4 Ekim 2011 Salı

SERAMİK NAR VE GELİŞİMİ



2007 Yılında Yunanistan'ın Midilli Adasında düzenlenen 12.Panlesvian Seramik Fuarı sergisine katıldım. Bu vesile ile Seramikçi Yıldız Aker ve eşi, beni ve gurubumuzu önemli bazı seramik atölyelerine götürmüştü. Bunlardan birisi de Yannis Hatziyannis atölyesi idi. Ustanın dedeleri zamanında Biga'dan adaya göç etmişler ve oğlu Dimitri'de seramikçiliği sürdürmekte. Ziyaret sırasında Dimitri bana kendi ürettikleri kırmızı sırlı bir seramik narı hediye ettii. Kırmızı sırın üzerinde ise beyaz sırla çizgisel dekorlar yer almakta. Yıllar sonra Esen Hanım atölyesini Çanakkale'de açınca, ben de kendisine üretiminde fikir verici olabilir diye, Midilli'den toplayarak getirdiğim bazı seramikleri ödünç verdim ve bunların arasında o nar da bulunmaktaydı (Bkz: 2. fotoğraf ortadaki nar). Kısa sürede bu fikirden yaralanan Esen Hanım kendine has narları seri olarak çömlekçi çarkında üretmeye başladı. O yaz sezonunda çok iyi satış yapan bu narlar, hemen çevredeki uyanık diğer üreticiler tarafından kopyalandı. Kalıpla üreten de oldu, ajurlusunu yapan da. Kapaklısını üreten de oldu, çinisini yapan da. En son Paşabahçe mağzasında camdan boy boy olanlarını da gördüm. Nar kimsenin daha önce yaygın olarak üretip satmadığı bir form iken, geçen yıllarla beraber fazlasıyla popülerleşti. Hatta uyanık bir girişimci Kütahya'dan bu formun tescilini dahi almaya kalkmış. Yalnız akıl edemediği şey ise nar, Tanrının yarattığı bir meyvedir ve tasarım, üretim hakkı bir kişiye ait olamaz. Tabi ki bu işin ucunda para olunca akan sular bile durur. İnsanları yanlış yapmamaları için uyarıyor, eğer bu form için tescil almaya kalkışırlarsa hakikaten basit ve adi bir tutum sergileyeceklerini vurguluyorum. Narlar son duruma geldikten sonra, Esen Hanım yeni bir girişimle, bu formdan yararlanarak, yaptığı küçük ilavelerle, biçimi kuş şekline dönüştürdü. Son ziyaretlerimden birinde, atölyesinde bu görüntüleri çektim (üst fotoğraf). Bence hoş ve sade bir yorumlama. Ayrıca da çok şirin ve sempatik. Küçük boyutlu ürünlerin durumuna daha önce ıslık çalan seramik örneklerimde değinmiştim. Bu biçimler de küçük oluşlarıyla turistler için hediyelik eşya anlamında tutulabileceğini düşündüğüm örnekler.  Umarım bu kez de birisi, belki Kütahya ya da İzmir veya başka bir yerden bu kuş formlarının tescilini almaya kalkmaz. 2012 itibarıyla narlar, hala üreticilerine kazandırmaya devam ediyor. En son İstanbul'da bir mağazada raku pişirimi yapılmış bir narın 60 TL. ye satıldığını gördüm. Cam örnekler ise daha da fiyatlı. Kütahya'da bir seramik fabrikasında çalışan eski bir öğrencim ise sürekli nar kalıbı ürettiğini söyleyince gerçekten şaşırdım. Seramik piyasasında bilinçli bir zorlama ile empoze edip nar üretmeye teşvik etsek bile üreticilerden böylesi bir üretim hızı beklemem saflık olacak iken, günümüzdeki üretim potansiyeli hakikaten şaşırtıcı. İstanbul Arkeoloji Müzesindeki hediyelik satış mağazasındaki yetkiliyle görüştüm. Raflarındaki narı neden sattıklarını merak ettim. Daha öncesinde satıştaki tüm ürünlerin müzedeki ürünlerle bağlantılı olduğunu söylemişti. Nar örneği ise buna dahil olmasa da evrensel anlamda bereketi simgelediğinden böyle bir uygulamaya gidilmiş. Güzel bir cevap sayılabilir, maksat satış olsun.

Ne var ki nar üretimindeki gidişat öyle bir boyuta varmış durumda ki; açıkçası bu durumu kınadığımı da belirtmek durumundayım. Hakikaten toplum olarak neyi nasıl tüketmemiz gerektiği tam olarak kavrayamıyoruz. Canım nar meyvesi ne hallere düştü. Yine de sevinmek gerekir, seramik kaftanların hali daha içler acısı.