17 Şubat 2010 Çarşamba

Çanakkale Seramikleri Kolokyumu Bildirileri


Çanakkale Seramikleri Kolokyumu Bildirileri. 2008, Antalya

Suna - İnan Kıraç Akdeniz Araştırma Enstitüsü'nün Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü ile birlikte 02 Nisan 2007 tarihinde düzenledikleri "Çanakkale Seramikleri Kolokyumu", bu alanda 1971 yılında yayımlanan ve ilk tanıtıcı çalışma olan "Türk Devri Çanakkale Seramikleri. Turkish Period Çanakkale Ceramics" başlıklı kitaptan bu yana, Çanakkale seramiklerine artan ilgiyi, oluşturulan koleksiyonlar, yeni yayınlar, araştırmalar ve uygulamalar ile bu alanda ne kadar yol alındığını göstermektedir. Bu konuda en büyük destekleyicilerin başında, oluşturdukları koleksiyonlar ve yayınlarla müteveffa Sevgi Gönül'ün yönetimindeki Vehbi Koç Vakfı, Sadberk Hanım Müzesi ve Suna - İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırmaları Enstitüsü (AKMED) gelmektedir. Enstitü 1996 yayınladığı "Çanakkale Seramikleri/Çanakkale Ceramics" ile de Kaleiçi Müzesi'nde sergilenen ve hâlâ genişletilmeye devam eden koleksiyonu bilim dünyası ile paylaşmıştır.
İÇİNDEKİLER Sunuş :Gönül Öney
-Katherina Korre-Zographou"The Spreading of the Çanakkale Ceramics throughout the Aegean Islands"
-Sevim Çizer"Çanakkale Örneğinde Batı Anadolu Seramikçiliğinin Ege Adalarındaki Uzantıları"
-Lale Doğer"İzmir Agorası Kazılarından Çanakkale Seramikleri ve Diğer Talep Noktaları"
-Tülay Uğuzman"Halk Kültürünü Koruma, Yaşatma ve Geleceğe Aktarma Konusunda Somut Bir Adım: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ulusal Seramik Çalıştayı"
-Selahattin Pekşen"Çanakkale Seramiklerinin Yeniden Yapılanma Çabaları ve Sonucu"
-M. Fatih Karagül "Avustralya’dan Gelen İki Şerbetlik ve Kahverengi Sır Araştırmaları"
-Ayşe Güler"Osmanlı Dönemi Çanakkale’de Seramik Atölyelerinin Konumlandıkları Mahaller, Üretim Potansiyeli ve Ürün Türleri"
-M. Berrin Kayman"Akköy Yöresi Fırın Cürufları Üzerine Değerlendirme"
Ek 1: Dimitris Hatziyiannis "Ceramic Workshop: Traditional Ceramics from Agiasos-Lesvos"
Ek 2: Kolokyum programı


Burada, Kolokyumda sunmuş olduğum bildiriyi kısaltılmış olarak bulacaksınız.


AVUSTRALYA’DAN GELEN İKİ ŞERBETLİK VE
 KAHVERENGİ  SIR ARAŞTIRMALARI

Yrd.Doç. M.Fatih KARAGÜL
(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü Öğretim Üyesi, Çanakkale Seramikleri Araştırma Geliştirme ve Uygulama Müdürü)

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ne, T.C. Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile, ˝The Silver Society of Australia˝ tarafından 2 adet Çanakkale seramiği kazandırılmıştır. Güzel Sanatlar Fakültesi’ne, 03.08.2006 tarihinde teslim edilen bu iki Çanakkale seramiği, teslim evraklarında her ne kadar şerbetlik olarak adlandırılmış ise de, seramiklerden biri at biçimli kap olup, diğeri ise kahverengi sırlı şerbetliktir. At biçimli kap (Bkz. Levha 1) , Suna İnan Kolleksiyonunun yayınlanmış olduğu Çanakkale Seramikleri katalogunun 114. sayfasında yer alan 164 nolu örnekle benzerdir. Konumuzu oluşturan kahverengi sırlı şerbetliğin ise (Bkz. Levha 3) , nadir bir örnek olduğu tahmin edilmektedir. Bu şerbetlik, Suna İnan Kıraç Kolleksiyonu’nun yayınladığı katalogun (yayın no:1, 1996, İstanbul) 107.sayfasındaki, 152 numaralı resimdeki şerbetliği, biçimsel olarak andırsa da, aralarında belirgin farklar bulunmaktadır.

Yapılacak araştırmada, kahverengi sırlı bu şerbetliğin tanıtılması ve yüzeyinde kullanılmış olan kahverengi sırın, deneysel olarak yeniden üretilebilirliği üzerinde çalışmalar gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir. Laboratuar ortamında hazırlanarak seri olarak üretilebilecek bu sırın, günümüzde az da olsa Çanakkale Seramiği üretmeye çalışan küçük çaplı atölyelere bir renk önerisi olarak sunulması, hedeflenen bir diğer amaçtır. Bu atölyeler ürettikleri seramiklerde, diğer orijinal Çanakkale renklerini kullanmadan, ağırlıklı olarak yeşil ve şeffaf sır tercih etmektedirler. Tespit edilerek sunulacak olan kahverengi sır ile, az da olsa üretimi süren seramiklere olumlu bir renk önerisi sunulup, Çanakkale Seramiklerinin yaşatılmasına katkı sağlanmış olacaktır.


SERAMİKLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ
AT BİÇİMLİ KAP:
Form, kırmızı çömlekçi çamuru ile 7 ayrı parça halinde şekillendirilerek, bu parçaların monte edilmesiyle oluşturulmuştur. Sır altında çamur yüzeye beyaz astar uygulaması gerçekleştirilmiştir. Ayak kısımları astarsız bırakılmıştır. Astar tabakasının üzerine renksiz şeffaf sır uygulanmış olan form yüzeyinde, yer yer bakır ile yeşil akıtma dekor uygulanmıştır. Burun, gözler, yele, yular, eğer, kuyruk ve göğüste yer alan madalyon, formun bütünü şekillendirildikten sonra, yüzeye monte edilmişlerdir. Kuyruk, sol arka ayağa doğru hafifçe kıvrılarak monte edilmiştir. Göğüste yer alan 18 dilimli madalyonun tam orta kısmında küçük bir çıkıntı yer almaktadır (Bkz. Levha 2c).  Ön ayakların omuz hizası ve göğüste yer alan madalyonun üst kısmında soğuk kahverengi boya ile bitkisel dekorlar yer almaktadır. Yine aynı soğuk boya yele ve eğer bölgesinde de göze çarpmaktadır. Formun toplam yüksekliği 28,2 cm., gövde uzunluğu 14 cm., gövde genişliği 5,5 cm., ayak çapı 2,8 cm., ön ve arka ayak arası açıklığı 8,8 cm., baş uzunluğu 6 cm., kuyruk uzunluğu 9 cm.dir. Sol ön ayakta çok küçük bir kırık mevcuttur.

 
ŞERBETLİK:
Form, kırmızı çömlekçi çamuru ile tek parça halinde şekillendirilip, kulp ve emzik sonradan monte edilmiştir. Sır altında astar kullanılmamış olup, kullanılan kahverengi sır doğrudan çamur yüzeye uygulanmıştır. Formun emzik, boyun ve doldurma kısmı ilgi çekicidir. Emzik sıra dışı bir şekillendirme örneği sergilemektedir ve boyunla ağız arasına bağlantılıdır. Emzik yapısı uç kısımda kübik bir görünümde olup, akıtacak ise daireseldir. Emziğin üstünde yer alan uzunlamasına çıkıntı muhtemelen çeşitleme kaygısı ile oluşturulmuştur. Emzik monte edilirken dik aksı bozulmuş ve yamuk bir şekilde bırakılmıştır.  Emzik monte edilirken dik aksı her ne kadar bozulmuş olsa da, formun bütününde yer alan mükemmeliyetçi yaklaşımı ve fonksiyonelliği olumsuz anlamda etkilememektedir.  Formun ağız kısmını oluşturan parçada 3 şeritli yiv yer almakta, boyunda ise yine 3 boğum fark edilmektedir. Kulpun bir ucu, boyundaki ikinci boğuma monte edilmiş,  diğer ucu ise omzun hemen altına monte edilmiştir (Bkz. Levha 4).

Gövdenin temel formu ters damla yapısında olup, yüksek bir ayağın üstüne yerleştirilmiştir. Formun boyun ve omuz hizasında yer alan sade rölyefler yine ustalıkla işlenmiştir. Abartısız yapraklar, emziğin hemen altında ve omzun her iki yanında birer tek olmak üzere yer almaktadır. Bu formun diğer bir özelliği de sır yüzeyindeki farklı bölgelerde görülebilen redüksiyon lekelerinin varlığıdır (Bkz. Levha 5). Yanardöner görünümlü bu redüksiyon lekeleri, formun klasik olarak odunlu ateşte pişmiş olduğunu belgelemektedir. Şerbetliğin genel ölçüleri ise şöyledir: Toplam Yükseklik 24,3 cm., karın çapı 16,2 cm., kaide yüksekliği: 3 cm., ağız çapı: 5 cm., ayak çapı: 8,5 cm. İncelenen her iki formun da 19.yy.ın sonu 20.yy.ın başına tarihlendiği düşünülmektedir.

 

KAHVERENGİ SIR UYGULAMALARI
Temel araştırma konumuzu oluşturan kahverengi şerbetliğin dış yüzeyini kaplayan sır yüzeyi üstünde, herhangi bir sır üstü soğuk dekor uygulaması yer almamaktadır. Bu nedenle yüzeydeki kahverengi sır, hiçbir olumsuz dış etkide kalmadan doğal güzelliğiyle fark edilebilmektedir. Bu kahverengi sırın Çanakkale seramiklerinde kullanılmış olduğu, AKMED Müzesi’ndeki farklı örneklerde de  görülebilmektedir. Ne var ki, günümüzde Çanakkale’de, Çanakkale Seramiklerini geleneksel yöntemlerle düzenli olarak üreten atölyeler tamamen kapanmış bulunmaktadır. Yalnızca Çanakkale Merkezindeki bir kaç sanat atölyesinde az sayıda Çanakkale seramiği üretilmekte ve bu örnekler ise Çanakkale’de üretilip satılan diğer kalitesiz seramiklerle rekabet edebilecek boyutta bulunmamaktadır.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi bünyesinde yer alan araştırma merkezlerinden olan ÇASEM, 2000 yılından beri Çanakkale seramikleri konusunda endüstriyel yöntemlerle uygulamalar yapmaktadır. Bu sayede Çanakkale seramiklerinin yaşatılması için önemli bir adım atılmış bulunmaktadır. 2007 yılından itibaren ise, üretim yöntemi olarak geleneksel üretim yöntemi olan çömlekçi tornasında şekillendirme, tarafımızca ilk kez bilinçli olarak devreye sokulmuş bulunmaktadır.

ÇASEM bünyesinde üretilen seramikler; at başlı ve aynalı testiler, şerbetlikler, küp çeşitleri, at ve fıçı biçimli kap, gemili gaz lambaları, yapraklı tabak çeşitleri, fırça dekorlu tabak çeşitleri olarak sıralanabilir. Bunun yanı sıra, yoruma dayalı ürünler de merkez atölyelerinde üretilmektedir. Tüm bu seramikler ağırlıklı olarak şeffaf yeşil ve daha az olmak üzere renksiz şeffaf sırla sırlanmaktadır. Çanakkale seramiklerinde kullanılmış olan sırların zenginliği göz önünde bulundurulduğunda, bu eksikliği giderebilmek amacıyla, inceleme konumuzu oluşturan kahverengi şerbetlik, bu konuda fikir verici olmuş ve kahverengi sır denemeleri üzerine deneysel çalışmalar gerçekleştirilmiştir.

Kahverengi sır denemeleri için reçeteler hazırlanırken, orijinal Çanakkale seramiklerinin odun ateşinde, çok yüksek olmayan derecelerde pişirildiği gerçeğinden hareketle, test sırlarının da çok yüksek derecelere gereksinim duymadan olgunlaşabilmesi hedeflenmiştir. 935 oC de olgunlaşabilecek test sırları, elektrikli fırında pişirilerek farklı oranlardaki renklendirici oksitler kullanılmış ve farklı kahverengi tonlarına ulaşılmıştır.

Sırın ana bünyesi renklerin doygun ve yüzeyin parlak olabilmesi için ergitici ağırlıklı hammaddelerden oluşturulmuştur. 100 gramlık tartım reçetesinde sırın ana bünyesi sülyen (40 gr.), boraks (40 gr.) ve sodyum feldspattan (20 gr.) oluşturulmuştur (Bkz. Tablo 1). Testlerin genelinde renklendirici olarak temelde demir oksit ağırlıklı kullanılmış, değişkenlik sağlamak için krom oksit ve bakır tualinden farklı oranlarda yararlanılmıştır (Bkz. Levha 7 ve 8). Astarlı ve astarsız yüzeylerde tek ve çift kat olarak kırmızı çömlekçi çamuru yüzeyinde gerçekleştirilen testlerde, en olumlu sonuçlar, demir­ ve bakır kombinasyonlarından elde edilmiştir. Ulaşılmaya çalışan kahverengi için 7,6 gr. Demir oksit ve 1 gr bakır tual, en uygun sonucu vermiştir. 02 nolu test orijinal örneğe benzer bir sonuç vermiş ve testler hedefine ulaştığından araştırmaya son verilmiştir (Bkz. Tablo 2).

Oluşturulan sırın yapısının kurşun alkali ağırlıklı oluşundan, çok miktarda hazırlanacak olan sırlarda, bekleme durumunda çökme gerçekleşecektir. Sırın kullanım aşamasında iyice karıştırılmaması durumunda, ton değerinde açılma olacağı unutulmamalıdır. Ayrıca, hazırlanan sırın fonksiyonel olmayan ürünlerde kullanılması hedeflendiğinden, sülyen kullanımında herhangi bir çekince görülmemiştir. Aynı sırın fonksiyonel kullanım eşyalarında değerlendirilmesi durumunda, ise sırın firitlenerek kullanılması olasıdır.

SONUÇ
Elde edilen kahve rengi sırın, ÇASEM bünyesinde kullanılma sokularak, renk alternatiflerine yenilik getirip, Çanakkale seramiklerinde çeşitlilik sağlanması planlanmaktadır. Bu testler sonucunda çalışmanın deneysel oluşu çok olumlu sonuçlar doğurmuş olup, istem dışı olarak yeni bir sarı sır reçetesine daha ulaşılmıştır. Testler sonucunda elde edilen sarı sır (Bkz. Tablo 2, sır no: 10), Çanakkale seramiklerinde kullanılan sarı renkli sırlarla benzer olup, seri üretimlerde rahatlıkla kullanılabilecek niteliktedir.

Gerçekleştirilen testler, Çanakkale seramiklerinde kullanılan sırların bir gizem olmadığını ve rahatlıkla yeniden üretilebileceklerini ortaya koymuştur. Önemli olan nokta ise Çanakkale seramikleri örneğinde olduğu gibi kültürümüze sahip çıkıp, onu koruyup yaşatabilmek için bilinçli adımların atılması gerçeğidir. Bu doğrultuda bilginin üretilip paylaşımı önem kazanmaktadır. Amacımız; Üniversite olarak bu konuda gerçekleştirdiğimiz küçük bir adımla elde edilen verileri uygulamaya geçirip, ürettiğimiz Çanakkale seramikleriyle, önce Çanakkale’li üreticilere doğru bir örnek olmak ve daha sonrasında, onlara gerçekleştireceğimiz bilgi aktarımıyla üreticileri Çanakkale seramiği üretmeye teşvik edici olmaktır. Bu küçük adımlar sayesinde, yerel seramik üreticilerinin, geleneksel Çanakkale seramiğini yeniden bilinçli bir şekilde üretiyor olması, karşımıza kültürel ve sanatsal anlamda büyük bir adım olarak çıkacaktır.

Bu makaledeki yazı ve görseller izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.