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 19. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, Ankara, Yayın No: 2996 ISBN: 975-17-3108-9
-2003, M.Berrin KAYMAN, Berna GÜNDÜZ, "Çanakkale Akköy Yöresi Fırın Curuflarıyla, Pişmiş Toprak Yüzeylerdeki Renklendirme Uygulamaları", 3. Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu Bildiriler kitabı, sf:104-109
-2002, Beate BÖHLENDORF, "Ein neuer Typ der Çanakkale Ware", Sf:31-43 in Prof Dr. Gönül Öney'e Armagan, 10-13 Ekim 2001 Uluslararası Sanat Tarihi Sempozyumu: Bildiriler Kitabı, Izmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Eakültesi Sanat Tarihi Bölümü.
-2002 Sibel SEVİM, Yeşim KARAMAN, "Çanakkale Seramikleri ve Eceabat Yöresi Çömlekçiliği" 2. Uluslararası Pişmiştoprak Sempozyumu, Eskişehir
-2002, Çanakkalele (Akköy) Çömlekçiliği Tükeniyor!, sf:42, Su dergisi, Sayı 6
-2001, Ayşe GÜLER, Çanakkale Çan İlçesi Yaveller Köyü Çömlekçiliği, 2.Uluslararası Avanos Uygulamalı Seramik Sempozyumu bildiriler kitabı, sf:21-38
-2000, Bedri YALMAN,"İznik Roma Tiyatrosunda Bulunan Erken Osmanlı Seramiklerinin Çanakkale Seramikleri ile Benzerlikleri", Çanakkale Seramiğinin Dünü Bugünü Yarını Sempozyumu, Ç.O.M.Ü.
-2000, Belgin Demirsar ARLI, "Fransız Halk Seramiğinden, Çanakkale Seramikleri Stilinde Bir Grup", Çanakkale Seramiğinin Dünü Bugünü Yarını, Ç.O.M.Ü.
-2000, Ergül ÖNGE, "Özel Kolleksiyonda Bir Grup Çanakkale Seramiği", Çanakkale Seramiğinin Dünü Bugünü Yarını, Ç.O.M.Ü.
-2000 Filiz SANAY "Çanakkale seramikleri" , Eylül, Skylıfe dergisi
-2000, Filiz SANAY, "Eski Çanakçılar Çarşısı ve Bugünkü Durumu" Çanakkale Seramiğinin Dünü Bugünü Yarını, Ç.O.M.Ü.
-2000, Filiz YENİŞEHİRLİOĞLU, "Tekfur Sarayı ve Eyüp Çömlekçiler Mahallesi Kazılarından Çıkan Çanakkale Seramikleri ve Köken Sorunları", Çanakkale Seramiğinin Dünü Bugünü Yarını, Ç.O.M.Ü.
-2000, Filiz SANAY, Çanakkale'de Eski Çanakkale Seramiklerinin Üretimindeki Yerinin Tarihçesi, ÇASİAD Yayın Organı, Mayıs-Temmuz, Sf:8-9
-2000, Gönül ÖNEY, "Sadberk Hanım Müzesi Çanakkale Seramikleri Kolleksiyonundan Yeni Örnekler, Çanakkale Seramiğinin Dünü Bugünü Yarını", Ç.O.M.Ü.
-2000, Katherina Kore ZOGRAFOU, "Kerameika tou Tsanak Kale", 1670-1922, Athens: Hidryma Meizonos Hellenismou.
-2000, Katherina Kore ZOGRAFOU, "The Spreading of Çanakkale Wares Through Greece", Çanakkale Seramiğinin Dünü Bugünü Yarını, Ç.O.M.Ü.
-2000, Naci ZEYREK, "Hayvan Formlu Çanakkale Seramikleri Üzerine Yaklaşım", Çanakkale Seramiğinin Dünü Bugünü Yarını, Ç.O.M.Ü.
-2000, Sait BAŞARAN, "Enez'de Bulunan Çanakkale Grubu Seramikleri", Çanakkale Seramiğinin Dünü Bugünü Yarını, Ç.O.M.Ü.
-2000, Sevim ÇİZER, "Çanakkale Seramikçiliğinin Ege Adaları Seramikçiliğiyle Bağları", Çanakkale Seramiğinin Dünü Bugünü Yarını, Ç.O.M.Ü.
-2000, Zehra ÇOBANLI, "Çanakkale Seramiklerinin 16. ve 19. Yüzyıllardaki Bilimsel Özellikleri", Çanakkale Seramiğinin Dünü Bugünü Yarını, Ç.O.M.Ü.
-2000, Zeki SÖNMEZ, "Bazı Özel Örneklerle Çanakkale Üretimi Seramiklere Bir Bakış", Çanakkale Seramiğinin Dünü Bugünü Yarını, Ç.O.M.Ü.
-2000 "Geçmişten Günümüze Çanakkaleler" Seramik Sanat Bilim Teknoloji , Nisan, sayı:8
-1997, Cihat SOYHAN, "Çanakkale'den Pupa Yelken: Çanakkale Seramiklerinden Kalyon Motifli tabaklar" P Sanat Kültür Antika, Sayı:6
-1996, Belgin DEMİR SARILI, Şebnem AKALIN-Hülya YILMAZ ile “Katalog”, Çanakkale Seramikleri/Çanakkale Ceramics, İstanbul, sf:20-160
-1993, Erdinç BAKLA, "Eşsiz Üç Çanakkale Seramiği", Antika Kültürü, Sayı:1
-1984 “Akköy Testiciliği ve Sorunları.” 2. Ulusal El Sanatları Sempozyumu bildirileri
(18-20 Kasım 1982, İzmir). sf: 246-253.
-1985, Sevim ÇİZER, "Antik Çağdan Günümüze Batı Anadolu çömlekçiliği, Yaşayan Uzantısı" 4. Ulusal El Sanatları Sempozyumu, Menemen
-1985 Yücel ERDEM, "Çanakkale Seramikleri" Antika dergisi Mayıs sayısı, sf:2
-1982, Gülsen YENER, "Akköy Testiciliği ve Sorunları", 2.Ulusal El Sanatları Sempozyumu
-1982, Güngör GÜNER, "Çanakkale'de Geç Devir Osmanlı Seramikleri" Bilim Birlik Başarı, Sayı:33
-1980, Aşkıdil AKARCA, "Çanakkale'de Yeni Bir Çanak Çömlek Merkezi" T.T.K. 8. Türk Tarihi Kongresi
-1979 “Çanakkale’de Yeni Bir Çanak Çömlek Merkezi.” VIII. Türk Tarih Kongresi
(Ankara, 11-15 Ekim 1976), Kongreye Sunulan Bildiriler, I, Ankara, 501-506.
Aslanapa, O. Ve diğ.
-1976, Aşkıdil AKARCA, "Çanakkale'de Karamenderes Çevresindeki Eski Köy Yerleşmeleri" İ.Ü Tarih Dergisi, Sayı:30
-1971, Gönül ÖNEY, "Türk Devri Çanakkale Seramikleri" Çan Seramik Fabrikaları Yayını
-1939, A. LANE, "Turkish Peasant Pottery from Chanak and Kutahia", Connoisseur 104:232-59
-........, Deniz AYDA, "Çanakkale Seramikleri" Vakıflar Dergisi, SAyı: XXVI, Vakıflar Genel Müdürlüğü
-......., Filiz SANAY, "Türk Dönemi Çanakkale Seramiklerinin Dünü ve Bugünü"
Eksik olduğunu saptadığınız yayınları, katkı sağlamak amacıyla sitede yayınlamak için, adresime yollayabilirsiniz. İletişim: fkaragul@comu.edu.tr

ÇANAKKALE ECEABAT KİLİNİN DÜŞÜK DERECELİ BORAKSLI SIRLARDA KULLANIMI

Yrd.Doç.M.Fatih Karagül tarafından gerçekleştirilen bu projede Çanakkale’nin yer altı zenginliklerinden olan ve seramik üretiminde kullanılabilen hammaddelerden bazıları üzerinde, uygulanabilirlik saptaması üzerine çalışmalar yapılmıştır. Özellikle düşük dereceli sırların çömlekçiler tarafından tercih edilir oluşu, projenin başlangıç aşamasında fikir verici olmuştur. Günümüzde özellikle unutulmaya yüz tutmuş geleneksel Çanakkale çömlekçiliği adına, yeniden canlandırma çalışmalarına destek olabilmek için de önem arz eden bu projede laboratuar çalışmaları sonucunda elde edilen veriler, gelecekte gerçekleştirilecek benzer nitelikli çalışmalara da ışık tutacaktır. Projenin gerçekleşmesinde Çanakkale Onsekiz mart Üniversitesi BAP Komisyonu tarafından 2009/12 nolu proje desteği alınmıştır.


Bu projede; bir seramik kenti olan Çanakkale’nin, sahip olduğu doğal hammadde olanaklarının, düşük dereceli seramik sırlarında (1020 santigrat derece) kullanılabilirliğinin tespiti yönünde çalışılmıştır. Hazırlanan sırların, özellikle yerel çömlekçilerin de kullanabileceği niteliklerde olması amaçlanmıştır. Bunun için Eceabat yöresi kilinin hem çamur bünyede hem de sır yapıcı hammadde olarak kullanılması üreticilere ekonomik bir olanak sağlayacaktır. Öte yandan Ezine yöresine ait kalsit ve Atikhisar kilinin kullanımı, yerel kaynakların kullanımı adına önemli bir değerdir. Sırlarda deneysel amaçlı ergiticilerden, boraks, kolemanit, sodyum feldspat ve potasyum feldspat kullanılmıştır. En olumlu sonuç borakstan elde edilmiştir. Projenin tamamlanması ile üniversite ortamında elde edilen sonuçların, pratik alanda KOBİ ler tarafından kullanılabilirliği, Üniversite-Sanayi ilişkisi adına da önemli bir adımdır.


Yapılan testler sonucunda, isteğe bağlı olarak geliştirilebilecek şeffaf sır reçetesi için, 100 gr. üzerinden aşağıdaki tartım elde edilmiştir. Tamamen yerel hammaddelerle üretilebilen bu sır,
1020 santigrat derecede pişirilmiştir. Projede kullanılan Eceabat kili, Atikhisar (Gavurkale) kili, Ezine (Araplar Boğazı) kalsitinin CP-AES ve Kimyasal analiz sonuçları yapılmıştır. Sonuçlara buradan ulaşabilirsiniz.

Boraks: 60 gr.
Ezine kalsit: 60 gr.
Gavurkale kili: 10 gr.
Eceabat Kili: 10 gr.

ÇANAKKALE SERAMİK ŞEHRİ KONSEYİ İLK TOPLANTISINI GERÇEKLEŞTİRDİ

Çanakkale Valiliği Belediye Üniversite Rotary Kulübü ortak organizasyonuyla kentin seramik kimliğini yeniden ele alıp yaşatmak adına başlayan çalışmalar kapsamında düzenlenen "Seramik Şehri Çanakkale Projesi" konsey toplantısı gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan ÇOMÜ Rektörü Prof Dr. Ali Akdemir, seramik sanatının duyguları ifade eden özellikler taşıdığını duygusallığın günümüzde hem incelik hem maddiyat olarak tanımlandığını belirterek "o yüzden seramik her iki açıdan da bizim için duygusallığı yansıtıyor" dedi.Konsey toplantısında bir konuşma yapan Vali Orhan Kırlı, Seramik Şehri Çanakkale Projesinin Mimarı Prof. Dr. Erdinç Bakla'nın bir kentli olarak daha önce yaşadığı toprakların kültürüne sahip çıkma adına çok önemli bir misyon yüklendiğini belirterek geliştirilen projeye Valilik olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.



Kentin yüzyıllarca seramikle özdeşleşen kimliğini yeniden ele alıp yaşatmak üzere başlayan çalışmalar kapsamında Seramik Şehri Çanakkale Projesi Konseyi toplantılarının birincisi gerçekleştirildi.
Projenin yürütücüsü Prof. Dr. Erdinç Bakla, Troya"dan günümüze kadar gelen seramiklerin büyük bölümünün sergilenemeyip İstanbul Arkeoloji Müzesi`nin bodrumunda saklandığını, Çanakkale"ye kurulacak olan müzeye taşınmasının en büyük arzusu olduğunu söyledi.
Çanakkale Valiliği, Çanakkale Belediyesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi(ÇOMÜ) ve Çanakkale Rotary Kulübü`nün işbirliğiyle kentin seramik kimliğini yeniden ele alıp yaşatmak üzere başlayan çalışmaların çerçevesi içinde Seramik Şehri Çanakkale Projesi Konsey toplantısının birincisi ÇOMÜ"de gerçekleşti.
1960"lı yıllara kadar var olan ve kendisinin de bir dönem staj yaptığı seramik fırınlarına günümüzde rastlanmadığını belirten Prof. Dr. Bakla, seramiğin Çanakkale için vaz geçilmez bir kültür olduğunu ifade etti.
Çanakkale adının seramikten alındığını hatırlatan Bakla, seramik yapımının sadece yakın tarihte değil, Troya döneminden beri Çanakkale ile anıldığını belirterek “Tarihsel önemi olan Çanakkale seramiğini yaşatmak Çanakkale`nin değerlerine sahip çıkıp yaşatmakla eşdeğerdir,” dedi.
ÇOMÜ Troya Kültür Merkezi`nde gerçekleşen toplantıya Vali Orhan Kırlı, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, ÇOMÜ Rektörü Ali Akdemir, Kale Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Cumhuriyet Başsavcısı İlmettin Köklü, Çanakkale Defterdarı Sacide Şakar, sivil toplum kuruluşlarından yönetici ve temsilcilerin yanı sıra Yeditepe, Mimar Sinan, Hacettepe ve Işık üniversitelerinden öğretim üyeleri ve İstanbul"da yerleşik seramik antikacı ve müzayedecileri de katıldı.
Seramik duygusallığı
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Ali Akdemir, seramik sanatının duyguları ifade eden özellikler taşıdığını, duygusallığın günümüzde hem incelik hem de maddiyat olarak tanımlandığını belirterek “O yüzdendir ki seramik her iki açıdan da bizim için duygusallığı yansıtıyor,” dedi.
Akdemir, ÇOMÜ olarak Seramik Şehri Çanakkale Projesi Konseyi`nin toplantısının ev sahipliğini üstlenmekten büyük mutluluk duyduğunu ifade etti.
"Bizi Bakla uyandırdı"
Çanakkale"nin seramik özelliğinin yüzyıllardır bilinegeldiğini ancak teknolojik değişim yüzünden birçok meslek gibi seramik imalatının da Çanakkale"de erozyona uğrayıp unutulduğunu belirten Belediye Başkanı Ülgür Gökhan“Yıllardır uyuduğumuz, unuttuğumuz seramik rüyasından bizi sayın Prof. Dr. Erdinç Bakla uyandırdı,” dedi.
Çanakkale`nin toprağının seramik özelliğine dikkati çeken Gökhan“Her gün üzerine basıp çiğnediğimiz toprağın farkına da sayın Bakla"nın uyandırmasıyla vardık. Ne yazık ki Troya"dan günümüze gelen bu özelliği yaşatamadık ama bugün, burada seramik sanatını yaşatmak adına bir arada olmamız gurur verici. Ben bunu kentin belediye başkanı olmanın ötesinde, birey olarak da çok önemsiyorum,” dedi.
Valilikten destek
Vali Orhan Kırlı da konuşmasında Seramik Şehri Çanakkale Projesi`nin mimarı Prof. Dr. Erdinç Bakla"nın bir kentli olarak daha önce yaşadığı toprakların kültürüne sahip çıkmak adına çok önemli bir göre yüklendiğini belirterek geliştirilen projeye valilik olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.
Konuşmalarda, Çanakkale"ye seramik müzesi kurulmasının en az Troya Müzesi kadar önemli olduğu, kent içinde belediyenin katkılarıyla geçici olarak oluşturulacak müzenin yanında Troya Müzesi içerisinde de seramik sergisinin yer almasının turizm açısından büyük önem taşıdığı kaydedildi.
Toplantının ardından Truva Otel`de bir kokteyl ve akşam yemeği düzenlendi. Gecenin ev sahipliğini üstlenen Rotary Kulübü Dönem Başkanı Aysun Doğantan, açış konuşmasında projenin hızlı bir şekilde yol aldığını ifade etti ve “Çanakkalemiz`in eşsiz değerlerinden biri olan Çanakkale seramiklerinin yaşatılması ve geliştirilmesiyle ilgili çalışmaları Prof. Dr. Erdinç Bakla"nın önderliğinde, şehrimizin yöneticileriyle paylaşarak başlatmıştık. Daha sonra Çanakkale Valiliği"nin, Çanakkale Belediyesi"nin, 18 Mart Üniversitesi Rektörlüğü"nün, Troya Vakfı`nın, Yerel Gündem 21"in, Seramik Derneği"nin, tüm seramik gönüllülerinin ve projenin mimarı olan Çanakkale Rotary Kulübü`nün yer aldığı Seramik Şehri Çanakkale Kent Konseyi`nin oluşturulmasıyla bu çok önemli projeyi bütün Çanakkale`nin sahiplenmesini ve yürütülmesini sağladık. Bundan sonraki çalışmalarımız, Konsey Koordinatörlüğü görevini üstlenen üyemiz Rtn. Hülya Acar"ın çok yoğun emekleriyle yine bizlere önderlik eden hocamız Prof. Dr. Erdinç Bakla"nın da çabalarıyla tüm konsey üyelerince yürütülmüştür. Çanakkale"nin enerjisini verdiği bu güzel projenin ilgili ve yetkin kişilerin katkılarıyla büyüyüp güzelleşeceğinden eminim," dedi.
Doğantan, konuşmasına daha sonra şu sözlerle devam etti:
"Şehrimizin önder kurumlarının ve çok değerli seramik gönüllülerinin oluşturduğu bu konsey o kadar enerjik çalıştı ki kısa sürede çok ciddi yol alındığını hepimiz görmüş olduk. Köklü bir geçmişe sahip olan ve kurulduğu günden bugüne değin çok büyük projelere imza atmış olan Çanakkale Rotary Kulübünün dönem başkanı olarak Çanakkale"miz için çok şey ifade eden ve bundan sonrada çok şey ifade edecek olan Çanakkale Seramiklerinin yaşatılması ve geliştirilmesine yönelik bu büyük projenin Çanakkale kamuoyuna sunulmasını sağlayarak cazibe konusu haline getirmiş olmanın ve Çanakkale"nin bu projeye sahip çıktığını görmenin gururunu yaşıyorum. Çanakkale Seramikleri projesinin Uluslararası Rotary`de “Toplum Birlikleri Projesi” olarak kabul edilmesi de bizler için ayrıca bir gurur ve kazanımdır. Önümüzdeki dönemde bu proje için UR den ciddi boyutlarda maddi katkı beklemekteyiz” dedi.
Kaynak:www.turkiyeturizm.com

SERAMİK SANATÇISI ERDİNÇ BAKLA'DAN ZİYARET




Seramik Sanatçısı Prof. Dr. Erdinç BAKLA, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür GÖKHAN’ı ziyaret etti. Çanakkale seramiklerinin yeniden halka ulaştırılması, öneminin vurgulanması gerekliliğine değinildiği görüşmede, eski kilisenin bulunduğu alandaki eski binanın yerinin istimlak kararının alındığını, kamulaştırma işleminden sonra binanın restore edilerek seramik müzesi için belediye tarafından tahsis edileceğini açıklayan Belediye Başkanı Sayın GÖKHAN, kentte seramik üzerine çalışmaların yoğunlaştığını ifade etti.

Erdinç BAKLA, yakın zamanda Çanakkale’de konferans vereceğini, “Seramik Şehri Çanakkale” açılış toplantısı ile startı vereceklerini ifade etti. Onsekiz Mart Üniversitesi Kültür Evi’nin alt katının da seramik sergileme alanı olarak üniversite tarafından verildiğini müjdeleyen Sayın BAKLA, Çanakkale Valiliğinin 25 parça seramiğin sergilenmesine izin verdiğini de belirtti.

06.03.2008

Kaynak:http://belediyeden.com/97/canakkale-belediyesi/732121/seramik-sanatcisi-erdinc-bakladan-ziyaret.html

Bu haberin akabinde yaşanan pek çok gelişme sonrasında, kurulan Seramik Konseyi çalışmalarının da katkılarıyla, Seramik Müzesi olarak eski er hamamının kullanılması kesinleşti. Hamamın yenilenmesi ile ilgili çalımalar başladı ve devam etmekte. Yapılan protokol gereği müze olarak kullanılacak hamam, askeriyeden geçici süre ile Çanakkale Belediyesi adına devralınmıştır.

11 Nisan 2010 Pazar

SERAMİK ŞEHRİ ÇANAKKALE

Kentin yüzyıllarca seramikle özdeşleşen kimliğini yeniden ele alıp yaşatmak üzere başlayan çalışmalar kapsamında Seramik Şehri Çanakkale Projesi Konseyi toplantılarının birincisi gerçekleştirildi.
ÇANAKKALE- Kentin yüzyıllarca seramikle özdeşleşen kimliğini yeniden ele alıp yaşatmak üzere başlayan çalışmalar kapsamında Seramik Şehri Çanakkale Projesi Konseyi toplantılarının birincisi gerçekleştirildi.
Projenin yürütücüsü Prof. Dr. Erdinç Bakla, Troya"dan günümüze kadar gelen seramiklerin büyük bölümünün sergilenemeyip İstanbul Arkeoloji Müzesi`nin bodrumunda saklandığını, Çanakkale"ye kurulacak olan müzeye taşınmasının en büyük arzusu olduğunu söyledi.
Çanakkale Valiliği, Çanakkale Belediyesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi(ÇOMÜ) ve Çanakkale Rotary Kulübü`nün işbirliğiyle kentin seramik kimliğini yeniden ele alıp yaşatmak üzere başlayan çalışmaların çerçevesi içinde Seramik Şehri Çanakkale Projesi Konsey toplantısının birincisi ÇOMÜ"de gerçekleşti.
1960"lı yıllara kadar var olan ve kendisinin de bir dönem staj yaptığı seramik fırınlarına günümüzde rastlanmadığını belirten Prof. Dr. Bakla, seramiğin Çanakkale için vaz geçilmez bir kültür olduğunu ifade etti.
Çanakkale adının seramikten alındığını hatırlatan Bakla, seramik yapımının sadece yakın tarihte değil, Troya döneminden beri Çanakkale ile anıldığını belirterek “Tarihsel önemi olan Çanakkale seramiğini yaşatmak Çanakkale`nin değerlerine sahip çıkıp yaşatmakla eşdeğerdir,” dedi.
ÇOMÜ Troya Kültür Merkezi`nde gerçekleşen toplantıya Vali Orhan Kırlı, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, ÇOMÜ Rektörü Ali Akdemir, Kale Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Cumhuriyet Başsavcısı İlmettin Köklü, Çanakkale Defterdarı Sacide Şakar, sivil toplum kuruluşlarından yönetici ve temsilcilerin yanı sıra Yeditepe, Mimar Sinan, Hacettepe ve Işık üniversitelerinden öğretim üyeleri ve İstanbul"da yerleşik seramik antikacı ve müzayedecileri de katıldı.
Seramik duygusallığı
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Ali Akdemir, seramik sanatının duyguları ifade eden özellikler taşıdığını, duygusallığın günümüzde hem incelik hem de maddiyat olarak tanımlandığını belirterek “O yüzdendir ki seramik her iki açıdan da bizim için duygusallığı yansıtıyor,” dedi.
Akdemir, ÇOMÜ olarak Seramik Şehri Çanakkale Projesi Konseyi`nin toplantısının ev sahipliğini üstlenmekten büyük mutluluk duyduğunu ifade etti.
"Bizi Bakla uyandırdı"
Çanakkale"nin seramik özelliğinin yüzyıllardır bilinegeldiğini ancak teknolojik değişim yüzünden birçok meslek gibi seramik imalatının da Çanakkale"de erozyona uğrayıp unutulduğunu belirten Belediye Başkanı Ülgür Gökhan“Yıllardır uyuduğumuz, unuttuğumuz seramik rüyasından bizi sayın Prof. Dr. Erdinç Bakla uyandırdı,” dedi.
Çanakkale`nin toprağının seramik özelliğine dikkati çeken Gökhan“Her gün üzerine basıp çiğnediğimiz toprağın farkına da sayın Bakla"nın uyandırmasıyla vardık. Ne yazık ki Troya"dan günümüze gelen bu özelliği yaşatamadık ama bugün, burada seramik sanatını yaşatmak adına bir arada olmamız gurur verici. Ben bunu kentin belediye başkanı olmanın ötesinde, birey olarak da çok önemsiyorum,” dedi.
Valilikten destek
Vali Orhan Kırlı da konuşmasında Seramik Şehri Çanakkale Projesi`nin mimarı Prof. Dr. Erdinç Bakla"nın bir kentli olarak daha önce yaşadığı toprakların kültürüne sahip çıkmak adına çok önemli bir göre yüklendiğini belirterek geliştirilen projeye valilik olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.
Konuşmalarda, Çanakkale"ye seramik müzesi kurulmasının en az Troya Müzesi kadar önemli olduğu, kent içinde belediyenin katkılarıyla geçici olarak oluşturulacak müzenin yanında Troya Müzesi içerisinde de seramik sergisinin yer almasının turizm açısından büyük önem taşıdığı kaydedildi.
Kokteyl ve Akşam Yemeği
Toplantının ardından Truva Otel`de bir kokteyl ve akşam yemeği düzenlendi. Gecenin ev sahipliğini üstlenen Rotary Kulübü Dönem Başkanı Aysun Doğantan, açış konuşmasında projenin hızlı bir şekilde yol aldığını ifade etti ve “Çanakkalemiz`in eşsiz değerlerinden biri olan Çanakkale seramiklerinin yaşatılması ve geliştirilmesiyle ilgili çalışmaları Prof. Dr. Erdinç Bakla"nın önderliğinde, şehrimizin yöneticileriyle paylaşarak başlatmıştık. Daha sonra Çanakkale Valiliği"nin, Çanakkale Belediyesi"nin, 18 Mart Üniversitesi Rektörlüğü"nün, Troya Vakfı`nın, Yerel Gündem 21"in, Seramik Derneği"nin, tüm seramik gönüllülerinin ve projenin mimarı olan Çanakkale Rotary Kulübü`nün yer aldığı Seramik Şehri Çanakkale Kent Konseyi`nin oluşturulmasıyla bu çok önemli projeyi bütün Çanakkale`nin sahiplenmesini ve yürütülmesini sağladık. Bundan sonraki çalışmalarımız, Konsey Koordinatörlüğü görevini üstlenen üyemiz Rtn. Hülya Acar"ın çok yoğun emekleriyle yine bizlere önderlik eden hocamız Prof. Dr. Erdinç Bakla"nın da çabalarıyla tüm konsey üyelerince yürütülmüştür. Çanakkale"nin enerjisini verdiği bu güzel projenin ilgili ve yetkin kişilerin katkılarıyla büyüyüp güzelleşeceğinden eminim," dedi.
Doğantan, konuşmasına daha sonra şu sözlerle devam etti:
"Şehrimizin önder kurumlarının ve çok değerli seramik gönüllülerinin oluşturduğu bu konsey o kadar enerjik çalıştı ki kısa sürede çok ciddi yol alındığını hepimiz görmüş olduk. Köklü bir geçmişe sahip olan ve kurulduğu günden bugüne değin çok büyük projelere imza atmış olan Çanakkale Rotary Kulübünün dönem başkanı olarak Çanakkale"miz için çok şey ifade eden ve bundan sonrada çok şey ifade edecek olan Çanakkale Seramiklerinin yaşatılması ve geliştirilmesine yönelik bu büyük projenin Çanakkale kamuoyuna sunulmasını sağlayarak cazibe konusu haline getirmiş olmanın ve Çanakkale"nin bu projeye sahip çıktığını görmenin gururunu yaşıyorum. Çanakkale Seramikleri projesinin Uluslararası Rotary`de “Toplum Birlikleri Projesi” olarak kabul edilmesi de bizler için ayrıca bir gurur ve kazanımdır. Önümüzdeki dönemde bu proje için UR den ciddi boyutlarda maddi katkı beklemekteyiz” dedi.


Osmanlı seramiklerindeki tekneler

Şebnem Akalın Eryavuz
İznikli ve Çanakkaleli ustaların seramikler üzerine çizdiği tekne resimleri bizi yüzyıllar öncesinin düş yolculuklarına çıkarıyor. Bugün denizle ilgili bir hayal kurmaya ne dersiniz? Rüzgarı apazdan alarak yelkenleri açmış, dalgaları yararak ilerleyen bir yelkenlidesiniz. İster dümen tutun, ister rüzgar üstüne geçip oturun. Büyük kentin karmaşasından uzakta, denizin ortasında sevdiğinizle tek başınıza, yalnızca rüzgarın ve dalgaların sesi. Sessizlik demek daha mı doğru olacak? Uzaklarda başka tekneler, balık tutan sandallar, istavritlerin peşinden sahile kadar gelen yunuslar... Bunları yaşamak aslında ulaşılamaz bir düş değil. Biz evimizin bahçesinde kendi yaptığımız küçük bir yelkenliyle yıllardır bu keyfi yaşıyoruz. Denizi seviyorsanız, ona uzaktan bakmak yerine onunla birlikte olmalı, rüzgarla el ele alıp başınızı gitmelisiniz. Sizi teknemle bir yolculuğa çıkaramam ama, geçmişin yelkenlilerine bir yolculuğa çıkabiliriz hep birlikte. Ve her birimiz ayrı bir hayalin peşinde... Orhan Veli`nin dediği gibi; Gün olur, alır başımı giderim Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda Şu ada senin, bu ada benim, Yelkovan kuşlarının peşi sıra... Tarih öncesi çağlarda suyun üstünde yüzen bir kütük parçasından esinlenerek ilk teknesini yapan, sonra bir kürek, bir dümen, bir yelken derken keşfetme duygusuyla ufka doğru yola çıkan ilk denizcilere hayran olmamak mümkün değil. Aslında tekneler bizi yalnızca uzak diyarlara götürmüyor, düş yolculuklarına da çıkmamızı sağlıyor. İster bir teknede olun, ister süzülüp giden bir tekneye kıyıdan bakın. Siz de hayaller kurmaz mısınız? Tekneler, deniz yolculukları, şairlere ve yazarlara ilham verdiği gibi ressamların da sevdiği konulardan olmuş; bir koya demirlemiş yelkenlileri, kıyıya çekilmiş sandalları, fırtınada ilerlemeye çalışan kalyonları, yoğun topçu ateşi altında savaşan gemileri tablolarında resmetmişler. Yalnızca ressamlar değil, geçmiş yüzyıllarda seramik ustaları da aynı duyguyla tabakları, şişeleri, bardakları, maşrapaları yelkenli teknelerle bezemişler. Örneğin 16. yüzyılın İznikli seramik ustalarının motif dağarcığında yalnızca laleler, karanfiller, gül ve sümbüller bulunmuyordu. Belki İznik Gölü`nde, belki de İstanbul Boğazı`nda, Marmara Denizi`nde yol alan küçük yelkenliler, dev kalyonlar seramikçilerin hayal dünyasından yola çıkmış, yelken açıp günümüze kadar gelmişler. KALYONLU TABAK Londra`da Victoria&Albert Müzesi`nde sergilenen mavi-beyaz renklerde İznik tabak 16. yüzyılın ilk yarısına ait ve şu anda bilinen en erken tarihli örnek. Bu tabakta gördüğümüz küçük üçgen yelkenli tekne motifi çok sevilmiş olmalı ki, 16. yüzyıl ortalarında ünlü mercan kırmızısının da kullanıldığı çok renkli başka benzerleri de yapılmış. Bu küçük yelkenliler kaya veya adacık olarak yorumlayabileceğimiz kıvrımlar arasında beyaz ya da mavi çizgili yelkenlerini açmış seyir yapmaktalar. Piri Reis`in Kitab-ı Bahriye adlı kitabını 1523`te Kanuni Sultan Süleyman`a sunduğu yıllarda, onun haritalarında görülen teknelerin benzerleri de seramikler üzerine yapılmış. 16. yüzyılın sonlarında Avrupa`da İznik seramiklerine ilginin başlamasıyla hariçteki tüccarlar için tabak, bardak imal edilmesinin çoğalması Saray`ın sipariş verdiği çinilerin yapımını geciktiriyor, bunun için İznik`e fermanlar bile gönderiliyordu. Ama bugün dünya müzelerindeki sayısız İznik seramiği bu dönemin ürünü olup, bunlar arasında kalyonlu tabaklar özel bir yer tutmakta. 17. yüzyıl gibi artık seramiklerin kalitesinin bozulduğu dönemde yapılan büyük tabakların çoğunun ortasında tek bir büyük Osmanlı veya Avrupa yelkenli tekne betimi bulunuyor. Tüm teknelerin yönünün sola doğru olmasını yadırgamamak gerek. Çünkü sağdan sola doğru yazı yazmaya alışkın olan ellerin çizdiği yelkenliler bunlar. Kalan birkaç usta da İstanbul`da Tekfur Sarayı`nda kurulan atölyelere getirilince İznik`te seramik üretimi sona erdi. Cennet bahçesini andıran çiçekli tabaklar, masal dünyasından hayvanlar, hülyalı bakışlarıyla def çalan güzeller, uzaklara yelken açmış gemili tabaklar artık yapılmaz olmuştu. RÜZGARIN YÖNÜ Aradan yaklaşık 150 yıl geçtikten sonra bu kez Çanakkaleli seramik ustaları yaptıkları tabakları yelkenli teknelerle bezemeye başladılar. Eski adı Kale-i Sultaniye olan Çanakkale, 18. yüzyılda çanak çömlek yapımıyla ünlenince adı bile değişmiş. 18. yüzyılın sonuyla 19. yüzyılın başlarında yapılmış olan gemi betimli Çanakkale tabakları Boğaz`dan geçen yabancı denizciler, gezginler tarafından hediyelik eşya olarak satın alınmış. Müzelerde ve özel koleksiyonlarda karşımıza çıkan bu seramiklerin bazılarında sakin havada, hafif bir rüzgarda yol alan bir tekne görürüz. Denizin nazlı dalgaları kavisli çizgilerle, sanki bir çiçek dalı gibi gösterilmiştir. Rüzgar o kadar hafif esmektedir ki bayraklar bile aşağıya sarkmaktadır. Şiddetli rüzgarda yol alan gemilerin ise yelkenleri şişmiş, rüzgarda çırpınan bayrak ve geminin baş tarafının dalgaların arasından denize dalışı havanın durumunu yansıtır. Bazen de gemi limana girmiş, yelkenlerini indirip iki baştan demir atmış, çevresini küçük sandallar kuşatmıştır. Çanakkale seramikleri üzerindeki bu gemi betimleri birkaç fırça hareketiyle usta eller tarafından bir çırpıda çizilivermiştir. Yüksek bordasında topları olan ağır savaş gemileri, çift direkli büyük ticaret gemileri, seyir halindeki kalyonlar, kalenin önüne demir atmış küçük yelkenliler... Günümüz ustaları da yaptıkları çini ve seramiklerde eski tekneleri model olarak kullanmayı sürdürüyorlar. Bunların hepsi mavi sulardan seramiklere yansıyan görüntüler. Odamızın bir köşesine koyduğumuzda, denizden uzak kaldığımız günlerde mavi koyların hayalini kurmaya devam edebiliyoruz.
01.07.2006
http://www.aksam.com.tr

9 Nisan 2010 Cuma

1995 AKKÖY GEZİSİ

Akköy Kil madeninin çizmiş olduğum kesidi.



Assos Arkeolojik kazısında seramik restoratörü olarak görev yaptığım 1995 senesinin ağustos ayının otuzunda, rahmetli kazı başkanımız Prof.Dr.Ümit Serdaroğlu’nun talimatıyla, Ezine’nin Akköy adlı köyüne gitmekle görevlendirildim. Bu gezideki esas amacımız kazı evinde oluşturmaya çalıştığımız küçük çömlekçi atölyesi için veriler toplamak, Akköy’deki çömlekçi çarklarını inceleyerek, yeni bir çömlekçi çarkı üretmekti. Buna ek olarak da, bir miktar yerel çömlekçi kili temin edip bunla kazı evindeki ilk seramik üretimine başlamaktı. Bu amaçla yanımda kazının marangozu, Bergaz’lı Kadir Poyraz da gelmişti. Temiz ve aydınlık bir günde gerçekleştirdiğimiz kısa bir seyahat sonrası vardığımız köy meydanındaki kahvede, çömlekçilik yapan birisini aradığımızı söylediğimizde, genç bir köy delikanlısı bizi hemen yakındaki Mehmet Ali Gümüş’ün atölyesine götürmüştü. Avlulu bir kompleks içerisinde yer alan atölye, dar sokağa açılan cümle kapısı ve girişin solunda yer alan kerpiç sıvalı konik fırınla çok etkileyici idi. Fırının yüksekliğini o zaman her ne kadar ölçmemiş olsam da, şimdilerde en az 3m.uzunlukta olduğunu hatırlıyorum. Zemine serpilmiş kül üzerinde hazırlanmış çömlekçi çamurunu, eşi büyük bir maharetle çömlekçi çarkında şekillendirmekteydi. İlk görüşte şaşırmış olsam da, daha sonra öğrendiğimde, bu köyde hep kadınlar şekillendirirmiş çömlekleri. Mehmet Ali Gümüş ise çamuru hazırlamak için ocaktan gerekli hammaddeleri temin edip, bunlarla şekillendirilmeye hazır çamuru üretmekte idi. Kendisinden edindiğim bilgiler kısaca şöyle: Çömlekçi tornası için hazırladığı çamuru, temelde 2 hammaddeyi karıştırarak oluşturuyor. Yerel adı ile 8 kısım çömlek ve 2 kısım kırmızı kum. Hazırlanan bu ikili karışımla, plastikliği çok yüksek yağlı bir çömlekçi kili elde ediliyor ve çok rahat çömlekçi çarkında şekillendirilebiliyordu. Gök toprak denen hammadde ise, demir alaşımlı olduğunu tahmin ettiğim, çömleklerde koku yaptığından, baca künk ve kiremit yapımında tercih edilmekte idi. Çömlek ve kırmızı kum karışımıyla oluşturulan çömlekçi kili ise koku yapmadığından, yağ ve yoğurt kapları için ideal bir seçim.
Mehmet Ali Gümüş usta, bana toprakları çıkarttığı ocağı göstermek isteyip, yanına çağırdı ve araziye doğru kısa bir yürüyüş yaptık. Elimize aldığımız çuvallarla, kazarak çukurlaştırılmış bir yere geldiğimizde, dik yüzeydeki küçük bir delikte gözden kaybolan usta, kısa bir süre sonra çuvalı doldurarak dışarı çıkmıştı. İşte onların ocak olarak adlandırdıkları yer böyle bir yerdi. Oldukça tehlikeli ve zahmetli bir hammadde temin yöntemi. Ustanın ocakta yerinde anlattığı tabakalaşma kesitinde, 8 katman toprak olduğundan bahsetti. Yerel adlarıyla yukarıdan aşağıya doğru sıralandığında adları ve yaklaşık katman kalınlıkları; kayan taşı (75 cm.), kırmızı kum (100 cm), koca taşlı (60 cm), sarı baldır (75 cm.), küçük taşlı (50 cm.), kara baldır (50 cm.), çömlek kum (50 cm.) ve çömlek (75-100 cm) olarak adlandırılmakta. Sonuçta ocaktan çömlekçi çamuru hazırlamak için gerekli çömlek adlı hammaddeye ulaşabilmek için 4,6 m kazı yapmak gerekmekte.
Atölyeye geri döndüğümüzde Mehmet Ali Gümüş usta içtiğimiz çay eşliğinde bana çamuru nasıl hazırladığını da anlattı. Ocaktan çıkartılan hammaddeler güneşte tamamen kurutuluyor. Daha sonra, geniş ve dibi toprak bir havuza aktarılan hammaddeler burada su ile karıştırılıyor ve ardından 2 ila 3 saat durmaksızın ayakla çiğnenip karıştırılıyor. Karıştırılan çamur, hemen yan taraftaki dinlenme-çürütme havuzuna toplanıyor ve yaklaşık 15 cm. kalınlığındaki çamur tabakası 2-3 gün burada bekletiliyor. İlk havuzdaki karışımda, dinlendirme sırasında yabancı maddeler çökerek dipte birikiyor. Bunun oranı ise yaklaşın 2 tonda çamurda 50 kg. çökelti (kum, taşçık, ateş zayiatı). Dibi toprak sıvalı bu havuz aynı zamanda suyun fazlasını da emdiğinden, hazırlık aşamasını kolaylaştırmakta. Dinlenen çamur, zemini kül kaplı toprak ya da beton bir zemine serilerek, kurumaması için üzere naylon ile kaplanır. Bu aşamada çamur dinlendirilerek, şekillendirme sırasında gerekli olan nemi, bünyesinde koruması sağlanır. Şekillendirme aşamasına gelindiğinde ise, gerekli miktarda çamur bu yığından alınarak iyice yoğrulur, içinde kalmış olan hava, dışarı atılır ve artık çömlekçi çarkında kullanılmaya hazırdır.
Usta ile sohbet ederken biraz da fırın hakkında bilgi edinmeye çalıştım. Fırının dış yüzeyi boz renkli, saman karışımlı bir toprak tabakasıyla kaplı. Fırının odunla yakıldığını öğrendim. Yakacak olarak yakın çevrede bolca buldukları çam ağaçlarını kullanıyorlardı. Zaten fırının yanına bir miktar kesilmiş çam ağacı stoklamış durumdaydı. Fırının pişme süresinin hem hava şartlarına, hem de fırın içindeki seramiklerin cins ve yoğunluğuna göre değiştiğini söyledi. Fakat kesin olarak pişirimin ne zaman tamamlandığını anlamak için ise, fırın bacasından uzatılan bir kuş tüyünün alev alması gerektiğini bilmeliymişiz.
Ustanın hanımı bu arada çömlekçi çarkında, İstanbul’daki bir otel için almış olduğu siparişi üretmekte. Biçim olarak Avanos yöresinde “vaşı” olarak adlandırılan salça hazırlamakta kullanılan kaba benziyor. Yanlarda iki adet fonksiyonel kulbu yer almakta ve yaklaşık çapı 40 cm ve yüksekliği ise 20 cm. civarlarında. Sene 1995 olunca üretime yönelik bir takım şikayetler de mevcut. Eskiden günlük kullanıma yönelik kap kacaklar üretirlerken, bunların yerini plastik aldı, metal aldı. Şükrediyorlar, yine de üretimin bir şekilde devam ettiğine. Bir tüccar için ürettikleri seramikler, İstanbul’da satılacak ve bir otelde kullanılacak. Fakat bu gidişle 10 yıla kalmaz, atölyelerin iş yapamayacak duruma geleceğini ve kapanmaya başlayacağından korkuyorlar.
Sene 2010 olunca, 15 yıl önce güdülen kaygıların sonunda gerçeğe dönüştüğünü rahatlıkla farkedebiliyoruz. Tarih sahnesinde geçen bunca zaman, var olma savaşında başarıyla çarpışan seramik artık Akköy için de teslim bayrağını çekmiş, yüzlerce yıla karşın son 15 yılda pes etmiştir.
Belki sene 2100 olacak, belki de bir başka tarih. Bu etkileyici çöküş içinde, pek çok faktörün rol aldığı gerçeği bir yana, o gün geldiğinde, yine o çanak çömleğe muhtaç olacağımız gerçeğinden korkmaktayım. Teknoloji ve medeniyet devi gün gelip de kendini yok ettiğinde, ateş yakmasını becerebilenlerden olmak ve toprağı pişirip seramik yapabilir olanlardan olmak... İşte önemli bir ayrıcalık.


M.Fatih KARAGÜL