8 Şubat 2013 Cuma

SERAMİKÇİLERİN MESLEK HASTALIKLARI RİSKLERİ




Her iki orta lobu silikozisli akciğerler.
Neolitik dönemden beri üretilen seramik, geçmişten günümüze dek pek çok yeni ve farklı alanda kendisine yer bularak, fark ettirmeden günlük yaşantımızda dâhil olmuştur. Böylece seramik olarak adlandırdığımız ürün gurubu yaşantımızda çok geniş bir alana yayılmıştır. Seramik kullanımı, farkında olmadığımız bir zorunluluktur da. Bu zorunluluk ise modern yaşamın getirdiği ve yeni ihtiyaçlara cevap verebilmek için geliştirilen yeni teknolojilerin sonuçlarından biridir. Kullanmakta olduğumuz katışıksız seramik malzeme ve ürünlerin yanı sıra, kompozit seramik ürünleri ve seramik kökenli olan ve farklı sanayilerde kullanılan maddeleri alt alta yazıp listelemeye kalktığımızda, oluşacak liste oldukça hayret uyandırıcıdır. Özellikle bir seramik hammaddesi olan bor; sektörde çok özel bir yere sahip olup, kullanımına dâhil olduğu ürünler ile pek çok hammaddeyi geride bırakmaktadır. Tabi ki seramik üretiminin tüm süreci tehlikeli ve seramik üretiminde kullanılan hammaddelerin tümünün de sağlığa zararlı olduğu söylenemez. Ancak bu yazıda, riskli maddeler, çok bilindik riskler, bunların vücuda alınış yöntemleri ile oluşturdukları tehlikeler hakkında genel bilgiler verilerek farkındalık oluşturmak, bunlardan korunmak için nelere dikkat edilmesi gerektiği üzerinde durulacaktır.

Makalenin tümüne ulaşmak için tıklayınız.

Ayrıca konu ile ilgili hazırlanan bir çalışmayı geliştirmek amacıyla aşağıdaki anketi doldurmak için yardımcı olmanız talep edilmektedir.

7 Şubat 2013 Perşembe

DÜNYANIN BİLİNEN İLK SERAMİK VENÜSÜ




Dolní Věstonice Venüsü; 1924 yılından beri Karel Absolon tarafından yürütülen sistematik çalışmalar sonucunda 1925'de Çek Cumhuriyeti'ndeki Moravia Havzası'nda bulundu. Paleolitik Döneme ait bu seramik, Michael Hermanussen'e göre 24,000 yıl öncesine, Halil Yoleri'nin kitabında M.Ö. 20,000 yılına tarihlendirilse de, radyo karbon testlerine göre M.Ö.29,000 – 25,000 yıllarına tarihlendirildi. 13 temmuz 1925'te kırık iki parça halinde bulunan venüs heykelciği, bereketi sembolize eden ana tanrıça heykelciklerinden başka bir şey değil. 111 mm. yükseklik ve 43 mm. genişliğinde  şekillendirildiği çamurun yapısında kemik tozu da kullanıldığı saptanan bu örnek, 500-800 santigrat derece aralığında pişirilmiş. Konu ilginç olduğu kadar, gözlerden de uzakta kalmış durumda. Örnek çok önemli ve değerli oluşu nedeniyle, sergileme amacıyla çok kısıtlı sürelerde görücüye çıkmakta. Ekim 2006'dan eylül 2007'ye kadar Prag Ulusal Müzesinde sergilendikten sonra, 2008'de Viyana Doğal Tarih Müzesi ve 2009'da Moravia Müzesinde son kez sergilendi. Seramik venüs üzerinde uzmanların çalışması devam ederken, 2004 yılında yapılan tomografi taramasında, seramiğin yüzeyinde, 7-15 yaşlarına ait bir çocuğun parmak izlerine rastlandı ve bu kişinin seramiğin üreticisi olduğu kabul edildi.

Seramik bünyenin toplu kimyasal bileşeninde muskovit, mika illitli killer, Si02 ve Al20 3 ek olarak yerel kökenli silt bulunduğu, yapılan analizler karşılaştırıldığında yöreden elde edilen lös örnekleriyle benzerlikler taşıdığı saptanmıştır. Tane boyu dağılımının da yerel örneklerle benzeşmesi, venüsün yerel üretim olduğunu ortaya koymaktadır. Test sonuçları Pavlov 1 'seramik' (Soffer ve Vandiver 1997) analizi ile onaylandı. Şekillendirme kütleden oyarak değil, parçaların eklenmesiyle gerçekleştirilmiştir. Yöredeki diğer seramiklerin de incelenmesiyle, üretimde kalıp kullanıldığı da tespit edilmiştir. Yüzeyde perdah vardır. Pişirim redüktan, soğutma oksidan ortamda gerçekleşmiştir. Seramik yüzeyini kaplayan silisli külün, pişirim sırasında venüsün kül tabakası içinde olduğunu gösterir.

Bu örneğin seramik oluşu, oldukça dikkat çekici ve kronolojiyi tamamen değiştiren bir durum. Üst paleolitiğe denk gelen zaman diliminde çağdaşları Brassempou, Lespugue, Laussel, Grimaldi Mağarası, Pavlov I, Willendorf, Avdeevo, Kostenki I, Gagarino gibi merkezlerde bulunan venüsler kalker, serpentin, hematit, mamut dişi gibi seramik dışı malzemelerden üretilmişlerdi. Ayrıca yine bu seramik üzerinde yapılan incelemeler sonucunda Marshack, 18 adet işaret saptamış ve bu işaretlerinin muhtemelen kadının biyolojik dönemleri ile ilgili olduğu sonucuna varmıştır. Türkçe kaynak olarak konuyla ilgili herhangi bir bilgiye malesef rastlayamadım fakat yabancı kaynak konusunda pek sıkıntı yok. Bu örneğin daha önemsenmesi gerektiğini ve seramik ile ilgili bilgilerin kitaplarda güncellenerek, yeni bilgilerin eğitimde de kullanılabilir olmasını önemsiyorum. Bu noktada daha önce BBC tarafından duyurulan dünyanın en eski seramiği haberi de doğruluğunu yitirmiş oluyor. Daha doğrusu bu haberin bu şekilde hiç yapılmaması gerekiyordu. Çünkü yazıyı hazırlayanların 1925 yılında bulunan bu seramikten haberdar olmaları gerekirdi. Dolayısı ile bu haberi, belki de Çin'de bulunan en eski seramik olarak düzeltip güncellemek gerekecektir.

Dolní Věstonice Venüsü, İllüstrasyon: Libor Balak

Kaynaklar:
-Clive Gamble, (Mart 1982), Interaction and Alliance in Palaeolithic Society, Man, New Series, Cilt: 17, No: 1 , sf: 93,94,96,98
-Halil Yoleri,  "Toprağın Pişirilmesi"  Pişmiş Kil ile İletişim, Tibyan Yayıncılık, 2008, İzmir,  sf:22
-O.Soffer, J.M.Adovasio, ve D.C.Hyland. (Ağustos/Ekim 2000) "The Venus Figurines: Textiles, Basketry, Gender, and Status in the Upper Paleolithic", Current Anthropology, Cilt:41, No:4 , sf:512,515
-James B. Harrod (2011),"The Hohle Fels Female Figurine: Not Pornography but a Representation of the Upper Paleolithic Double Goddess." The Journal of Archaeomythology,  Cilt:7, sf:210-213
-Marshack, A. (1972), "The Roots of Civilization", New York: McGraw Hill., sf:282
-Shawntelle Nesbitt, "Venus Figurines of the Upper Paleolithic", Totem: The University of Western Ontario Journal of Anthropology, 2011, Cilt:9, Sayı:1, sf:57
-Libor Balák (2008), Antropark, Brno, Czech Republic,  "Window into the Palaeolithic Europe 30,000 years ago: results oF the multidisciplinary approach" sf:4,5,11,17
-http://www.youtube.com/watch?v=zAtmX5m12Jc
-http://www.donsmaps.com/dolnivi.html
-http://www.hormones.gr/127/article/article.html
Bu makaledeki yazı ve görseller izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

6 Şubat 2013 Çarşamba

1919 tarihli kitaptaki At Biçimli Kap

J.F Baker tarafından 1919 yılında yazılmış 342 sayfalık ilginç bir seramik kitabını (A.B.C. of Collecting English Pottery) incelerken, içinde bir tane at biçimli geleneksel Çanakkale seramiği gördüm. Bu seramik yanda görüldüğü şekliyle bir çizimdi fakat geleneksel Çanakkale olduğu çok açıktı. Seramiğe ait tanımlayıcı bir bilgi yer almasa da, Uzak doğu kökenli olduğu yazılmıştı ve bu örnek İngiltere'de kökenli olan binicili bir seramikle kıyaslanıyordu. Konu edilen seramik detayları itibariyle de tipik Çanakkale at biçimli seramiklerin detaylarını barındırıyordu. Doldurma ve boşaltma ağzının konumu, eğer, yele ve yular detayları eksiksiz. Atın bacaklarında yer alan bilezik görünümlü halkalar bile doğru şekilde çizilmişti. Atın göğsünde yer alan madalyon rölyefi için krizantem çiçeği olarak bahsedilmiş, üzerinde yer alan açık yeşil üzerine koyu yeşil sır uygulaması ise özellikle vurgulanmış. Bence kısa açıklama yazısında ilgimi çeken en önemli nokta ise, yazarın seramik biçim için yaptığı yorum. "Komik değil, çok sıra dışı" diyerek kaynağını tam olarak belirtemediği bu seramik hakkındaki son görüşünü dile getiriyor.  Alberth Smith'in 1850 tarihli "İstanbul'da Bir Ay" adlı kitabında Çanakkale seramiği için yaptığı yorumu hatırlayınca, bu yorumu oldukça iyimser buldum.