Artistik anlamda standart dışı olarak tanımlanabilecek her türlü seramik pişirimi (raku, tuz, çadır, çukur vs...) bu başlıkta yer almalıdır. Eğer her defasında aynı atmosferi elde edip, pişen seramikten aynı etkiyi alamıyorsak, çalışmanın sonuçlanmasında konumun, zamanın, hava şartlarının, tesadüflerin ve kişisel performansın değişkenliği etkili oluyorsa bu, alternatif pişirim altında yer alan bir süreçtir. Kullanılan malzemeler aynı bile olsa sonuçlar değişkendir. Pişirim sonrası elde edilen seramikler, tekrarlanan her pişirimde farklı sonuçlar oluşturur. Eğer her defasında aynı sonuca ulaşılması hedefleniyorsa, tüm süreç kayıt altına alınarak, her defasında aynı proses gerçekleştirilmelidir. Bu noktada bile değişkenlerin varlığı akıldan çıkartılmamalıdır.
En basit anlamda kullanılan yakacağın türü, redüksiyonda kullanılacak talaşın cinsi, redüksiyon süresi, şoklama süreci gibi hassas değişkenler kontrol altına alınmalıdır. Tuz pişirimi yaparken, tuzun fırının neresine gönderildiği ve miktarı, fırın içine giren oksijen ve süresi gibi hassas değerler hep etken faktörlerdir. Eğlenceli ve kolay gibi görülebilecek bir süreç bir anda kabusa dönüşebilir. Raku pişirimi yaparken fırının şekli bile önem kazanabilir yada brülörlerlerin fırındaki konumu ya da bacanın yeri ve genişliği de pişimi olumlu ya da olumsuz etkiler. Brülörler ateşleme deliğine ne masefede konumlanmalı ve çapı ne olmalıdır, ya da yakıt ne hızla tüketilmelidir, redüksiyon fırın içinde mi yoksa ayrı bir kapta mı yapılmalıdır? Eğer ayrı bir kapta yapılıyorsa, fırından çıkatıktan sonra taşınan seramikte ne kadar ısı kaybı yaşanma toleransı bulunmaktadır? Soruların cevabı uygulayıcıyı doğrudan sonuca götürmektedir.
Eğer çadır pişirim sürecinde isek, çadırın ölçülerinden tutun, pişecek seramiğin miktarı, yakacak türü, çadırın kil ve kağıt kalınlığı, ızgarasının olup olmadığı gibi faktörler iyice planlanmalıdır. Bu örnekler rahatlıkla artırılabilir. Mutlaka bu tür çalışmalar gerçekleştirenlerin de kendi oluşturdukları pratikleri mevcuttur. Nitratları doğrudan sırın içinde kullanabilirken, fırından akkor halinde çıkan seramik yüzeyine seyreltilmiş olarak puarla uzaktan sıkılabilir, pistole ile de püskürtülebilir. Her zaman yaratıcılık ön planda olmalıdır ve kendi tekniklerimizi gerçekleştirmek de tamamen bize kalmıştır.
Sagar yaparken kişisel tercih olarak favori tuzlarınızı ya da oksitlerinizi kullanmanız, ya da her hangi bir metalin teli ya da levhasını kullanma keyfiyetinde bulunmamız gibi. Değişkenliği ve tesadüfleri ne kadar kontrol altında tutabilirsek, bu tür çalışmalarda o denli istediğimiz sonuca yaklaşırız. Daha önce hakkında hiç bilgi sahibi olmadığımız, kayıtlarda, kitaplarda yer almayan yenilikleri kendimiz bir anda doğaçlama gerçekleştirebiliriz.
Hatırlarım henüz öğrenci iken dedemden bana bir şalamo miras kalmıştı. Edindiğim bir kaç ateş tuğlası ile harç bile kullanmadan yığma bir şekilde, kubbesel bir fırın örmüş, bunun içinde ısınan seramiğe, tuğlaların birini kaldırarak bir avuç tuz atmıştım. Başarmıştım, seramik yüzeyde sodyum eriyerek camlaşmıştı. Sene 93 yılıydı ve o zamanlar internet yoktu, yabancı kitaplar çok azdı ve pek elimize geçmezdi. Tuz pişirimi hakkında ise hiç bir şey bilmeden, sırf merak uğruna böyle bir girişimde bulunmuştum. İşin tehlikeli yanı bunu havalandırmanın olmadığı, kapalı ve küçük bir ortamda denemiş, tehlikesinden haberdar olmadığımdan, oluşan tuz buharını da solumuştum. Tabi ki sonrası neyin ne olduğunu fark ediyor insan, ama kediyi de merakı öldürüyor. Yine şeytan dürttü ve geçen hafta sonu, daha önce sır pişirimi yaptığımız bir seramiği, mangalda pişirmeye ve redüklemeye karar verdik. Sonuç oldukça tatmin edici oldu. Fakat aynı süreç başarıyla tekrarlanabilir mi, önemli olan işte bu.
Antik Yunanda kullanılan siyah figür tekniğinin firniisi için redüksiyonda zeytin dalı kullanılır derler. Ya da o firnis üretilirken ihtiyaç duyulan alkaliler, çamaşır makinalarında kullanılan calgon maddesiyle giderilebiliyor denmekte. İşte hep bu tip bilgiler kayıt altına alınıp paylaşıldıkça işlevselleşir ve üretilenler amacına ulaşır. Bu arada, bu tür pişirim süreçlerinde kullanılan bir takım kimyasallar ve bunların eldesi de, kimi zaman bir seramikçiye tuhaf hisler yaşatır. Bir seramikçi olarak oldum olası kendimi hep bir parça simyacı ya da majisyen gibi görmüşümdür. Kullandığımız sırlar her ne kadar bilim de olsa bana, işin içinde biraz da sihir de varmış gibi gelir. Nitratları gün ışığından saklamak, kurşun ve benzerlerini tedbirli kullanmak, asitleri ve oluşan dumanları solumamak, cam suyu ile formülleri jöleleştirmek, hem tehlikeli kem de keyif verici, insana tuhaf hisler uyandıran süreçler.
Bu konuyla derinlemesine ilgilenen ve çok dğerli bir seramikçi olan rahmetli İbrahim Tayfun Durat'tan öğrendiğim bir kaç da püf noktası var. Zamanında bunları kaydedip genç kuşaklara aktararak, onun anısını yaşatmayı sürdürebiliyorum ki, bundan da büyük bir mutluluk duyuyorum.
En basit anlamda kullanılan yakacağın türü, redüksiyonda kullanılacak talaşın cinsi, redüksiyon süresi, şoklama süreci gibi hassas değişkenler kontrol altına alınmalıdır. Tuz pişirimi yaparken, tuzun fırının neresine gönderildiği ve miktarı, fırın içine giren oksijen ve süresi gibi hassas değerler hep etken faktörlerdir. Eğlenceli ve kolay gibi görülebilecek bir süreç bir anda kabusa dönüşebilir. Raku pişirimi yaparken fırının şekli bile önem kazanabilir yada brülörlerlerin fırındaki konumu ya da bacanın yeri ve genişliği de pişimi olumlu ya da olumsuz etkiler. Brülörler ateşleme deliğine ne masefede konumlanmalı ve çapı ne olmalıdır, ya da yakıt ne hızla tüketilmelidir, redüksiyon fırın içinde mi yoksa ayrı bir kapta mı yapılmalıdır? Eğer ayrı bir kapta yapılıyorsa, fırından çıkatıktan sonra taşınan seramikte ne kadar ısı kaybı yaşanma toleransı bulunmaktadır? Soruların cevabı uygulayıcıyı doğrudan sonuca götürmektedir.
Eğer çadır pişirim sürecinde isek, çadırın ölçülerinden tutun, pişecek seramiğin miktarı, yakacak türü, çadırın kil ve kağıt kalınlığı, ızgarasının olup olmadığı gibi faktörler iyice planlanmalıdır. Bu örnekler rahatlıkla artırılabilir. Mutlaka bu tür çalışmalar gerçekleştirenlerin de kendi oluşturdukları pratikleri mevcuttur. Nitratları doğrudan sırın içinde kullanabilirken, fırından akkor halinde çıkan seramik yüzeyine seyreltilmiş olarak puarla uzaktan sıkılabilir, pistole ile de püskürtülebilir. Her zaman yaratıcılık ön planda olmalıdır ve kendi tekniklerimizi gerçekleştirmek de tamamen bize kalmıştır.
Sagar yaparken kişisel tercih olarak favori tuzlarınızı ya da oksitlerinizi kullanmanız, ya da her hangi bir metalin teli ya da levhasını kullanma keyfiyetinde bulunmamız gibi. Değişkenliği ve tesadüfleri ne kadar kontrol altında tutabilirsek, bu tür çalışmalarda o denli istediğimiz sonuca yaklaşırız. Daha önce hakkında hiç bilgi sahibi olmadığımız, kayıtlarda, kitaplarda yer almayan yenilikleri kendimiz bir anda doğaçlama gerçekleştirebiliriz.
Hatırlarım henüz öğrenci iken dedemden bana bir şalamo miras kalmıştı. Edindiğim bir kaç ateş tuğlası ile harç bile kullanmadan yığma bir şekilde, kubbesel bir fırın örmüş, bunun içinde ısınan seramiğe, tuğlaların birini kaldırarak bir avuç tuz atmıştım. Başarmıştım, seramik yüzeyde sodyum eriyerek camlaşmıştı. Sene 93 yılıydı ve o zamanlar internet yoktu, yabancı kitaplar çok azdı ve pek elimize geçmezdi. Tuz pişirimi hakkında ise hiç bir şey bilmeden, sırf merak uğruna böyle bir girişimde bulunmuştum. İşin tehlikeli yanı bunu havalandırmanın olmadığı, kapalı ve küçük bir ortamda denemiş, tehlikesinden haberdar olmadığımdan, oluşan tuz buharını da solumuştum. Tabi ki sonrası neyin ne olduğunu fark ediyor insan, ama kediyi de merakı öldürüyor. Yine şeytan dürttü ve geçen hafta sonu, daha önce sır pişirimi yaptığımız bir seramiği, mangalda pişirmeye ve redüklemeye karar verdik. Sonuç oldukça tatmin edici oldu. Fakat aynı süreç başarıyla tekrarlanabilir mi, önemli olan işte bu.
Antik Yunanda kullanılan siyah figür tekniğinin firniisi için redüksiyonda zeytin dalı kullanılır derler. Ya da o firnis üretilirken ihtiyaç duyulan alkaliler, çamaşır makinalarında kullanılan calgon maddesiyle giderilebiliyor denmekte. İşte hep bu tip bilgiler kayıt altına alınıp paylaşıldıkça işlevselleşir ve üretilenler amacına ulaşır. Bu arada, bu tür pişirim süreçlerinde kullanılan bir takım kimyasallar ve bunların eldesi de, kimi zaman bir seramikçiye tuhaf hisler yaşatır. Bir seramikçi olarak oldum olası kendimi hep bir parça simyacı ya da majisyen gibi görmüşümdür. Kullandığımız sırlar her ne kadar bilim de olsa bana, işin içinde biraz da sihir de varmış gibi gelir. Nitratları gün ışığından saklamak, kurşun ve benzerlerini tedbirli kullanmak, asitleri ve oluşan dumanları solumamak, cam suyu ile formülleri jöleleştirmek, hem tehlikeli kem de keyif verici, insana tuhaf hisler uyandıran süreçler.
Bu konuyla derinlemesine ilgilenen ve çok dğerli bir seramikçi olan rahmetli İbrahim Tayfun Durat'tan öğrendiğim bir kaç da püf noktası var. Zamanında bunları kaydedip genç kuşaklara aktararak, onun anısını yaşatmayı sürdürebiliyorum ki, bundan da büyük bir mutluluk duyuyorum.
Mangalda redüksiyon |
Çukur pişirim |
Çadır pişirim |
Çukur, çadır ve raku pişirim.