5 Mayıs 2021 Çarşamba

Çanakkale'nin Altını Zeytindir

Kazdağları ve çevresi tarih öncesinden beri sahip olduğu yer altı ve yer üstü kaynakları ile önemli bir coğrafyadır. Antik Troas bölgesi, daha nice zenginlikler barındırır. Bu yüzden değil midir, Truva'nın saçları uzun Ahaylar tarafından işgali? Diğer yandan, özellikle zeytin ve altın arasında süre gelen savaşa farklı bir bakış açısı ile yaklaşmaya çalışırsak, bir müddettir söylediğimiz gibi "Çanakkale'nin Altını Zeytindir" ifademizi ileride bilimsel kanıtıyla ortaya koymaya çalışacağız. Bu süreçte danışmanlığını yaptığım Yüksek Lisans öğrencim Zeynep Gülşah Aksoy'a gösterdiği çalışma arzusu, azmi ve sahip olduğu hayal gücü nedeniyle teşekkür ediyorum. 

Zeytin ve yağının, Ege kültürünün oluşumu için çok önemli bir değer olduğu yadsınamaz. Çok farklı açılardan bakıldığında bu ikili, yaşamın pek çok farklı alanında kendine yer bulmuştur. Zirati yapılan en eski bitkilerden olan zeytinin geçmişinin MÖ 2. binyıla kadar uzandığı kayıtlarda yer almaktadır (Eichberger vd. 2007: 124). Bir dönem Osmanlı İmparatorluğunun sofralık kullanımının hayvansal yağ olduğu, zeytin yağının ise aydınlanma amacıyla kullanılan stratejik öneme sahip bir hammadde olduğunu, İstanbula sevk edilen yağ kayıtlarından bilmekteyiz. 2013 tarihli bir makalemizde konuya değinerek vurgulamaya çalışmıştık. "...1802'de  150.000  kantar  olarak  hesaplanan  İstanbul’un  zeytinyağı  ihtiyacının  67.950  kantarı (383 ton) Midilli’den temin edilmiştir" (Arıkan,2006:21). Zeytin yağının aydınlanma amacıyla antik çağlardan beri kullanıldığı bilinen bir gerçek. Akeolojik kazılardan elde edilen seramik yağ kandillerinin envai çeşitleri, apayrı bir araştırma konusu olup, bu kandillerin tasvirleri üzerine ciltler dolusu tez, kitap ve makale yazılabilir. Bu konuda daha önce değindiğimiz Sinop'lu kinik üstad Diyojen'in betimlemesi yanlızca küçük bir örnektir.

Resim 1: Çanakkale Arkeoloji Müzesi, Apollon Smintheus buluntusu yağ kandilleri, Fotoğraf: Fatih Karagül

Tabi konu zeytin ve yağı olunca, zeytin doğrudan seramik ile bağ kurmaktadır. Yağın taşınması, saklanması, sunumu, sofrada kullanımı, yakacak, sağlık, kozmetik amacıyla kullanımı... gibi pek çok farklı işlevi ve bu işlevlere yönelik üretilmiş seramik formlar ile birlikte düşündüğümüzde ortaya çok büyük bir zenginlik çıkmakta. Zeytin ve seramikle bağlantılı nesnelerin, tüm kullanım alanlarını kendi içinde sınıflandırmaya kalktığımızda, disiplinler arası çok geniş içerikli bir liste ile karşılaşırız. Başta ziraat ve botanik, ardından seramik üreticiliği, resim, el sanatları, zannat, taşımacılık, ticaret, denizcilik, arkeoloji, sanat tarihi, tarih, etnografya, sosyoloji, teoloji, halk bilim, spor, gastronomi, felsefe, simya, kimya, ecza, tıp, jeoloji alanları ve daha fazlası seramik ve zeytin ile bağlantılıdır. Özellikle İzmir'li ozan Homeros zeytinyağına "Sıvı altın", Hipokrat ise "Ulu şifacı" yakıştırmasında bulunmuştur.

Resim 2: Siyah figür boyunlu amfora, Attik, Arkaik Yunan, MÖ 520, Antimenes ressamı, Y 40.64 cm. Kaynak: British Museum

Zeytinin hasat aşamasından itibaren zeytin hakkındaki neredeyse tüm süreci antik seramik betimlemelerindeki resimlerden ve kullanım amacıyla üretilmiş seramiklerden öğrenebilmekteyiz. Kap yüzeylerindeki betimlemeler, bizlere geçmişte zeytin ile ilgili oluşturulan kültür hakkında önemli belgeler sunmaktadır. Ayrıca, zeytinin atığı olan budanmış yapraklı dalları dahi, antik seramik fırınları için gerekli olan redüksiyon için, pişirimin en önemli yakacakları arasındadır.

Resim 3: Vücudundaki zeytinyağı temizleyen erkek, Attica kylix, Greek klasik dönem,MÖ 450–430 B.C., Yük:19 cm., çap: 28.8 cm, Kaynak: Boston Güzel Sanatlar Müzesi

Rahmetli arkeolog mimar Prof.Dr. Ümit Serdaroğlu, 90'lı yıllarda Assos kazısında görevli olduğum dönemlerde bizzat kendisi bu bilgiyi aktarmıştır. Öyle ki, kazı evinde tasarımını yaptığım fırında deneysel arkeoloji alanında, ilk yaş zeytin dalı ile redüksiyon uygulamamı da bu dönemde gerçekleştirmiş olma mutluluğunu yaşayabildim.  Bu redüksiyon sayesindedir bildiğimiz siyah ve kırmızı figürlü, güzelim firnisli seramikler. Arkaik çağın sonları yayılım göstererek Helenistik çağla beraber en üst seviyeye varan bu seramikler, zeytin redüksiyonü sayesinde bu denli güzellerdirler.

"Zeytin ve Seramik İlişkisi" adlı çalışmamızın, bir ömür boyunca sürecek bir macera olarak devam etmesi muhtemeldir. Bu çalışmamızdan kısa başlıklar halinde bilgiler aktarmaya çalıştığımız bu kısa yazıda, sıkıcı olmamaı adına, gelişen teknolojinin negatif yönlerine bir tepki gösterip farkındalık sağlayamaya çaba gösterilmiştir. Bu noktada Kaz dağlarında gerçekleştirilen altın madenciliği sayesinde yok olan tabiat, elde edilen altın ile yerine konamayacak niteliktedir. Kaldı ki çıkartılan altın ise yurrtdışı kökenli kişlere rant sağlamaktadır.

Konu paralelinde yeni öğrendiğim bir bilgiyi de paylaşmak yerinde olacaktır. Yapılan araştırma ve planlamalar neticesinde, çok yakın bir gelecekte Gökçeada'da varlığı tespit edilen altın rezervlerinin çıkartılması amacıyla yeni kazılar ve çevre adına yaşanacak hoş olmayan olayların yaşanması muhtemeldir. MTA internet sayfasında aleni şekilde yayınlanan bilgilerde, Dereköy-Tepeköy Porfirinde altın yatağı tespit edilmiştir.

Son sözleri söylerken, yazının başlığına dönerek, ne demek istediimizi somutlaştırmak gerekmektedir.  "Çanakkale'nin Altını Zeytindir" derken mecazi söylenmeye çalışılan bir ifade dile getirilmemiştir. Aksine somut bir bulguya dayanarak, tespit ettiğimiz bir gerçektir söylemeye çalıştığımız."Anadolu'da Artemis Kültü ve Seramik Sanatına Yansıması" başlıklı yüksek lisans tezini sonuçlandıran öğrencim Gülşah Aksoy, tez çalışması sırasında, zeytin küspesi külünden elde ettiği, artistik kül sırları hazırlamıştır. Kullanılan kül için gerekli hammadde olan zeytin küspesi, Çanakkale Geyikli'den temin edilmiştir. Hazırlanacak olan kül sırları için elde edilen zeytin külüne yapılan apılan XRD analizleri sonucu, zeytin külünde altın tespit edilmiştir. Bu sonuç bize göstermektedir ki, gerçekten de zeytinin bünyesinde bulunan altın, posaya, oradan küle, külden de sıra aktarılmıştır. İşte bu yüzdendir zeytinin altın oluşu....

Kaynakça

-ARIKAN, Zeki (2006), “Midilli - İstanbul Arasında Zeytinyağı Ticareti”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi , c. 25, sayı 40

-KARAGÜL, Mehmet Fatih (2013), "Çanakkale ve Midilli Adası Arası Seramik Öyküsü", Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, Yıl: 11, Bahar, Sayı: 14, ss. 85-105

-EICHBERGER, Christian & SIGL, Marianne & RÜHFLE, Hilde. (2007). Trees and Shrubs on Classical Greek Vases. Bocconea. 18. 117-130.

-Resim 2: https://www.britishmuseum.org/collection/object/G_1837-0609-42

-Resim 3: https://collections.mfa.org/objects/153716

-Resim 4: www.mta.gov.tr/v3.0/arastirmalar/kesfedilen-maden-sahalari

-https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=FgmkGchPKo23qQqBeqzVZpZPfD3UnvnxI5V2N6H__0BhMAIA79ebDi6LGzOMPCT3