Lev Tolstoy, "Sanat Nedir?" adlı eserinde, sanatı geleneksel estetik ve haz odaklı yaklaşımlardan ayırarak, ahlaki ve insani bir iletişim aracı olarak tanımlar. Ona göre sanat, güzellikten bağımsız olarak, sanatçının hissettiği bir duygunun başkalarına aktarılması ve bu yolla insanlar arasında duygusal bir birlik oluşturulmasıdır.
Bu duygusal aktarımın başarılı olması için sanat eserinin üç temel koşulu taşıması gerekir:
Samimiyet: Sanatçının duyguyu içtenlikle hissetmesi.
Netlik: Duygunun sade ve anlaşılır bir biçimde ifade edilmesi.
Bireysellik: Aktarılan duygunun özgün olması.
Tolstoy, sanatı ahlaki bir amaçla ilişkilendirse de, biçimi tamamen göz ardı etmez. Bir eserin biçimi, duygusal bulaşıcılığı ne kadar iyi sağladığıyla ölçülür ve bu da onun sanatsal değerini belirler. Bu nedenle, Tolstoy'a göre kötü sanat, sadece biçimsel zayıflıkların değil, aynı zamanda ahlaki ve duygusal yozlaşmanın da bir göstergesidir.
Lev Tolstoy'un sanatın işlevi ve niteliği hakkındaki görüşleri, mutlak bir "kanon" olarak kabul edilemez. Bununla birlikte, bu görüşler, sanat dünyasındaki özgünlük ve intihal sorunsalına dair tartışmaların merkezine yerleştirilebilir. Özellikle internetin yaygınlaşmasından önceki dönemde, teknolojik imkanların kısıtlılığı, sanat ve bilim çevrelerinde intihal vakalarının daha kolay gizlenmesine olanak tanımıştır. Akademisyen, sanatçı ve bilim insanlarının, günümüzde ulaşılan teknolojik seviyeyi öngörememesi, bu durumun zeminini hazırlamıştır.
Bu bağlamda, Cumhuriyet dönemi Türkiye'sinde yurt dışına eğitim için gönderilen sanatçıların deneyimleri dikkate değerdir. Bu sanatçılar, yabancı ustaların eserlerini ve sergilerini doğrudan gözlemleme ve orijinal eserlere kütüphaneler aracılığıyla erişme imkanı bulmuşlardır. Ne var ki, bu birikimi yurda döndüklerinde "esinlenme" adı altında, aslında intihal sayılabilecek üretimlere dönüştürdükleri, "nasıl olsa kimse fark edemez" düşüncesiyle bu yola başvurdukları gözlemlenmiştir. Örneğin, Naum Gabo ve Moebius'un eserlerinin kopyaları, sırasıyla 1990'lar ve 1980'lerde Türkiye'de yaygınlaşmıştır. Bu durum, dönemin teknolojik yetersizlikleri ve bilgi akışındaki kısıtlamalarla doğrudan ilişkilidir. Çizgi roman, resim, heykel ve seramik gibi çeşitli sanat dallarında benzer örnekler, konunun disiplinlerarası bir sorun olduğunu göstermektedir. Gabo'nun kopyaları 2010'larda da esin kaynağı olmaya devam etmiştir. özellikle Gabo'dan esinlenen sanat üreticileri hakkında karşılaştırmalı olarak hazırlayacağımız makale bu konuya ışık tutacaktır.
Ayrıca yine Tolstoy'a göre kötü sanatın 4 belirteci vardır. Bunlar:
1. Ödünç Alma: Yaratıcılığın Sahte Bir Yansıması
2. Taklit: Gerçeklikten Gelen Yapaylık
3. Etkililik/Çarpıcılık: Manipülasyon Sanatı
4. Eğlence: Halktan Kopuş ve Ticari Bir Ürün
Günümüz teknolojisi, özellikle görsel arama motorları sayesinde, eserlerin orijinalliğini ve tarihselliğini saptamayı kolaylaştırmıştır. Bu sayede, bir eserin özgün olup olmadığı, hangi kaynaktan esinlendiği veya doğrudan kopyası olup olmadığına dair kanıtlar sunulabilmektedir. Bu değerlendirme ve karşılaştırmalar özellikle son 2 yılda hızla gelişen YZ yazılımları ile çok daha kolaylıkla gerçekleştirilebilir hale gelmiştir.
Elbette, "aklın yolu birdir" ilkesinden yola çıkarak, farklı coğrafya ve zamanlarda benzer estetik anlayışların ortaya çıkması, tesadüfi benzerlikleri beraberinde getirebilir. Resim, heykel ve mimari eserler birbirlerine benzeyebilir. özellikle antik mimaride bu benzerlikler oldukça fazladır. Hem de birbirlerinden binlerce kilometrelik, farklı kıtalarda bulunan yapılar bu durumu net bir biçimde ortaya koyar. Ancak, bir sanatçının eserlerinde tutarlı bir stilin eksikliği ve sürekli olarak farklı kaynaklardan devşirilmiş unsurların varlığı, özgünlükten ziyade bir "derleme" veya "kopyalama" eğilimine işaret etmektedir. Bu durum, sanatçının yaratıcılık sürecinde tıkandığında, yeni fikirler üretmek yerine, başkalarının eserlerine yöneldiğini düşündürmektedir. Bu açıdan bakıldığında, Tolstoy'un sanatta samimiyet ve içtenlik arayışına dayanan eleştirileri, günümüzdeki intihal tartışmalarına ışık tutmaktadır. Bu intihal tartışmaları "Kötü Sanat"ın 4 belirleyici maddesine göre değerlendirilmeye muhtaçtır.