Seramik ve geçmişine dair bilgiler incelendiğinde, arkeoloji ve sanat tarihi bilimleri, kültür tarihi açısından önemli verilerin oluşmasını sağlar. Fakat zanaat ve sanat açısından da konuyu mutlaka değerlendirmek gerekmektedir.
Cucuteni-Trypillian olarak da adlandırılan kültür, günümüz modern Romanya ve Ukrayna topraklarının yaklaşık 35 bin kilometrekarelik kısmına yayılmış olan coğrafi bölgede varlık göstermiştir. Karpat dağlarından Dniester ve Dnieper bölgesine dek ulaşır, güney doğuda Karadeniz'e sınırı vardır. Bu kültür terminolojik olarak Trypillian ya da Tripolye kültürü olarak da adlandırılır. Cucenti yerleşimcileri 1600 yapı ile neolitik Avrupa kültürü için de önemli bir yer tutar. Nehir kenarlarında küçük ve yüksek yoğunlukta yerleşimler kurmuşlardır. Seramikten figürin parçaların ilk örneklerini 1884 de Teodor Burada bulmuştur. Neolitik dönemde M.Ö. 4800-3000 yılları arasına tarihlenen bu kültürün seramikleri kendi has özellikler sunar. Nehirlere yakın yerleşimler, seramik şekillendirmek için gerekli olan hammadde temini konusunda kolaylık sağlar. Erken, orta ve geç olarak üç dönemde incelenen Cucenti kültüründe karşılaşılan anatanrıça heykelcikleri kendine has özellekleriyle önemlidir. Dönemsel olarak Anadolu örnekleriyle kıyaslandığında stilizasyonun daha belirgin ve özgün olduğu görülmektedir.
Çömleklerde kullanılan beyaz zeminli dekor tekniği Gumelniţa–Karanovo Kültürü (Kalkolitik Romanya) ile de benzerlikler içermektedir. Beyaz zeminli Neolitik Hacılar ve Kalkolitik Canhasan seramikleri ile benzeşmeleri ise teknik ve hammadde kaynakları ile bağlantılı bir durum olabilir. Avrupalı araştırmacılar Anadolu topraklarında kazılmadık yer, incelenmedik konu bırakmadılar. Fakat bizim araştırmacı ve uzmanlarımız kendi topraklarımız dışındaki mevzulara biraz ilgisiz ve duyarsız kalmaktalar. Anadolu kültürünün bu topraklar dışına nasıl taşındığının ve uzun süreli etkilerinin tespit edilerek tartışılması, bizleri farklı sonuçlara ve ilginç bilgilere ulaştıracaktır. En basitinden karşılaştırma metoduyla bile benzer örneklerin varlığı rahtlıkla saptanabilecektir.
Anadoludaki kalkolitik dönem tamamlandığında, Cucenti kültürünün neolitiğini daha yeni tamamlayaıp bitirebildiği seramik örneklerin estetik ve biçimsel özelliklerinin kıyaslanmasıyla görülebilmektedir. Yukarıdaki örnek Canhasan'ın kalkolitik biçimleriyle Cucenti neolitik çömleğinin biçimsel benzerliğini net biçimde ortaya koymaktadır. Ayrıca açık zemin üzerine çizgisel koyu renk astar dekor da yine benzerlik göstermektedir. Henüz çömlekçi tornası kullanıma girmediğinden formların şekillendirilmesinde mükemmellik beklemek doğru olmaz. Bu nedenle biçim ve dekor yönünden görülen benzerlik yeterli bir delil oluşturmaktadır.
Afyon Çıkrık Höyükte bulunmuş olan oturan kadın figürini oturuşu, duruşu ve yüz detayları ile Cucenti figürini ile benzerlik gösterir. Sn. Önder Bilgi açıklamalarında yüzde çıkıntı halinde işlenen burun detaylı figür geleneğinin Anadolu özellikli olmadığını, Kiklat sanatından (M.Ö. 3000-2500) kopya edilmiş olabileceğini vurgular. Oturuş ve ellerin duruşu ise tamamen Anadoluludur. Bu noktada kültürlerin birbirlerini etkilemeleri ve kendilerince yorumlanarak yerelleşmeleri net bir biçimde farkedilmektedir. Tarihlere dikkat edilecek olursa ortaya çıkan sonuç şöyle olmaktadır: Kiklat portrerleri Cucenti sanatından etkilenerek, Batı Anadolu figüratif seramik geleneğini etkilemiştir. Ne var ki Cucenti kendi içinde neolitiği yaşarken, Batı Anadolu Kalkolitiği yaşamış, kapatmış ve Tunç dönemine geçmiştir. Tunç döneminde figüratif seramikte yaşanan biçimsel gelişmelerin öncüleri olarak, ele alınan bu figüratif örneklerde tipolojik olarak ipuçları barındırmaktadır.
Kaynak:
-Önder Bilgi, İ.Ü Anadolu Araştırmaları (1979), Sayı 6, sf: 133-144
-Uzunoğlu, E., Baykal-Seher, A., Kızıltan, Z., Tulunay, F., Tuzcular, A, Yıldız, F., Donmaz, V., “Katalog”, Çağlar Boyu Anadolu’da Kadın, Anadolu Kadınının 9000 Yılı (1993), T.C. Kültür Bakanlığı. İstanbul, 36-115
Bu makaledeki yazı ve görseller izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.