20 Mart 2015 Cuma

GÜNGÖR GÜNER SERAMİK MÜZESİ'NDE

08 Kasım 2013 tarihinde Çanakkale Seramik Müzesi'nin açılış sergisi Güngör Güner'in yapıtlarıyla gerçekleştirildi. Heykeller, fonksiyonel kullanım eşyaları ve panolardan oluşan seramikler canlı renklerle sırlanmışlardı. Farklı tekniklerin kullanılarak üretildiği seramiklerde, özellikle panolarda kağıt seramik kullanılmıştı.  Güngör Güner'in  müzeye bağışladığı heykelini, başlangıcı 90'lı yıllara dayanan "Ben suyu sergiliyorum" sergisinden hatırlayabilirsiniz. 31 Mart 2014 tarihine kadar gerçekleşen sergide yaklaşık 40 adet eser sergilendi.
 
 









Detay

Detay

Detay
Fotoğraflar: Fatih Karagül

18 Mart 2015 Çarşamba

100. YIL VE ALTERNATİF ÇANAKKALE GEZİSİ

Bu gün 18 Mart 2015. Çanakkale'de 100. yıl zaferi anısına etkinlikler düzenleniyor. Muhtelif programlar vesilesiyle şehir dışından gelen ziyaretçiler kenti yaşama ve anlama çabasında. Fakat yalnızca savaş ve zafer değildir Çanakkale. Çanakkale'yi yazabilmek için dolu dolu yaşamak gerekir. Çanakkale denince akla ilk gelen, Şehitlikler, Truva, Assos, sardalya, peynir, helva ve zeytin yağından bahsetmeyi hiç düşünmüyorum.  Her ne kadar mevsim müsait olmasa da tekrar gelmeyi düşünebilecekler için, alternatif gezi rotası olarak önerilerim şöyle. Haziranın ilk haftası Serçeler Köyü'nde köy hayrına katılıp, 40 kazanda kuzu etiyle pişen keşkekten çatlayana kadar ücretsiz yiyebilir, ilk bahardan itibaren yağışlı hava sonrası çevreden  melki (Kanlıca mantarı), tepelerden kestane ve kızılcık toplayabilirsiniz. Altın arama uğruna yakında talan olacak Balaban'da buz gibi tatlı su içip, Marttan itibaren oğlak yerken manzara seyredebilir, Nisan'dan itibaren çam diplerinde kuzugöbeği arayabilir, Kazdağları'nın Bayramiç tarafındaki Ayazma'da, yazın en sıcak gününde serinleyip, cesaretiniz varsa akarsuda yüzebilirsiniz. Yazın Eceabat Zargana plajında ve Kabatepe'de keyifli bir deniz sefası yapabilirsiniz. Dört mevsim Küçükkuyu'da Midilli'ye nazır liman manzarasının keyfini sürüp rakı balık yapabilir, hazirandan itibaren Kadırganın serin denizinde ferahlayabilir, Babakale'de kaleyi keyifle dolaşıp, daracık sokaklardan birindeki bıçak ustasından çok ucuza, Doğan Usta'dan üzerinde isminizin yazılı olduğu el yapımı bıçak sahibi olabilirsiniz. Ayrıca Bozcaada'da gelincik şerbetini ve reçelini tadıp, Gökçeada'da uskumruyla olan özleminizi giderebilirsiniz. Halden aldığınız mis gibi tarakla bir akşam keyfi yapıp, ertesi gün topladığınız enerjiyle, cesaretiniz de varsa ıssız Tavşan adasına tekneyle gidip naturalist bir kamp yapabilirsiniz. Behramkale Athena tapınağında geceden yanınıza aldığınız uyku tulumunda sabahlayıp gün doğumunu izler, köyde avcı böreği eşliğinde kahvede yaşlılarla sohbet ederken ilginç hikayeler dinleyebilir, dolunayda domuz avına da çıkabilirsiniz. Hatta antik limanda, paragat saran balıkçılarla ahbap olursanız ve sizi de severlerse, onlarla balığa bile çıkabilirsiniz. Ocak ayından itibaren Biga'da ve hatta Ayvacık'ta deve güreşi izleyip deve sucuğu yiyebilir, Ezine'den çömlek peyniri alıp, Üvecik'ten az sonra yolun iç kısmında bulunan Cezayirli Hasan Paşa köşkü'nün insanı titreten görüntülerini fotoğraflayabilirsiniz. Ayvacık cuma pazarındaki dev bamyalardan ve pembe domateslerden satın alıp, köylerde midilli atının peşine düşebilirsiniz. Karanlık Liman'da sessizliği dinleyip, Lapseki değirmende rüzgarın sohbetine ortak olabilirsiniz. Seddülbahir'de denizden deniz kestanesi ya da tarlalardan mermi çekirdeği toplayıp, Enez ve Çardak'ta mavi yengeç yakalayabilirsiniz. Çanakkale merkezdeki Çimenlik Kalesi'nin duvarına saplanmış işgalcilerin mermi çekirdeğini görebilir, çarşı hamamının göbek taşında ter atabilirsiniz. Geleneksel sanatlar adına şehirdeki seramik müzesini gezebilir, hediyelik almak isteyenlere ise yine geleneksel Çanakkale seramiklerinin çağdaş uyarlamalarını üreten seramikçilerden örnekler almalarını tavsiye edebilirim. O kadar çok şey var ki önerilecek bunlar hızlıca ilk aklıma gelenler. 100. yıla ait etkinlikleri de gelmişken görün derim. Çanakkale'ye yolu düşenlere selam olsun.

ORIGIN AND DEVELOPMENT OF FORM AND ORNAMENT IN CERAMIC ART

William H. Holmes tarafından yazılan ve  Smithsonian Enstitüsü Etnoloji Bürosunca 2006 tarihiyle yayınlanan bu kitap Project Gutenberg tarafından ebook olarak hazırlanmıştır.437-466. sayfaları arasında html olarak paylaşılan kitap illüstrasyonlu olarak hazırlanmıştır.


Su kabağından esinlenilerek üretilen bir seramik kap çizimi. Kaynak


Bize göre Holmes'un yukarıda yapmış olduğu sınıflandırma önemlidir. Fakat bu sınıflandırmayı etkileyebilecek pek çok faktör olabileceğini de göz ardı etmemek gerekir. Özellikle farklı coğrafyalarda yaşayan tasarımcı ve üreticilerin beslenebileceği kültürel, sosyolojik ve dini unsurlarla, yeni sınıflandırmalar hazırlanabilmesi mümkündür.

THE ENCYCLOPÆDIA BRITANNICA A DICTIONARY OF ARTS, SCIENCES, LITERATURE AND GENERAL INFORMATION

ELEVENTH EDITION
VOLUME V SLICE VI
Celtes, Konrad to Ceramics

Çimento ve seramik konularında bilgiler içeren alfabetik ve ansiklopedik bu yayın, illüstrasyonlarla desteklenmiş ve Project Gutenberg tarafından dijital hale getirilmiştir. Linki yer alan sayfa Celts maddesiyle başlayıp devam etmektedir. Seramik konusu kronolojik olarak ele alınmış, arkeolojik, sırsız, sırlı ve farklı üslupta seramik örnekler açıklanmıştır.

V. Biringuccio tarafından yapılan gravür, 1540 lardaki. Venedik'li çömlekçileri çalışırken betimlemekte. Kaynak

SIRLI TABAK VE ÜÇAYAK

Resimdeki örnek üçayak ile pişirilmiş eski seramikler için uygun bir örnek. Tabakların içinde üç ayağın temas ettiği noktalarda, sırın zeminde oluşturduğu bozukluk görülebilmekte. Genellikle geleneksel Ortaçağ, Bizans ve Çanakkale seramiklerinde bu durumla karşılaşılmakta. Bulunan üç ayaklar o bölgedeki seramik üretiminin varlığını kanıtlamaktadır. Filiz Yenişehirlioğlu'da,  Apollo Smintheus kazısı ortaçağ seramikleri için üç ayaklarla ilgili aynı bilgiyi kaydetmiştir. Ali Osman Uysal ise Akköy'deki beylikler dönemine ait seramik üretiminde üç ayakların kuşkuya yer bırakmadığını kaydeder. Fotoğraftaki üç ayak ve tabak farklı bölgelerde bulunmuştur. Üç ayak 2012 yılında Çanakkale eski AKFA fabrikası civarındaki sahilinde, 14 cm. çapındaki tabak ise yine Çanakkale'de denizde bulunmuştur. Muhtemelen ortaçağ sırlı Anadolu seramiğidir. Üç ayak ölçülerinin, tabaktaki üç ayak izleriyle uyum sağlaması, üç ayakların benzeri bir form için kullanılmış olabileceğini düşündürmektedir.

Fotoğraf Fatih Karagül


 Kaynakça:
-Ali Osman Uysal (2008), "Ezine-Akköy'de tarihi Anıtlar ve Seramikçilik", Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi,Ezine Değerleri Sempozyumu bildiriler kitabı,  sf.1-26
-Filiz Yenişehirlioğlu (1983), "Apollo Smintheus Tapınağında Çıkan Orta Çağ Sırlı Anadolu Seramikleri" 1. Araştırma Sonuçları Toplantısı bildiriler kitabı, sf.175-181

17 Mart 2015 Salı

THE CERAMIC ART A COMPENDIUM OF THE HISTORY AND MANUFACTURE OF POTTERY AND PORCELAIN

Jennie J. Young tarafından 1878 yılında yazılan ve New York'da basılan bu kitap, 464 illüstrasyonu ile seramiğin tarihçesine görsel anlamda zengin bir katkı sunuyor. Project Gutenber sistemine dahil olan bu kitaptan, farklı formatlarda da yararlanılabilmekte.

http://www.gutenberg.org/files/43221/43221-h/43221-h.htm

16 Mart 2015 Pazartesi

SOUVENIRS AND NEW IDEAS

Çanakkale seramikleri ile ilgili yazılmış ilginç bir makaleyi tanıtmak istiyorum. 2013 tarihli Oxbow Books yayınlarından çıkan "Souvenirs and New Ideas" adlı kitabın içinde Elizabeth French tarafından yazılmış toplam 5 sayfalık bir makale mevcut. "Seeking the Collectors: Çanakkale Jugs in UK Collections" adlı yazıda kendisinin ilginç bir karşılaşmasına ilişkin detaylı bilgiler yer almakta. Linkini paylaştığım ve Google Books'ta yer alan metnin ilk sayfası aşağıda fikir verici olabilir.


HAYYAM'DAN

Ömer Hayyam (1048-1131) çok yönlü kişiliği ile ilgi çekici bir şahsiyet olarak, seramik üretimi ve testilere dair de eserler vermiştir. İlk bakışta ilgimi çeken örnekler, hatırlanmaya değer.

Şu senin benim dediğimiz toprak neyimizdir
Birkaç günlük cennetimiz cehennemizdir
Bugün su içtiğin şu testi toprak olunca
Mezarına atılır belki bir gün, kim bilir.
---
Bir testici gördüm pazarda elde çamur;
Pat küt vurarak kardırır yapardı hamur.
Canlandı bir an kil, sokuldu ustasına:
“İnsandım oğul, dikkat et, yavaşçana vur!”
---
Bir testici gördüm, çamur içindeydi:
Ayağı çarkında, elinde bir testi;
Testinin başında bir yoksulun ayağı
Kulpunda bir padişahın kellesi.
---
Şu testi de benim gibi biriydi;
O da bir güzele vurgun, dertliydi.
Kim bilir, belki boynundaki kulp da
Bir sevgilinin bembeyaz eliydi.
---
Hadi gel de testiye bak sen, aşıktı o da ben gibi
Bir güzelin saçına bağ bağ da kim bilir belki
Ya şu boynundaki bak nasıl dolanmış boynuna kulp
Bir çağda istekle o yar gerdanına sarılan eldi.
---
Bir testi aldım çarşıdan ucuza;
Gizli gizli neler anlattı bana;
Bir şahtım, dedi; altın kupam vardı;
Şimdi neyim? Testi oldum şaraba.
---
Kaderin elinde boynum kıldan ince: 
Tüysüz kuşa dönerim ecel gelince, 
Yine de toprağımdan testi yapın siz: 
Dirilirim içine şarap dökünce. 
---
Kalk gel!
Hatırımız için gel.
Dileğimizce bir zorumuzu hallet.
Bir testi şarap getir.
Ki, vücudumuzun toprağından
Testi yapılmadan önce
Kana kana testiden içelim.