Çağlar boyunca farklı coğrafyalarda üretilen pek çok artifakt (insan yapımı kültürel eser) birbirine benzemektedir. Bu benzerliklere seramikler de dahildir. Her türlü örneğin değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken ana husus ise bize göre önce kronoloji sonra kültürel verilerdir. Aksi takdirde sistematik bir şekilde elde edilmiş bir bilgiden bahsetmek mümkün olmaz. Böyle olunca da sanat eseri, plastik eser, zanaat ürünü, el sanatı ürünü tasarlayıp üretme noktasında çoğunlukla çıkmaz sokaklarda kaybolma riski mevcuttur. Hele ki yüzümüzü kültürü dahi olmayan A.B.D'ye veya müthiş batı Avrupa dünyasının verilerini esin kaynağı olarak kullanmaya kalktığımızda, sonuçlar daha da renklenebilmekte.
Bu yazıda tam tersini yapıp, yüzümüzü doğuya dönerek, seramik üzerinden kronolojik olarak bir karşılaştırma ve değerlendirme yapılmaya çalışıldı. Burada örneklemeye çalışılan geleneksel Çanakkale seramikleri arasında yer alan kâseler, Japon seramikleri arasında yer alan çay kâselerinden özel bir gruba benzemektedirler. Bu benzerliği bir müddet önce tespit etmiş fakat üzerinde yeterince duramamıştık. Yapılan araştırmalar sonucunda, ikinci ve üçüncü kâse grupları daha tespit etmiş ve bunların da Japon çay kâselerinde benzer karşılığı olduğunu saptanmış oldu. Bu araştırmayı yaparken konuyla ilgili yayınlanmış bilindik kaynaklara baş vurmak yerine, ele alınan örnekler müzayede sitelerinde satışa sunulan, büyük kısmı katalog ve kitaplarda, hatta makalelerde yer almayan örneklerden seçilmiştir. Böylece konu hakkındaki monotonluktan uzak kalmak amaçlanmıştır.
Kısa bir araştırmayla "Chawan" olarak adlandırılan Japon çay kaseleri ya da benzeri olan Kore'lilerin "macsabal"ı hakkında pek çok makale ve görsele kolaylıkla ulaşılabilir. Sonuçta chawan ve macsabal birer kasedir. Fakat chawan kültürünün özünde Japonlara ait olmadığını, Çin ve Kore'den ithal ettiği kaseleri uzun yıllar kullandığı ve bu duruma son vermek üzere, Japonya'da çay kaseleri üretildiği kayıtlarda yer almaktadır.
Önemli olduğunu düşündüğümüz konu ise, insanların benzer ihtiyaçları için benzer seramik formlar üretme becerisidir. Bu durum tarih öncesi çağlardan beri süregelen bir durumdur. Hacılar'da üretilen kaseler ile belki yeşil matcha çayı ya da tavşan kanı Rize çayı içilmemekteydi fakat, bir şekilde sıvıların tüketilmesinde kolaylık sağlayan ergonomik ve fonksiyonel ürünler olarak tasarlanıp üretildiler.
"Tasarlanıp" üretilen derken kullandığımız tasarlama eylemi, batı medeniyetine, Bauhaus ekolüne ya da Gestalt prensiplerine göre elbette gerçekleşmedi. Fakat bu tasarım ve üretim bir ihtiyaçtan doğması nedeniyle, zaten o dönemki insanlığın, bir şeyler tasarlamak için böylesine ulvi bilgilere de zaten gereksinimi yoktu. Çoğunlukla denme yanılma yoluyla gerçekleştirilen icatlar, üretimi tetikledi, medeniyetlerin gelişmesini, teknolojiyi ve bunları da yazıya aktarabilmek adına Gestalt prensiplerini oluşturdu.
Malum Bauhaus bir mağazaya ad olmadan önce, Almanya'da kurulan bir tasarım okuluydu ve muhtemelen, orada geliştiği sanılan tasarım kuramları ve fikirlerin de temelinde mutlaka antikite vardı. Tasarım, sanat ve zanaatı birleştiren bir anlayışta bir vizyonu olan Bauhaus okulu, bu alanda çalışmalar üretti. Öte yandan Çanakkale'li çömlekçilerinde ne Walter Gropius ne de Max Krehan ve Theodor Bogler gibi seramikle ilgili tasarımlar üreten kişileri tanıma, ne de onların öğretilerinden nasiplenme gibi bir dertleri olmadı. Öte yandan kronoloji de zaten buna müsait değildi.
Ne var ki bize ait sanat ve zanaat eserlerinin kökeninde ne olduğuna dair bir şeyler hep ihmal edildi. tasarımda yüzümüz hep batıya döndü, Gaugin konu arayışı ile Hawai kültür ve sanatını keşfetmeseydi, ya da Pollock, Çin Zen felsefesi ve kaligrafisini keşfetmeseydi kim bilir neler olurdu. Benim bildiğim, kendi kültürümüze ait üretimlerin temelinde yattığı temel unsurların da günün birinde araştırılmaya başlanacağıdır. Bir kaç gün önce bana bu soruyu yönelten öğrencime, burada yazdıklarıma benzer kelimeler kurup, konuyu özetlemeye çalışsam da içme sinmedi.
Aşağıda yer alan chawan tablosu sosyal medyada ve daha pek çok platformda bulunabilecek bir örnek. Burada esas dikkat edilmesi gereken chawan ise tsutsu-gata stili olarak adlandırılan yarım silindirik gövdeli kaseler. Aynısı Çanakkale'deki çömlekçiler tarafından üretilmiş.