10 Kasım 2009 Salı

ÇANAKKALE SERAMİKLERİ

Oldukça yeni bir araştırma alanıdır. Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde ve merkezlerinde bugün de üretilmekte olan, kısmen sırlı ama genellikle düşük ateşte pişmiş, az dekorlu ve ilginç formlara sahip olan çömleklerin Çanakkale'de oldukça uzun bir geçmişi olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim, daha 17. yüzyıldan itibaren Çanakkale Seramikleri yabancı bazı gezginlerin de dikkatini çekmiş, burada üretilen hediyelik ve hatıra eşyası niteliğindeki parçalar 19. yüzyıl ortalarından itibaren satın alınarak bazı Batı ülkelerinin koleksiyonlarına girmeye başlamıştır.Genellikle kırmızı hamurlu ve çoğunlukla tek renkli sırla sırlanmış olan bu seramik eşyalar, kullanımından çok hatıra eşyası olarak işlem görmüşlerdir.Çanakkale seramikleri yakın geçmişte ilk kez etraflı bir araştırmaya konu olmuş ve Prof. Dr. Gönül Öney 1971 yılında Türk Devri Çanakkale Seramikleri başlıklı kitabıyla bilim dünyasının dikkatini çekmiştir.Osmanlı dönemi Türk seramik sanatının doruk noktası, doğal olarak İznik seramikleri ile tanımlanmaktadır. İznik seramiklerinin gerek hamur, gerekse form ve bezeme açısından çeşitli aşamaları olmakla birlikte, onların da ilk dönemleri, Selçuklu seramiklerinin geleneğini sürdüren astar bezeme (slip) tekniğindeki örnekleri dışında, kırmızı hamurlu ve beyaz astarlı, mavi-beyaz dekor ağırlıklı örneklerle tanınır. Serbest fırça darbeleriyle çok geniş bir skalada üretilen ve eskiden "Milet İşi" tanımı ile adlandırılan bu seramiklerin ağrılıklı üretim merkezi İznik olmakla birlikte, son araştırmalara göre, başta Kütahya olmak üzere Anadolu'nun çeşitli yörelerinde dönemini simgeleyen bir teknik olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Çanakkale yöresinde de boş alanlarda bu tip seramik üretimine işaret eden buluntulara rastlanmaktadır;Bu tip seramiklerin üretim yoğunluğu İznik'te 14.-15. yüzyıllardır. Kazıların son verileri, günlük kullanım seramiği olarak, diğer tekniklerle birlikte 17. yüzyıl sonlarına kadar üretimin devam ettiğine işaret etmektedir. Bu teknikleri seramiklerin Kütahya'da da paralel bir gelişmesinin bulunduğu son araştırmalarla ortaya çıkmaktadır. Kil esaslı bu seramiklerin yerini, 16. yüzyıl başlarından itibaren fritli, kuartz esaslı beyaz sert hamurlu İznik seramikleri almaya başlamıştır.Çoğunlukla saray atölyelerinde üretilen desenlerin uygulandığı bu seramik ve çiniler, 16.-17. yüzyıllarda İznik'i ön plana çıkartmıştır. Bundan sonra, İznik atölyelerinin tamamen kapanması sonucunda Kütahya, sarı renkli dekorun da katılmasıyla yeni bir atılım yapmış ve üretimini 20. yüzyıl ortalarına kadar aynı çizgide sürdürmüştür. Günümüzde de kendi türünde tek merkez olmaya devam etmektedir. İznik'te de son yıllarda bir-iki atölye yeniden üretime başlamıştır.Prof.Dr. Gönül Öney'in son incelemeleri ile Çanakkale Seramikleri'nin erken örneklerinin 17. yüzyıl sonlarına indirilmesi de, İznik ve Kütahya'nın geçirdiği aşamalarla paralellik göstermektedir. Özellikle merkezi desen kompozisyonlarına sahip yayvan tabakların bu dönemde, İznik'in eksikliğini kapatacak bir çaba ile üretilmiş olduklarını söylemek, fazla iddialı olmayacaktır.Çanakkale Seramiklerinde genellikle kil ağırlıklı kırmızı çömlekçi hamuru kullanılmıştır. Astar uygulanmış örnekler çoğunluktadır. Genellikle boyalı zemin üstüne sır uygulamaları vardır. Yeşil, kahverengi, krem sır bazı özelliklerin karakteristiğini meydana getirmektedir. Renkli sır veya saydam sır altına boyalı dekor yanında, bazı örneklerde sırüstü dekor da uygulanmıştır. Özellikle değişik renk boyamaları ve yaldız uygulamaları genellikle sır üstüdür. Dışı yeşil ve sırlı örnekler görülür. Çok tanınmış bazı geç örneklerde alacalı, akıtma boya ve sır teknikleri yanında çizikleme (sgrafitto) ve kabartmalarda barbutin ve aplike teknikleri kullanılmıştır.Çanakkale Seramikleri'nin özellikle 19. yüzyıl örneklerinin en tanınmış biçimlerinde, adeta içten gelen bir coşku ile uygulanmış aplike barok karakterli kabartmalar görülür. Rozetler, girdandlar, ay-yıldız, saltanat arması, hayvan kabartmaları en tanınmışlarıdır.Osmanlı dönemi sanat seramiği ile geleneksel çömlekçilik arasında özel bir yere sahip olan Çanakkale Seramikleri belirli bir dönemde beğeni kazanmış, Çanakkale'nin konumu ile bağlantılı olarak, hatıra eşyası niteliğiyle geniş bir coğrafyaya dağılmıştır. Çeşitli tekniklerin üretim ve dekorlamada kullanılması yanında, formları da çeşitlilik göstermektedir. Yayvan tabak biçimleri bazen düz, bazen de kıvrımlı kenarlara sahiptir. Çukur tabak ve çanaklar, açık veya kapalı kase ve sahanlar, meyvelikler, yaprak biçimi tabaklar, sepet örgülü kaplar açık formların en çok tanınanlarıdır. Kapalı formlar arasında ise en çok tanınanları, şişkin gövdeleri, uzun boyunları, çoğunlukla kulpları bulunan abartılı kabartma ağızları ile zengin bir çeşitlilik sergileyen sıvı kaplardır. Bazen aşurelik biçiminde üretilen bu kapların çoğunda, aplike dekorlar ve ağız kısımlarında çeşitli hayvan kabartmaları dikkati çeker. Adeta İznik ve Kütahya seramiklerinin "şişe" formlarının kulplu testilerle kaynaşmasından meydana gelen bu sıvı kapları da genellikle hatıra eşyası karakterinde değerlendirilir. Kulplu ve kulpsuz küp ve kavanozlar, şekerlikler, vazolar, hatta mangallar bu kapalı formların çeşitliliğini meydana getirir. Bunlar yanında çoğunlukla hayvan figürlerinden oluşan biblolar, kalemlikler, gaz lambaları, gemi maketleri gibi çok geniş bir üretim görülür.Çanakkale seramiklerinde, formlar yanında dekorların çeşitliliği de daima ilgi çekmiştir. Erken döneme tarihlendirilen gemi motifli yayvan tabakların geç dönemde bazen sır üstü uygulamaları da yapılmıştır. Yukarıda belirtildiği gibi, merkezi kompozisyonlu kendine özgü, canlı dekorlu tabaklar geç devirlerde pek görülmez. Buna karşılık, renkli sır altına astar bezeme tekniği ile dekorlanan tabaklar daima sevilerek üretilmiş görünüyor. Tabaklarda, gemiler yanında camiler, köşkler, toplar da betimlenmişlerdir.Horoz, at, kuş gibi hayvan kabartmaları biçimindeki ağızlarda ise, eski madeni ve seramik kapların halk sanatındaki yansımalarını bulmak mümkündür. Öte yandan buharlı-yelkenli gemi maketleri biçimindeki gaz lambalarında gemi ile ilgili naif ayrıntılar yakalanabilir.Osmanlı dönemi Türk Seramik Sanatı ile geleneksel halk çömlekçiliği arasında özel bir yere sahip olan bu seramikler, belli bir dönemin beğenisi yanında, halk sanatının yaratma heyecanının çeşitliliğini de gösteren etnografik özellikleriyle değerlendirilmelidir.
Prof. Dr. Ara ALTUN(Çanakkale Seramikleri, İstanbul, 1996)

Kaynak: http://seramik.kaleicimuzesi.com/canakkale_tr.php