04-15 Mart 2013 tarihleri arasında Çanakkale Çimenlik Kalesi Muavenet-i Milliye Sergi salonunda herhangi bir sponsor desteği olmayan 2 farklı seramik sergisi düzenledik. Benim gibi seramikçi olan eşim M.Berrin Kayman'la birlikte açtığımız iki serginin iki önemli ortak noktası, ikisinin de seramik sergisi oluşları ve aynı mekanı paylaşmları. Tema, çalışma yöntemi ve kurgu ise tamamen birbirinden farklı. Sergiler Çanakkale'de ve çömlekçilikle ilgisi olmayan seramik heykellerden oluşmakta. "Antikite" ve "Absürd" başlığı altında sergileri oluşturduk. M.Berrin Kayman parçalardan bütüne ulaşıp, birimleri farklı şekillerde kurgulayıp, yeni heykeller oluşturabilirken, ben tek parça heykel anlayışını dört farklı açıda dört farklı heykel oluşturmaya çalışarak şekillendirmeleri gerçekleştirdim. Heykellerde her ikimiz de tamamen elde şekillendirdiğimiz parçaları kullandık. Kalıp kullanmayı tercih etmiyoruz. Parçalar fabrikasyon veya seri üretim değiller. Kendi adıma kalıpla şekillendirilen seramiğin ruhu olmadığına inanırım. Kendi heykellerimin her birinin kendi öyküleri ve tasarım süreçleri var. Kişisel sıkıntıları da var. Sütrüktür konusunda bireysel zorlukları aşmak için, kimi zaman türlü cambazlıklar gerçekleştirdim. Bazı heykeller iç kısımlarındaki karmaşık bir konstrüksiyon sayesinde ayakta durabilmekte. Heykellerimde genelde gotik bir görünüş hakim. Bu görünüşü ağırlıklı olarak boşlukla, ışıkla ve dokuyla harmanlayıp, antik görünümlü yapılar oluşturmaya çalıştım. Kimi zaman kuleler, binalar, kimi zaman gemiler. Sergideki 13 parça heykeli, 5 yıl içinde, aralıklarla şekillendirip, kendimce zorladığım bir yöntemle ürettim. Şekillendirmenin en keyif aldığım kısmı ise, değerli hocam Prof. Tülay Baytuğ'un strüktür dersini alırken hafızamdaki bilgileri uygulayabilme imkanımın oluşuydu. Serginin bir diğer hedefi de, öğrencilerimiz için bir eğitim imkanı oluşturbilmekti. Kendi adıma böyle bir ikincil hedefim olmuştur. Üretim sürecimin öğrencilere de bir şeyler katmasını hedeflerken, sinsice doçentliğe hazırlandığım zannedilmesin. Her neyse, bu sergide yer alan heykellerle, seramikçinin ve seramik heykelin ne olabileceği sorusuna da farklı bir yanıt vererek, konu hakkında bilgisi olmayanlara bir katkı sağlayabilmek, umarım faydalı bir sonuç olacaktır.
Üstte görülen çalışmam arkeolog arkadaşım Kağan Paker tarafından Roma döneminde Limes olarak adlandırılan yapılara benzetildi. İşte benim istediğim de bu. Böylelikle çalışmamın adını da "Limes" koydum. Her kesimden farklı kişilere farklı çağrışımlar yaptırarak, zihinlerinde farklı imajlar oluşturabilmek.