Bu konu, tarih öncesinden günümüze dek kesintisiz olarak devam eden bir gerçek. İnsanların gıda maddelerini pişirme, saklama, tüketme ve taşıma amacıyla üretip kullandıkları ilk seramiklerden bu yana çok fazla şey değişti ve gelişti. Burada yaşanan değişimleri listelemek yerine, seramiklerin yemek pişirme ve yeme alışkanlıklarımızla ilgili, kullanışlı ve sağlıklı nesneler olarak hayatımızda nasıl yer alabileceğine dair, bir kaç örnek vermek istiyorum.
Malum, bakır, emaye, çelik, teflon, demir döküm malzemelerle üretilen çok farklı biçim ve kalitede pişirme kapları varken, pek çok kimse, yemeği ilk aşamasından itibaren seramik tencerede pişirmeyi düşünmez. Varsa da çok az olduğuna eminim. İşte ben de bu azınlıktanım.
Anadolu topraklarında çok eski geçmişi bulunan çömlekçilik geleneği, hızla azalarak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bazı yörelerde devam eden özellikli ürünler vaz geçilmez özellikleri nedeniyle varlıklarını sürdürebiliyor. Karacasu çömlekçiliği de bildiğim kadarıyla bunlardan bir tanesi. Bu yörede üretilen seramikler, toprak özellikleri nedeniyle, ateşe karşı dayanıklı kap kacakların yapımında kullanılıyorlar. Öyle ki bu çömlekleri, içindeki yemekle dahi, doğrudan ateşin üzerinde kullanabilirsiniz.
Benzer bir ürün çeşidi de hemen karşı kıyımızdaki Midilli adasında üretilmekte. Ayastefanos'taki ev atölyesinde, doğrudan ateşe dayanıklı seramik kaplar üreten Dimitri Kouvdis, ata mesleği olan çömlekçiliği, tamamen geleneksel yöntemlerle gerçekleştiren tek üretici. Muhtelif ziyaretler sırasında, taşıyabildiğim ölçüden, bu seramiklerden satın alarak, günlük hayatımda kullanmayı da oldum olası çok sevdiğimi söylemeliyim.
Bu yıl bahar ayında satın aldığı bir oğlak budunu dondurucudan çıkartıp, bu çömleklerden birinde pişirmeye karar verdim. Derdim oğlak güveç yapmak. Doğrudan doğalgaz aleviyle ocakta seramik kapta yemek pişirebilmek. Dimitri usta bu formun adına "Kaçarola" demekte. Sonuçta bir tür tencere. Malzemeleri hazırlayıp, arada kontrol edip, kısık ateşte, etler kemiklerden ayrılana kadar pişirmek yeterli oluyor. Oğlak eti Ayvacık Orhan Kasap'tan olsa gerek. Malzemeler çok basit. hazırlanışı da öyle. En önemlisi pişirirken kaçarolanın kapağını kapalı tutmak. Denemek isteyenler, tabi ki bu kabı almak için Midilli adasına gitmek zorunda değil. Yazının başında belirttiğim gibi, Karacasu çömlekçileri sizi bekliyor.
Kullanılan malzemeler: 1 oğlak kol, iri parça halinde, 2 orta boy soğan, 2 diş sarımsak, 2 patates, 1 havuç, 1 tatlı kaşığı zeytin yağı ve tereyağı, 1 tutam limon kekiği, kafi miktar tuz ve karabiber, 1 er çay kaşığı ince doğranmış taze zencefil ve zerdeçal. Afiyet olsun
Son olarak, "Sanat ve Gastronomi" adı altında hazırlamakta olduğumuz sanat projesi ile, başlangıçta Çanakkale'de gerçekleştirilmek üzere, resim, heykel ve seramikçilerin bir araya gelerek, kültürel miras, turizm, arkeoloji, tarih, etnografya uzmanlarıyla gerçekleştirilecek çalıştay, sergi ve sempozyumlar düzenlenecektir. Bu amaca yönelik düzenlemiş ve sonuçlandırmış olduğumuz "Gyges Seramik Çalıştayı" bize önemli deneyimler kazandırmıştır. Bu etkinlikte de yine Çanakkale'nin yerel bir zenginliği olan "Gyges Burnu" esin kaynağı oluşturmuştur. Başarıyla sonuçlanan düzenlediğimiz çalıştaya, uluslararası dergilerde atıf yapılmaktadır. Bu noktadan sonra hedefimizi yerelden ulusala ardından uluslararası platforma taşıyarak, değerlerimizi koruyup yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak olacaktır.