13 Eylül 2025 Cumartesi

Prof.Sevim Çizer'in "Lüster" Kitabı


Prof Ateş Arcasoy kitaplığından arşivimize intikal eden, değerli Profesör Sevim Çizer tarafından yazılan "Lüster" kitabının geçmişine dair kısa bir yazıyı paylaşıyoruz. Sn. Çizer henüz doçent iken hazırladığı lüster kitabının bir kopyasını Sn. Arcasoy'a göndermiştir. Bu bilgiye, kitabın nüshasının iç kapağına yapıştırılmış 21 Kasım 1995 tarihli el yazısıyla yazılı nottan anlayabiliyoruz.


Menemen Çömlek Festivalinde bulunduğumuz günlerde Sn. Çizer ile bir araya gelerek, bu taslak hakkında çok keyifli nostaljik bir sohbet yaptık. Ayrıca  lüster kitabının taslak nüshasını 30 yıl aradan sonra bizi kırmayarak imzalaması, arşivimize çok değerli bir katkı yapmış oldu.


Bu vesile ile, Sn. Çizer'in son kitabı olan "Seramik Sözlüğü"nü de kendisine imzalatma fırsatı bulabildik. Böylesi ilginç tesadüfler vesilesi ile, mesleki ve akademik anlamda gelecek kuşaklara aktarabileceğimiz değerli bir arşiv materyaline sahip olmayı ve Prof. Ateş Arcasoy'un adını yaşatabilmek adına önemli bir çaba olarak değerlendiriyoruz.

Kitabın adı olan lüster kelimesi hakkında, tablet bir bilgi vererek devam edelim. Lüster, camsı bir matris içine gömülü, 5-50 nanometre boyutlarında bakır ve/veya gümüş nano-parçacıklarından oluşan bir metal-cam kompozit olarak tanımlanmaktadır. Yaklaşık 100 nm ile 1 mm kalınlığındaki bu tabakaların rengi ve saydamlığı, bünyede gerçekleşen ışık emilimi ve saçılımı ile ilişkilidir; bu özellikler, lüsterin karakteristik yanardönerliğini ve metalik parlaklığını belirler. Kimi uzmanlar Ortaçağ ve Rönesans dönemine ait lüsterli çömlekler üzerinde yaptıkları çalışmalarla, bu dekorasyonun, seramik sırın camsı matrisinde heterojen olarak dağılmış gümüş ve bakır nano-kristallerden oluştuğunu bilimsel olarak kanıtlamıştır. Bu nano-kristallerin varlığı, lüster yüzeylere kendine özgü metalik yansıma ve optik özellikler kazandırmaktadır. (A. A. Ağıl ve B. Karasu 2019:51, Borgia vd. 2002: 206–216).

Seramik sanatında lüster, sadece bir bezeme tekniği değil, toprağın ateşle buluştuğu ve adeta altına dönüşen bir simya sanatıdır. Yüzyıllardır seramik eserlere gizemli bir parlaklık katan bu kadim teknik, özellikle Anadolu topraklarında köklü bir geçmişe sahiptir. Lüster, sırlı seramiğin üzerine fırınlama yoluyla metalik bir yansıma kazandıran, ışıkla oynayan, büyülü bir tekniktir.

​Lüsterin bilinen en eski örnekleri, 9. yüzyılda, Mezopotamya'daki Abbasi İmparatorluğu dönemine dayanır. Çizer sırlı seramik yüzeylerde uygulandığı bilinen ilk lüster örneklerinin Abbasiler döneminde Bağdat ve Samarra’da görüldüğünü doğrulamaktadır (Çizer, 2010: 19- 21). İlk olarak, altın ve gümüşe benzeyen bir görünüm elde etmek amacıyla geliştirilen bu teknik, kısa sürede İslam coğrafyasının en önemli seramik merkezlerinde yaygınlaştı. Lüsterli seramikler, İpek Yolu ve diğer ticaret yolları sayesinde Mısır'a, oradan da Endülüs Emevi sanatı aracılığıyla İspanya'ya ulaştı. Her durakta, yerel kültürlerin sanatsal dokunuşlarıyla zenginleşen lüster, farklı bir kimlik kazandı.

​Lüster, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Anadolu'da zirveye ulaştı. Özellikle 12. ve 13. yüzyıl Anadolu Selçuklu seramiklerinde, lüsterin altın ve bronz tonları, turkuaz ve kobalt mavisi sırlı seramiklerle ustaca birleştirilmiştir. Konya ve Kaşan gibi merkezlerde üretilen bu eserler, hayvan ve insan figürleri ile karmaşık geometrik desenleri birleştirerek lüsterin estetik potansiyelini gözler önüne serer. Ashmolean müzesinde sergilenen  miladi 1211-1212 (hicri 608) tarihli Keşan üretimi olması gereken lüster kase, bu dönemin  en önemli başyapıtlarından biridir ve Selçuklu seramik sanatının ulaştığı inceliği kanıtlar.

Oxford Üniversitesi Ashmolean Müzesi EA1956.33 envanter numaralı, Ebu Zaid adlı ustaya atfedilen lüster kase. Kaynak
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, özellikle İznik çinilerinde, lüsterin yerini sır altı tekniği alsa da, bazı erken dönem İznik seramiklerinde lüsterin izleri görülür. ​Lüster, temel olarak üç farklı yöntemle uygulanır:
Ham Lüster: En eski ve en geleneksel tekniktir. Sırın içine metalik bileşenlerin karıştırılmasıyla elde edilir ve fırınlama sırasında yüzeyde metalik bir parlaklık oluşturur.
Macun Lüster: Metal oksitler ve kil gibi maddelerin bir macun haline getirilerek sırlı seramiğe sürülmesi ve özel bir indirgeme fırınlamasıyla elde edilen tekniktir. Tarihi eserlerin büyük bir kısmı bu yöntemle yapılmıştır.
Rezinat Lüster: En modern yöntemdir. Reçine içerisine metal oksitlerin çözünmesiyle elde edilen hazır sıvılar fırçayla uygulanır ve yüksek sıcaklıkta pişirilir. Bu teknik, ham lüstere göre daha kontrollü ve daha kolaydır.

​20. yüzyılın yüzyılın ortalarından itibaren lüster, modern seramik sanatçılarının da ilgi odağı olmuştur. Türkiye'de bu sanatı yeniden canlandıran ve akademik alanda yaygınlaşmasını sağlayan isimlerin başında Prof. Dr. Sevim Çizer gelir, Tüzüm Kızılcan gibi diğer önemli sanatçılar da, lüsterin geleneksel bilgisini çağdaş formlarla birleştirerek bu mirası yaşatırlar. İrem Pala Çalışıcı "Türk Çini Sanatı Tekniklerinden Lüsterin Günümüz Uygulamaları" başlıklı makalesinde lüsteri her ne kadar çini ile bağdaştırmış olsa da bizce, bu bakış açısı yanlıştır. Kaldı ki geçmişi Abbasi sanatına uzanan lüsteri Türk sanatına indirgeyerek konuyu adlandırmak hiç doğru değildir.

Lüster, hem tarihi hem de çağdaş seramik sanatında önemli bir yere sahip olduğu için dünyada bu tekniği ustalıkla kullanan çok sayıda sanatçı bulunmaktadır. Tarih boyunca bu tekniği zirveye taşıyan ustalar genellikle anonim kalmıştır, ancak modern dönemde bu sanatın gelişimine büyük katkılarda bulunan ve uluslararası alanda tanınan bazı önemli isimlere değinmek yerinde olacaktır.

Alan Caiger-Smith, Aldermaston Pottery yapımı büyük bir açık kase, kalay sır üzerine yakut ve altın rengi parlak boyalı, çapı 44,5 cm (17 1/2 inç) olan, alt tarafında monogram yer almaktadır. Satış fiyatı £ 1,250.00 Kaynak:

Alan Caiger-Smith (1930-2020) ve Paul Dresang (1948-) lüster tekniğini geleneksel yöntemlerle modern tasarımları, deneysel yaklaşımları ve mimari formları birleştirerek yeniden yorumlayan önemli yabancı seramik sanatçıları olarak öne çıkmaktadır. ​Bu sanatçılar, lüsterin tarihi köklerine sadık kalırken, onu kendi kişisel üslupları ve modern yaklaşımlarıyla birleştirerek bu tekniğin evrensel cazibesini ortaya koymuşlardır.

​Lüster, sadece parıltılı bir yüzey değil, aynı zamanda medeniyetler arası bir köprüdür. Seramik tariihinin derinliklerinden gelen bu ışıltılı miras, günümüz sanatçılarının ellerinde yeni formlar ve hikayelerle buluşmaya devam ediyor. Lüsterli bir seramik esere baktığınızda, yalnızca bir sanat eserini değil, aynı zamanda bin yıllık bir tarihi ve kültürel zenginliği de görürsünüz.

Caiger Smith'in kitabını 2.el 50£ fiyata bulabilmek mümkün. Kaynak

Not: Prof.Sevim Çizer'in "Lüster" kitabı ayrıca tanıtılacaktır.

Kaynakça
-A. A. Ağıl ve B. Karasu 2019, “Lüster Sırlarının Karakterizasyonuna Genel Bir Bakış”, ECJSE, c. 6, sy. 1, ss. 51–79, doi: 10.31202/ecjse.454149.
-Borgia I., Brunetti B., Mariani I., Sgamellotti A., Cariati F., Fermo P., Mellini, M., Viti C. and Padeletti G. (2002), “Heterogeneous distribution of metal nanocrystals in glazes of historical pottery”, Appl. Surf. Sci.,  185, 3–4: 206–216.
-Caiger-Smith, A. (1985). Lustre Pottery: Technique, Tradition and Innovation in Islam and the Western World. Faber and Faber.
-Caner-Saltık, A. (2009). Osmanlı Seramiği. Pera Müzesi Yayınları.
-Çizer, S. (2000). Anadolu Selçuklu Seramik Sanatı. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları.
-Çizer S. (2010) Lüster- Tarihi Tekniği Sanatı. Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları , İzmir.
-Erdem, M. (2012). Selçuklu Seramik Sanatında Lüster Tekniği. Ege Üniversitesi Yayınları.
-Turan Bakır, S. (2018). Seramikte Lüster: Bir Sanat ve Bilim Yolculuğu. Arkeoloji ve Sanat Yayınları.
-Turkman, H., Akyol, M., & Akyüz, S. (2016). Geleneksel Anadolu Türk Seramiği Lüster Tekniği. Uluslararası Sanat ve Tasarım Dergisi, 4(1), 1-10.
-Çalışıcı, İ. P. (2024). Türk çini sanatı tekniklerinden lüsterin günümüz uygulamaları. SSSJournal, 5(30), 724-742.
-https://www.abebooks.co.uk/first-edition/Lustre-Pottery-Technique-Tradition-Innovation-Islam/31097364377/bd
-https://jameelcentre.ashmolean.org/object/EA1956.33
-https://www.jennaburlingham.com/artists/121-alan-caiger-smith/works/13937-alan-caiger-smith-a-large-aldermaston-pottery-open-bowl/

10 Eylül 2025 Çarşamba

KLASÖR I (AAA I)

Yakın zamanda tasnif edilmeye başlanan Prof. Ateş Arcasoy arşivi, bir akademisyenin entelektüel dünyasının yanı sıra, tutkulu bir koleksiyonerin zengin ilgi alanlarını da gözler önüne seriyor. Arşivimize gelen ve ilk bakışta dağınık görünen materyaller, şimdilik herhangi bir konu ayrımı yapılmaksızın titizlikle klasörleniyor. Bu ilk aşama bile, 1997-2011 arasını kapsayan 14 yıllık bir döneme ve Arcasoy'un hayatına dair paha biçilmez ipuçları sunuyor.

Dosyalar ve materyalleri karıştırdıkça karşımıza çıkan makalelerin çoğu, Arcasoy'un aslında hobisi olan konulara duyduğu derin merakı yansıtıyor. Porselen biblolar, porselen damgaları, Uzak Doğu ve Avrupa seramikleri, kimyasallar, bezeme çeşitleri, tarihi ve geleneksel seramikler üzerine kaleme aldığı yazılar, sağlığında hazırladığı fakat yayınlama fırsatı bulamadığı bir porselen kitabının müjdecisi. Üstelik bu yazılara ilham veren objelerin bir kısmı da ailesi tarafından arşivimize bağışlanmış durumda.

Fakat Arcasoy'un ilgi alanları porselenle sınırlı değil. Antika saatler, eski radyolar, nostaljik sokak levhaları ve hatta boncuk işleri gibi birbirinden çok farklı konulara olan tutkusu, belgelerde kendini açıkça belli ediyor.

Bu belgeler, onun sadece bir akademisyen değil, aynı zamanda sanat ve antika dergilerine danışmanlık yapan, derneklerde aktif rol alan çok yönlü bir aydın olduğunu kanıtlıyor. Prof. Ateş Arcasoy'un arşivi, adeta keşfedilmeyi bekleyen bir hazine sandığı gibi...

KLASÖR I (AAA I) İÇİNDEKİLER

-MAKALE, A.Arcasoy, “Nargile İçme Keyfine Sanat ve Kişilik Katan Nargile Şişeleri” (Orijinal el yazısı metin fotokopisi, basılmış makale fotokopileri ve numaralı fotoğraflar).

-MAKALE, A.Arcasoy, “Mağara Duvarlarından Seramiğe Çağlar Boyunca Seramik Sanatında Hayvan Figürü Kullanımı” (Orijinal ıslak el yazısı metin, PC çıktısı makale fotokopileri ve numaralı fotoğraflar).

Mağara Duvarlarından Seramiğe...

-MAKALE, A.Arcasoy, “Enfiye Tiryakiliği ve Eşsiz Güzellikteki Enfiye Kutuları” (El yazısı metin fotokopisi, basılmış makale fotokopileri ve numaralı fotoğraflar).

-FRAGMAN (28 Nisan 2013), Sancak Müzayede kataloğundan kesilmiş renkli porselen görselleri (85,86,223,224).

-KİTAP (bölüm fotokopisi) J.Carswell (1995) “Çin Seramikleri” Vehbi Koç Vakfı, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu, İstanbul (Etiket:Gül Özturanlı 20.01.2007), (sf.7-12,14,16,17,21,49,50,115).

-MAKALE, A.Arcasoy, “Sanatın Temel Öğesini Oluşturan İnsan Figürü, Çağlar Boyunca Seramik Sanatında İnsan Figürü Kullanımı” (PC çıktısı, disket kaydı ve fotoğraflar).

Sanatın Temel Öğesini Oluşturan İnsan Figürü

-FRAGMAN, İdol görseli (Gazeteden dekupe edilmiş).

-MAKALE, A.Arcasoy, “En Değerli Mücevherler, Porselen Mücevher Kutuları” (El yazısı metin fotokopisi, basılmış makale fotokopileri ve numaralı fotoğraflar).

-FRAGMAN, Sancak Müzayede kataloğundan kesilmiş Çanakkale seramikleri önekleri (sf.85-92).

-FOTOKOPİ (Renkli), Çanakkale seramikleri önekleri (Yasemin için fiyat biçilmiş)

-BİLGİ NOTU (2003), Avrupa Porselenleri (Çok güzel özet bilgiler, 3 sayfa, kurşun kalem ile orjinal el yazısı).

Avrupa Porselenleri

-Boş pembe pelür kağıtlar.

-BİLGİ NOTU, Selçuklu yıldızı.

-SERGİ “Sanat Rüzgârı Sergisi” (21 Nisan-20 Mayıs 2009), İstanbul Üniversitesi T.B.M.Y.O Cam Seramik Programı, sergi davet yazısı, sergi afişi ve sergiden fotoğraflar.

Sanat Rüzgârı Sergisi

-GÜNDEM (10 Mayıs 2008), Türk Seramik Derneği olağan genel kurul toplantısı ve seçim sonuçları (el yazsısı).

-BROŞÜR (2014/2015) Seramik sanat tarihi konu başlıkları (daktilo) .

-FRAGMAN, Porselen örnekler (Renkli fotokopi).

-ÖZGEÇMİŞ, Prof.Ateş Arcasoy’a ait kısa ve uzun özgeçmişler (daktilo).

-BİLGİ NOTU, A.Arcasoy, (17 Mayıs 2007), “Oyuncak Eyüp Testileri” (orijinal ıslak el yazısı ve PC çıktısı).

-MAKALE, Birdevrim, A., “Anadolu Kapı Tokmaklarından Yola Çıkarak Çağdaş Seramik Formlar” (PC çıktısı).

-MAKALE, A.Arcasoy, “Yaşamımızdaki Dramatik Öge-Takı” (El yazısı fotokopi).

-ÇEVİRİ MAKALE, Williams, H., (1998) “Whale Amber” Johnatan Cape Ltd.

-BROŞÜR, Saraylardaki Isıtma ve Aydınlatma Araçları, Dolmabahçe Sarayı Hareket Köşkleri Sergileri

-MAKALE, Thornton, L., “Ceramics in the Low Coutries” (fotokopi)

-FAKS (03.01.2001) Domus M dergisi tarafından yollanan makale yazma talebi ve telif ödemesi mektubu

-FAKS (21.11.2002) Seramik Üreticileri Derneği tarafından yollanan makale yazma talebi ve telif ödemesi mektubu.

-MEKTUP (28.11.2002) tarihinde Prof.Ateş Arcasoy’un Seramik Üreticileri Derneğinin teklife cevaben yazdığı mektup (Samanlı kağıda daktilo ve ıslak imzalı.

Seramik Üreticileri Derneğine mektup

-MAKALE, A.Arcasoy, “İleri Teknoloji Seramikleri Tasarımlarının Günümüzdeki Kullanım Alanları” (samanlı kâğıda daktilo ile yazılı)

-ÇEVİRİLER, Makale özetleri, Mandal, H.,Thompson, D.P. “New Oxynitrite Glass Ceramics), Smell G.J. “Improved Busines Performance Through Advanced Technology”, “Advanced Shaping Techniques in Advanced Ceramics”, “Specific Establishment of an Advanced Ceramic Production”

-KİTAP, “Ceramic Decorating Materials Aspects of Product Stewardship” (fotokopi)

-DUYURU, A.Arcasoy (05.03.1997), “Konfiçyus ve Buda Felsefeleri Işığı Altında Çin’de Porselenin Başlaması ve Gelişmesi” Konferans, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü (asetatta porselen analizleri ve asetatta rapido kalemiyle çizilmiş Japon ve Çin fırınlarının kesitleri).

Asetata çizili fırın kesitleri

-FOTOKOPİ, Uzakdoğu çaydanlık, Böttger, Hörld, Tschirnaus.

-MAKALE, A.Arcasoy, “Seramiğin Tanım ve Porselene Geçiş” (fotokopi).

-FRAGMAN, Uzakdoğu sanatına ait muhtelif fragmanlar.

Uzakdoğu sanatı fragmanları

-FRAGMAN, Avrupa porselenleri hakkında, bir yayın veya sunum için numaralandırılarak hazırlanmış fragmanlar.

-SINAV SORUSU (24.12.2003), Uludağ Üniversitesi İznik M.Y.O. Öğretim Görevlisi alımı yazılı bilim soruları mühürlü fotokopisi.

-FOTOKOPİ, Genç işletmecilere toplantılarla ilgili öğütler.

-BİLGİ NOTU, A.Arcasoy, “Çalar Saatler”

-MAKALE, A.Arcasoy, “Seramiğin Tarihçesinden Bir Kesit” (özgün el yazısı, PC çıktısı ve fotoğraflar)

-HAKEMLİK DAVETİ (08.11.2005), Atatürk Üniversitesi Sanat dergisi 9. Sayısı için, yayın koordinatörü Fikri Salman’ın ıslak imzası ile “Akköy’ün Dünü ve Bugünü” adlı makale hakemliği daveti.

-JÜRİ GÖREVLENDİRME (23.01.2009), Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü müdürü Prof.Meltem Kaya imzalı, Enstitüsü öğrencisi Hacer Yılıkoğlu’nun sanatta yeterlik jüri görevlendirmesi yazısı ve Prof.Ateş Arcasoy’un el yazısı ile düzeltme önerileri.

-JÜRİ GÖREVLENDİRME (09.03.2011), Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü müdürü Prof.Meltem Kaya imzalı, Hülya Kalyoncu’nun sanatta yeterlik jüri görevlendirmesi yazısı ve Prof.Ateş Arcasoy’un el yazısı ile düzeltme önerileri.

Bu ilk klasörü AAA I olarak kodlayarak paylaşıma açıyoruz. Uzun zaman alacak bu sürecin tamamlanabilmesi umuduyla, Bilge Aktaş ve Yıldız Aker'e şükranlarımızla.

Orjinal metin, fotoğraf ve materyaller izinsiz kullanılamaz.


6 Eylül 2025 Cumartesi

Geleneksel Çin Sırları ve Tangshan Porselenleri


Prof. Ateş Arcasoy kitaplığından arşivimize intikal eden, Prof. Zeliha Mete ve o dönem araştırma görevlisi olan Profesör Hande Kura tarafından hazırlanarak 1991 yılında VIII. Kimya ve Kimya Mühendisliği Sempozyumunda K.K.T.C'de sunulan bildirinin basılı tam metnine ait bu yazı, halen devam etmekte olan ve jüri üyesi olarak katılımcısı olduğum Uluslararası 4. Menemen Çömlek Festivali sırasında yazıldı.

Acar Seramik standında Sabit Acar., Prof.Zeliha Mete, Prof.Nurettin Gülaçtı, Öğr.Gör.M.Berrin Kayman ve öğrencilerle birlikte.

Yazının temel konusu "Geleneksel Çin Sırları ve Tangshan Porselenleri" olsa da, ilginç olan bildiri metninin bir kopyasının Prof.Zeliha Mete'de dahi bulunmayışı, bu nedenle, kendisinden bu durumla ilgili bir anı yazısı kaleme alması ricamızı bizi kırmayarak kabul etmesi, bize göre bu bildiri kitabının değerini kat be kat arttırmakta.


Etkinliğin ilk gününde yapmış olduğumuz keyifli ve akademik sohbetler çok faydalı oldu. Prof.Zeliha Mete bildiri konusu ile ilgili olarak, gerçekleştirmiş olduğu Çin seyahati ve porselen araştırmalarından bahsetti. Yol arkadaşı ve bildirimortağımolan, bildirinin yazıldığı zaman araştırma görevlisi iken, yıllar sonra Profesör olarak Mimar Sinan Üniversitesi Seramik Bölümünden emekli olan, benim de hocam olan Hande Kura ile olan Çin'deki araştırma ve çalışmalarından bahsetti.

Ardından bildiri kitabını imzalayarak, bizce festivalin en tarihi anını gerçekleştirmiş oldu. Bildirinin konusuna ait özellikle Tangshanporselenleri hakkındaki kısa bilgileri aşağıdaki gibi yer verebiliriz.

Tangshan porselenleri, geleneksel Çin seramik sanatında önemli bir yere sahiptir ve özellikle sır teknikleri açısından dikkat çekicidir. Çin'in Hebei eyaletinde bulunan Tangshan şehri, "Kuzeyin Porselen Başkenti" olarak bilinir. Porselen üretimi burada Ming Hanedanlığı döneminde başlamış, Qing Hanedanlığı'nın sonlarına doğru ise hem halkın hem de imparatorluk ailesinin kullanımına yönelik porselenlerin üretildiği önemli bir merkez haline gelmiştir (Liu, 2018).

​Tangshan, porselen üretimi için ideal hammadde kaynaklarına sahip bir bölgedir. Şehir, özellikle bol miktarda kaolin (porselen kili) ve diğer gerekli minerallere sahiptir (Wang & Chen, 2021). Tangshan'daki porselen üretimi, 20. yüzyılın başlarında daha da gelişerek endüstriyel boyuta ulaşmıştır. Bu sanayileşme süreci, bölge ekonomisinin temelini oluşturmuş ve on binlerce kişiye istihdam sağlamıştır. Bu ekonomik dönüşüm, Tangshan'ı sadece bir sanat merkezi değil, aynı zamanda Çin'in modern seramik sanayisinin kalbi haline getirmiştir (Li, Yan, & Wang, 2011). Tangshan, 1976'daki büyük depremde ciddi hasar görse de, porselen üretimi yeniden canlandırılmıştır (Li, Yan, & Wang, 2011). Günümüzde Tangshan, sanat porselenlerinin yanı sıra, geniş bir yelpazede endüstriyel seramik ürünleri (örneğin, fayans, tuvalet ve lavabo gibi sıhhi tesisat ürünleri ve yalıtım malzemeleri) de üreten küresel bir merkez konumundadır (Chen & Sun, 2019).

​Tangshan porselenlerinin ayırt edici özelliklerinden biri, kullanılan çamurun benzersiz bileşimidir. Bu çamur, yüksek saflıkta kaolin, kuvars ve feldspat gibi hammaddelerin özenle karıştırılmasıyla elde edilir. Bu bileşim, porselenin opak bir beyazlığa, yüksek dayanıklılığa ve ince, saydam bir yapıya sahip olmasını sağlar (Li, Yan, & Wang, 2011).

​Porselenler genellikle el yapımı kalıplama, tornada şekillendirme veya presleme yöntemleriyle üretilir. Özellikle geleneksel el işçiliği, her bir eserin eşsiz olmasını sağlar.

Tangshan porselen tarihinde, eserlerini damgalayan ya da imzalayan önemli üretici ve sanatçılar da yer almıştır. Özellikle Cumhuriyet Dönemi'nde (1912-1949) Qixin Porselen Fabrikası (启新磁厂), Tangshan'ın en önde gelen porselen üretim merkezlerinden biri haline gelmiştir. Alman jeolog Dr. Hans Gunther'in liderliğinde Avrupalı makinelerle üretimini mekanize eden fabrika, ürünlerinin tabanına "Qixin Ci Chang" (启新磁厂) damgasını basmıştır. Ayrıca, fabrikanın hand-painted (el boyaması) porselen üretimini denetlemesi için ünlü ressam Zhuang Zi Ming (庄子明) işe alınmıştır (Koh Antique, n.d.).

​Tangshan porselenlerinin en çarpıcı özelliği, ustaca uygulanan sırlardır. Sırların çoğu, yüksek sıcaklıklarda pişirildiğinde pürüzsüz, parlak ve dayanıklı bir yüzey oluşturan karmaşık formüllerle hazırlanır. Bu sırların en bilinenleri arasında "tavşan kılı" (hare's fur) ve "yağ damlası" (oil spot) gibi özel dokulara sahip olanlar yer alır (Zhu, 2020). Pişirim işlemi genellikle iki aşamalıdır:

Bisküvi Pişirimi: İlk aşamada, şekillendirilmiş ancak sırlanmamış porselenler düşük sıcaklıkta (genellikle 800-900 °C) pişirilerek sağlamlaştırılır. Bu sıcaklık aralığı, genel seramik üretiminde bisküvi pişirimi için kullanılan standart aralıktır (Agate Travel, n.d.)

Sır Pişirimi: Sırlama işlemi sonrasında porselenler çok daha yüksek sıcaklıklarda (genellikle 1280-1350 °C) yeniden pişirilir. Yapılan araştırmalar, bu yüksek sıcaklığın, sırın erimesini ve porselen gövde ile bütünleşmesini sağlayarak cam benzeri, pürüzsüz ve parlak bir yüzey oluşturduğunu ortaya koymaktadır (Li, Yan, & Wang, 2011).

​Tangshan porselenleri, hem sanatsal değeri hem de pratik kullanımıyla tanınır. Günümüzde hala üretilen bu porselenler, Çin'in zengin seramik geleneğinin önemli bir parçasını temsil etmektedir.

Kaynakça

Koh Antique. (n.d.). Republican Tangshan Ceramics. https://www.koh-antique.com/client/tangshan%20ceramics/tangshan%20ceramics.htm

​Agate Travel. (n.d.). China Porcelain. https://www.agatetravel.com/chinese-porcelain.html

​Chen, L., & Sun, F. (2019). The evolution of Chinese ceramics in the 20th century: A case study of Tangshan. Journal of Asian Art History, 12(4), 89-105.

Li, C., Yan, W., & Wang, Z. (2011). Characterization and dating of Tangshan ceramics by chemical and petrographic analysis. Journal of the European Ceramic Society, 31(10), 1885-1893.

Li, S. (2019). The History of Chinese Ceramics. Beijing University Press.

​Liu, Z. (2018). The development of Tangshan ceramic industry from the perspective of industrial archaeology. Journal of Industrial Archaeology, 8(3), 45-56.

​Wang, F., & Chen, J. (2021). A Comprehensive Guide to Chinese Porcelain. Shanghai Arts Publishing House.

​Zhu, H. (2020). Glazes and Firing Techniques in Chinese Ceramics. People's Fine Arts Publishing House.

Bu metinde konu edilen bildirilen yararlanılmamıştır. Metin daha sonra bildirilen yararlanarak, daha geniş bir versiyon olarak güncellenecektir.

Özgün metin ve fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.

31 Ağustos 2025 Pazar

Avrupa'da Porselenin Keşfi

Bu keşif süreci İtalya ve Almanya olmak üzere, iki farklı ülkede gerçekleşmiştir.

Porselenin İtalya'daki üretimine dair süreç çok ilginç  gelişmiştir. Bu süreçte ilk sanayi casusu olarak adlandırılan François Xavier d'Entrecolles'in adı geçmektedir.

İtalya'daki porselen arayışı, Çin'den gelen bilgilerin ulaşmasından çok önce, 16. yüzyılın sonunda başladı. Bu keşif, porselenin sırrını aydınlatmaktan ziyade, Avrupa'da porseleni taklit etmeye yönelik ilk başarılı girişimdi.

Toskana Büyük Dükü I. Francesco de' Medici, Floransa'da porselenin büyüsüne kapılmıştı ve saray laboratuvarlarında bu gizemli maddeyi üretme çalışmalarını destekledi. Amacı, o dönemde altın değerinde olan Çin porselenine benzeyen bir madde yaratmaktı. Porselen araştırmalarını yöneten ve Medici porselenini geliştiren ana figür, dönemin ünlü mimar, sahne tasarımcısı ve sanatçısı Bernardo Buontalenti'ydi. Buontalenti, Medici sarayının en yetenekli isimlerinden biriydi ve ​yaklaşık 1575-1587 yılları arasında. I. Francesco tarafından porselenin sırrını çözmesi için özel olarak görevlendirilmişti. Kendisi ve ekibi, Floransa'daki laboratuvarlarda Çin porselenini taklit etmeye çalışarak, sonunda 1200 C derecede pişirilen, hafif kremsi, opalin bir renge sahiptir ve Çin porseleninin saf beyazlığından ayrılır. Yumuşak porselen olarak bilinen bu özel seramik türü, yapılan deneyler sonucunda, Çin'in sert porseleninden farklı bir yöntemle, yumuşak porselen adı verilen, yapay bir formül geliştirildi. Bu porselen, beyaz kil ve öğütülmüş camın karıştırılmasıyla elde ediliyordu (Victoria ve Albert Müzesi bunu " ... şeffaf kurşun sır tabakası altında beyaz Vicenza kili ve öğütülmüş kaya kristali kullanılarak yapılmış Fritware" olarak tanımlıyor). Elde edilen ürün şeffaf ve Çin porselenine benzer bir görünüme sahipti. Ancak, üretim süreci oldukça zordu ve porselenler sık sık çatlıyordu. Ürünlerin çoğunda, Floransa zambak çiçeği (fleur-de-lis) sembolü altında yer alan, "F" harfi (Francesco için) veya aralarından bir çizgi geçen "F" ve "M" harfleri gibi işaretler bulunur. Üretim, Dük'ün ölümünden sonra 1587'de durdu ve bu keşfin formülü kayboldu. Medici porseleni, üretimi Dük'ün ölümüyle (1587) durduğu için son derece nadirdir. Dünya genelindeki müzelerde ve özel koleksiyonlarda sadece 60-70 parça civarında Medici porseleni olduğu tahmin edilmektedir. Bu nadirlik, onu seramik tarihi açısından paha biçilemez kılar.

​Medici porseleni, Çin'in gerçek porselen formülüne dayanmıyordu; ancak, Avrupa'da porselenin taklit edilebileceğini gösteren ilk başarılı ve belgelenmiş girişimdi. Bu porselenlerin biçimleri mayolika seramiklerden, dekoratif bezemeler ise Çin mavi beyazlarından ve İznik çini motiflerinden, nadiren grotesk mayolikalardan esinlenilmişti. Renklendirici olarak kobalt ve mangan oksit kullanılmıştır.

​Avrupa'nın sert porselenin sırrını tam olarak çözmesi, İtalya'daki bu erken denemeden yaklaşık 150 yıl sonra gerçekleşti ve bu süreçte bir Cizvit papazının gönderdiği mektuplar hayati bir rol oynadı.

Cizvit misyoneri Peder François Xavier d'Entrecolles, Çin'in "porselen başkenti" olarak bilinen Jingdezhen'de görev yapıyordu. Zeki ve gözlemci bir papaz olarak, Batı dünyasının merakla beklediği porselen üretim sürecini yakından incelemeye başladı. O dönemde, Çinli ustalarla kurduğu iyi ilişkiler sayesinde porselen üretiminin her aşamasını öğrenme fırsatı buldu. 1712 ve 1722'de, bu bilgileri Fransızca kaleme aldığı iki ayrı mektupla Avrupa'ya gönderdi. Bu mektuplar, "Lettres édifiantes et curieuses" (Eğitici ve Merak Uyandıran Mektuplar) dergisinde yayımlandı ve tüm Avrupa'da büyük ilgi gördü.

​Peder d'Entrecolles'un mektupları, porselenin temel hammaddeleri olan kaolin (porselen toprağı) ve petuntse (porselen taşı) minerallerini ve bunların üretim sürecindeki rollerini ayrıntılı olarak tarif ediyordu. Bu bilgiler, Avrupalı araştırmacılar için porselenin formülünü anlamada ve Meissen gibi fabrikaların sert porseleni üretme çabalarında belirleyici bir rol oynamıştır.

​İtalya'daki Medici porseleni, Avrupa'nın porseleni taklit etme konusundaki ilk başarılı denemesi olsa da, Çin'in gerçek porselen formülüne dayanmıyordu. Peder d'Entrecolles'un 18. yüzyılda gönderdiği mektuplar ise, Avrupa'nın sert porselenin sırrını çözmesini sağlayan bilimsel ve teknik bilgiyi sunarak, porselenin Avrupa'daki yükselişinin önünü açmıştır.

D'Entrecolles'un mektupları, daha önce hiç kimsenin ulaşamadığı birincil kaynaklardan elde edilen, detaylı ve teknik bir bilgi birikimi sundu. Avrupa'da bu mektuplar yayımlanmadan önce, porselenin tarifi genellikle simyacıların tahminlerine veya ampirik deneylere dayanıyordu. Mektuplar ise bu gizemli süreci bilimsel bir zemine oturttu.

Mektupların en büyük katkısı, sert porselenin iki temel bileşenini açıkça belirtmesiydi: kaolin (porselen toprağı) ve petuntse (porselen taşı). Avrupalılar, kaolinin önemli olduğunu biliyordu ancak onunla karıştırılması gereken, yüksek sıcaklıkta eriyerek porseleni oluşturan "petuntse" adı verilen maddeyi tanımıyordu. D'Entrecolles, bu iki maddenin oranlarını ve rollerini net bir şekilde açıkladı.

Sadece hammadde bilgisiyle kalmayıp, mektuplar porselenin hazırlanmasından, şekillendirilmesine, sırlanmasına ve en önemlisi yüksek derecede fırınlanmasına kadar tüm aşamaları detaylandırdı. Bu kapsamlı bilgi, Avrupalı ustaların Çin'deki süreci birebir taklit edebilmesinin önünü açtı ve zaman kaybına yol açan başarısız denemeleri en aza indirdi.

​Sonuç olarak, Peder d'Entrecolles'un mektupları, Avrupa'nın yüzyıllardır peşinde olduğu porselenin gizemini çözdü ve Meissen gibi fabrikaların doğru yolda ilerlemesini sağlayarak Avrupa porselen endüstrisinin hızla gelişmesine zemin hazırladı.

Almanya'daki Meissen porseleninin keşfine giden süreçte Johann Friedrich Böttger'in porseleni keşfetmesi, yüzyıllardır süren bir arayışın sonucudur. Bu süreç, sadece Böttger'in dehasına değil, aynı zamanda bilimsel yöntemlere, politik hırslara ve şans eseri yapılan bir dizi keşfe dayanıyordu.

​17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa, Çin'den gelen porselenlere adeta bir tutkuyla bağlıydı. Bu durumı Avrupanın Çin porseleni obsesyonu olarak tanımlamak yanlış olmaz. "Beyaz altın" olarak anılan bu porselenler, Avrupa seramiklerinden çok daha ince, şeffaf ve dayanıklıydı. Avrupalı seramik ustaları, bu porselenin sırrını çözmeye çalışıyor ancak yüksek sıcaklıkta pişirilmesi gereken sert porselenin formülünü bir türlü bulamıyorlardı. Bu porselen, kraliyet aileleri ve soylular için zenginliğin ve gücün bir sembolüydü.

​Meissen porseleninin hikayesi, bu "beyaz altına" sahip olma hırsı taşıyan Saksonya Elektörü ve Polonya Kralı Güçlü August ile başlar. August, ordusunun masraflarını karşılamak ve lüks sarayını finanse etmek için porseleni üretebileceği ve bu üretimi kontrol ederek zengin olmanın hayallerini kurduğu bir tekel oluşturmak istiyordu. Bu amaçla, dönemin önde gelen matematikçi ve bilim insanı Ehrenfried Walther von Tschirnhaus'u porselenin sırrını çözmekle görevlendirdi. Tschirnhaus, porselenin formülünü bilimsel deneyler yaparak, sistematik bir yaklaşımla bulmaya çalışıyordu.

​Hikayenin asıl ilginç kısmı, Böttger'in sürece dahil olmasıyla başlamıştır. Başlangıçta altın yapabildiğini iddia eden genç bir simyacı olan Johann Friedrich Böttger, Güçlü August tarafından yakalanıp Dresden'deki bir kalede alıkonuldu. August, Böttger'i altın yapmaya zorluyordu. Altın deneyleri başarısız olunca, Tschirnhaus, Böttger'in yeteneklerini porselenin sırrını çözmek için kullanması konusunda August'u ikna etti. Böttger, Tschirnhaus'un bilimsel gözetimi altında, porselen üretmek için binlerce farklı kil ve mineral karışımı üzerinde denemeler yapmaya başladı.

​Tschirnhaus ve Böttger, uzun bir süre boyunca farklı hammaddeleri deneyerek porselenin sırrına yaklaştılar. Tschirnhaus, doğru mineral kombinasyonlarını ve fırınlama tekniklerini belirleme konusunda bilimsel bir çerçeve sağladı. Ancak, yüksek kalitede sert porselen için gerekli olan saf, beyaz kil (kaolin) hala bulunamamıştı.

​Bu yoğun ve gizli çalışmalar, Tschirnhaus'un 1708'deki ölümüne kadar sürdü. Böttger, hocasının bıraktığı yerden devam etti ve sonunda porselenin ana hammaddesi olan saf kaolini Schneeberg'deki bir madendeki keşfi ile, bu kaolini formülasyonuna adapte etti. Bu keşif, yaklaşık on yıllık denemelerin ve araştırmaların sonunda, 1708'de porselenin gizemini çözmesini sağladı. Böylece, Meissen Fabrikası 1710 yılında kuruldu ve Avrupa porselen endüstrisinde yeni bir çağ başladı.

Eldeki bilgilere göre her ne kadar 28 Mart 1709'da Böttger'in, II. Ağustos'a giderek porselenin icadını duyurduğu yaygın olarak bilinse de, Tschirnhaus'un ölmeden önce evinden çalınan eşyalar arasında bir porselen parçasının kaydı olduğu ve bu durumun, porselenin esas mucidi olduğu Samuel Slötzel ve Meissen Fabrikası genel müdürünün ifadelerindenyer almaktadır. Ayrıca 1704 yılında porselen örneğini Leibinz'in sekreterin gösterdiği kaynaklarda yer alır. Öte yandan 1708'de Saksonya'daki Erzgebirge kaolin ocağının keşfi, porselen mucidinin Böttger olması fikrini doğrular.

Kaynaklar:

Savage, G. (1954). 18th-century English Porcelain. Hamlyn Publishing Group.

​Hofmann, F. H. (1932). Das Porzellan der europäischen Manufakturen. F. A. Brockhaus.

​Ducret, S. (1962). Meissner Porzellan. Hallwag AG.

​Meissen Porcelain Manufactory. (2010). Meissen: From the Arcanum to the Brand. 300 Years of Meissen Porcelain. Meissen Porcelain Manufactory Publishing.

​Victoria and Albert Museum. (2009). The story of porcelain. V&A Publications.

https://en.wikipedia.org/wiki/Medici_porcelain

Wedgewood ve Meissen Örnekleri

Prof.Ateş Arcasoy terekesinden arşivimize intikal eden dia pozitifler arasında, değerli tez danışmanım Prof.Gül Özturanlı'ya ait olup, kendisi tarafından Prof.Ateş Arcasoy'a  verilen örnekler, tasnif çalışmaları sırasında gün yüzüne çıktılar. Bu dialarda G.Ö. kodlaması yer almaktadır.

Prof.Gül Özturanlu tarafından, Prof.Ateş Arcasoy'a verilen, sınıflandırılıp etiketlendirilmiş dialar.(F.Karagül arşivi)

26 Haziran 2025 tarihinde telefonla görüştüğüm Prof.Gül Özturanlı, sohbet sırasında bu diaların varlığından bahsetmişti. Bir kısmının zamanında kutulanmadan, kağıtlara sarılarak gruplandırılmış olduklarını, bir kısmının ise sunuma hazırlanarak dia şarjörlerinde uygun konuma yerleştirildiklerini tespit ettik.

Prof.Gül Özturanlu tarafından, Prof.Ateş Arcasoy'a verilen, sınıflandırılıp etiketlendirilmiş dialar.(F.Karagül arşivi)

Alman malı dia gösterici.(F.Karagül arşivi)

Prof.Ateş Arcasoy'a ait elimizdeki diaların çok fazla sayıda oluşu nedeniyle, şimdilik her birini tek tek kontrol ederek, sınıflandırma şansımız bulunmamakta. Bu yüzden öncelikle dağınık durumda ve kutusuz olan diaları tasnif ederek koruma altına almaya çalışıyoruz. Bu süreçte yine diaları kontrol etmek için  Prof.Ateş Arcasoy'a ait Alman malı dia projeksiyon cihazını kullanmak büyük bir nostaljik keyif vermekte.

Prof.Ateş Arcasoy'un arşiv belgeleri arasında, Avrupa porselenleri, Çin ve Uzak Doğu porselenleri, porselen üretici damga ve mühürleri ve hatta seramik sanat tarihi ile ilgili yapmış olduğu yıllar süren çalışmaları neticesinde, bu konular hakkında yayınlamak için kitap çalışmaları gerçekleştirmekte olduğunu tespit ettik. Tüm bir meslek hayatı boyunca biriktirilerek oluşturulmuş çok fazla sayıda elyazısı not, kitap, dia, makale, tez, fotoğrafların tümü henüz kataloglanarak yayınlanmamış durumda. Karmakarışık durumdaki tüm bu materyalleri tasnif ederek, kullanılabilir hale getirmek amacıyla çaba gösteriyoruz. Sonucunda dijital bir Ateş Arcasoy arşivi ve kitabı oluşturulabilir, ancak o zaman tüm bu materyallerin, seramikçiler için faydalı bir esere dönüşecek olduğuna inanıyoruz. Bu vesile ile bu kısa yazıda Ateş Arcasoy dialarından hareketle, Wedgwood ve Meissen seramik örneklerine kısaca değinmek yerinde olacaktır.

Wedgwood, İngiliz seramik endüstrisinin en önemli ve etkili markalarından biridir. Bu marka, yüzyıllardır süregelen zanaatkarlık geleneği ve yenilikçi üretim teknikleriyle dünya çapında tanınır. Josiah Wedgwood (1730-1795), 1759 yılında İngiltere'de kendi seramik işini kurarak Wedgwood'un temellerini atmıştır. Kendisi, sadece bir seramik ustası değil, aynı zamanda yenilikçi bir iş insanı ve kimyagerdi. 1769'da, Staffordshire'daki Etruria'da özel olarak inşa ettiği Etruria Fabrikası'nı kurdu. Bu fabrika, hem üretim teknolojisi hem de çalışanlar için sağladığı koşullar açısından dönemin en modern tesislerinden biriydi.

​Wedgwood, porselenin zarafetini ve dayanıklılığını bir araya getiren özel ürünleriyle bilinir. Markanın en ikonik ürünleri şunlardır:
Jasperware: En ünlü Wedgwood seramik türüdür. Pürüzsüz, mat bir yüzeye sahip olan bu seramik, genellikle açık mavi, yeşil, siyah veya beyaz renkte üretilir. Üzerindeki kabartma desenler, genellikle Antik Yunan ve Roma mitolojisinden esinlenmiştir. Mavi beyaz jasperware ürünler, çağdaş seramikçileri ve seramik sanatını etkilemiş özel bir gruptur. A.B.D Oregon'da yaşayıp üretim yapan ve kendisini seramik heykeltraşı olarak tanımlayan Richard Notkin, Josiah Wedgwood'un anısına, mavi beyaz jasperware (Bkz. Skull Tea Set) örneklerine uygun olarak bir çay seti tasarlayarak üretmiştir. Notkin bu üretimi yaparken hem Çin yixing seramik geleneğini hem de japerware tekniğini üslubunca sentezleyerek özgün bir ürün grubu üretmeyi başarmış, örnek sanatçılardan birisidir.

Richard Notkin, Skull Tea Set, Homage to Josiah Wedgewood, 1980, porselen. Kaynak

Creamware ürün grubu Josiah Wedgwood'un erken dönem başarılarından biridir. Bu seramikler, İngiltere Kraliçesi Charlotte tarafından beğenilince "Kraliçe'nin Seramiği" (Queen's Ware) adını almıştır.

​Black Basalt örnekler siyah renkli, sırsız ve pürüzsüz bir seramik ürün grubudur. Antik Roma ve Yunan vazolarını andıran estetiğiyle dikkat çeker.

​Wedgwood seramiklerinin kalitesi, kullanılan özel çamur karışımından gelir. Özellikle Jasperware için kullanılan çamur, sır içermeyen ve bisküvi kıvamında pişirilen bir karışımdır. Bu çamur, başta killi toprak, baryum sülfat, çakmaktaşı ve porselen çamuru gibi malzemelerin hassas oranlarda karıştırılmasıyla elde edilir. Malzemeler çoğunlukla İngiltere'nin çeşitli bölgelerinden, özellikle Cornwall'dan (Bkz. Cornwall Stone: 
​0.5 K2O, 0.4 Na2O, 0.1 CaO. 1.1 Al2) temin edilir.

​Wedgwood, sadece bir seramik üreticisi olmanın ötesinde, sanatsal ve endüstriyel bir devrimci olarak kabul edilir. Seri üretimi ve sanatsal tasarımı bir araya getirmesiyle seramik sektörüne yepyeni bir bakış açısı getirmiştir. Markanın ürünleri, günümüzde hem antika koleksiyoncuları hem de modern tüketiciler arasında yüksek bir değere sahiptir. Özellikle tarihi ve nadir parçalar, müzayedelerde ve koleksiyoner piyasasında yüksek fiyatlara alıcı bulmaktadır. Wedgwood, seramik zanaatkarlığının estetik, kalite ve inovasyonla nasıl birleşebileceğinin en iyi örneklerinden biridir. Bu yönüyle kendi koleksiyonumuzda da örnekleri yer almaktadır.

Berrin Kayman koleksiyonunda yer alan Jasperware Wedgwood örnekler (Fotoğraf. F.Karagül)

Yukarıda yer alan örneklerin özgün damgaları (Fotoğraf: F.Karagül). Wedgwood'un farklı üretim şerlerinden, farklı damgalar kullanılmış olduğu belirgin biçimde gözlenebilmektedir.

Josiah Wedgwood 1775 yılında Cornwall'a bir seyahat gerçekleştirerek, seramiklerinde kullanmak üzere yerel killer ve kayaçların temini yoluna girişmiştir. Bu hammaddeler, İngiliz porseleninin temel bileşenlerinden olan "Cornwall Stone" (Cornwall taşı) veya "Cornish Stone" olarak bilinen malzemelerle yakından ilişkilidir. Cornwall Stone, İngiliz seramik endüstrisinde bir akışkanlaştırıcı (flux) olarak yaygın şekilde kullanılan, düşük demir içerikli bir feldspat türüdür. Wedgwood'un ürünlerinde, özellikle de "Queen's Ware" (Kraliçe'nin Seramiği) gibi porselenin kalitesini artırmak için bu tür ham maddeleri kullandığı belirtilmektedir.

Wedgwood üretimi makarna kabı, 1820 (F.Karagül arşivi)

Wedgwood üretimi vazolar (F.Karagül arşivi)

Wedgwood üretimi (Staffordshire,...) çaydanlıklar (F.Karagül arşivi)

Meissen, Avrupa'da sert porselenin ilk başarılı üreticisi olarak bilinen ve zanaatkarlık geleneğiyle lüksü bir araya getiren dünyaca ünlü bir Alman porselen markasıdır. Meissen Porselen Fabrikası, 1710 yılında Saksonya Elektörü II.August (1670-1733) tarafından kurulmuştur. Ancak porselenin sırrını keşfeden asıl kişi, simyacı Johann Friedrich Böttger'dir. Böttger'den önce araştırma çalışmaları başlamış oşsa da, sonuca ulaşılamamıştır. (Ek bilgi ve Avrupa'da porselenin keşfi  için bakınız) Başlangıçta klasik simyacı takıntısı ile altın imal etmeye çalışan Böttger, bu süreçte porselen üretimi için doğru formülü bulmuştur. Fabrika, ismini aldığı Meissen şehrinde, Elbe Nehri kıyısında bulunan Albrechtsburg Kalesi'nde kurulmuştur. Daha sonra, 1861 yılında bugünkü yerine taşınmıştır.

​Meissen porselenleri, karmaşık el işçiliği ve yüksek kalitesiyle tanınır. Ürünler genellikle ayrıntılı figürler, el boyaması desenler ve canlı renklerle süslenir. Meissen, Çin porselenlerine benzer şekilde, yüksek sıcaklıkta pişirilen ve olağanüstü sert ve dayanıklı olan porselen üretmiştir.
"Soğan Deseni" (Zwiebelmuster) markanın en ikonik ve en çok kopyalanan desenlerinden biridir. Çin porselenindeki nar ve şeftali motiflerinden esinlenerek (tamamen sembolik öğeler) oluşturulan bu desen, soğan ve bambu figürleriyle tasarlanmıştır. Meissen sanatsal figürinleri aradında özellikle 18. yüzyılda J.J. Kändler tarafından tasarlanan hayvan ve insan heykelleri, Meissen'in en değerli ürünleri arasındadır. Öte yandan Böttgerware adlı ürün grubu da Meissen üretimleri arasında çok özel bir konumdadır. Çin yixing özelliklerine çok benzer olan bu grup, sırsız olup, madeni para yerine seramik para ve madalya (Nelson, C.H) üretiminde de kullanılmıştır. Koleksiyonumuzda bu örneklerden yer almaktadır.

Çatılmış çift kılıç damgalı Meissen üretimi Böttgerware ve porselen madalyalar. (F.Karagül koleksiyonu ve arşivi)

​Meissen porseleninin formülü, uzun süre boyunca sır gibi saklanmıştır. Böttger, porselenin temel hammaddeleri olan kaolin ve feldspatı bir araya getirerek porselen formülünü keşfetmiştir. Kaolin, markanın yüksek kaliteli porselen üretimi için vazgeçilmez bir bileşendir ve başlangıçta Saksonya'daki madenlerden temin edilmiştir. Böttger'in Meissen porselenleri için kullandığı kaolin, Saksonya'daki Erzgebirge (Cevher Dağları) bölgesinde yer alan Schneeberg şehri yakınlarındaki madenlerden temin edilmiştir. Schneeberg kaolin yatağı, 1708 yılında Christian Schnorr tarafından tesadüfen keşfedilmiştir. Bu keşfe ait bilgi, kısa sürede August'un sarayına ulaştı. Bize göre porselenin sırrını çözmeye çalışan simyacı Johann Friedrich Böttger, keşfedilen beyaz renkli bu yeni toprağın, Çin porseleninin ana maddesi olan kaolin olduğunu bir şekilde fark etmiş olmalıdır. Bu keşif, Böttger'in yıllardır süren deneylerinde aradığı eksik parçayı bulmasını sağlar.

Bu özel kaoline o dönemde "Schnorrsche Erde" (Schnorr'un Toprağı) adı verilmiştir. İsmini, bu beyaz kil yatağını ilk kez bir demirci olan Christian Schnorr'un keşfetmesinden almıştır. Schnorr, bu toprağın peruklarda kullanılmak üzere beyaz bir toz olarak satılabileceğini düşünmüştür. Daha sonra, Böttger bu malzemenin aslında porselen üretimi için ideal bir kaolin olduğunu fark etmiştir. Bu keşif, Meissen'in Avrupa'daki ilk sert porselen üreticisi olmasının en önemli adımlarından biridir.

Feldspat porselen çamurunun erimesini ve sertleşmesini sağlar. Ne var ki Böttger'in porselen formülünde kullandığı feldspatın kökeni hakkında henüz yeterli bilgi verecek durumda değiliz, bu konuda detaylı çalışma yapma gerekliliği bulunmaktadır. 

​Meissen, lüks porselenin sembolü olarak kabul edilir. Tarihsel olarak Avrupa kraliyet ailelerinin ve aristokrasinin tercih ettiği bir marka olmuştur. Günümüzde de bu prestijini korumaktadır. Meissen, Avrupa'da sert porseleni ilk üreten fabrika olmasıyla endüstriyel ve sanatsal bir dönüm noktasıdır. Ünlü çakılmış çift kılıç logosu (kuruluş yeri olan Saksonya'nın armasından esinlenilmiştir) orijinalliğin ve yüksek kalitenin bir simgesidir. Nadir ve tarihi Meissen porselenleri, müzayedelerde çok yüksek fiyatlara alıcı bulabilmektedir. Özellikle 18. yüzyıla ait, J. J. Kändler gibi ünlü sanatçılar tarafından tasarlanan figürler ve özel setler, koleksiyoncular arasında oldukça değerlidir.
​Özetle Meissen, sadece bir porselen markası değil, aynı zamanda Avrupa sanat ve zanaat tarihinin önemli bir parçasıdır. Bu dialar arasında yer almasa da, Böttgerware malzeme ile üretilmiş Meissen figüratif heykelleri, dünya seramikçiliği için çok önemli örnekler arasında yer alıp, ayrıca ele alınması geren konular arasında yer almaktadır.

1753 tarihli Meissen porselen biblolar. (F.Karagül arşivi)

1774-1814 tarihli Meissen üretimi şekerlikler (F.Karagül arşivi)

Özgün fotoğraflar ve metin izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Kaynakça
-Nelson, C.H. Böttger Stoneware: What Science Can Tell Us? Uluslararası Güzel Sanatlar ve Antika Satıcıları Fuarı, 1998, 34-42
-https://www.academia.edu/32311497/CHARACTERIZATION_OF_B%C3%96TTGER_STONEWARE?source=swp_share
-https://kammteapotfoundation.org/product/richard-notkin-skull-tea-set/
-https://www.schloesserland-sachsen.de/en/palaces-castles-and-gardens/tips-for-trips/the-way-to-the-meissen-porcelain/

28 Ağustos 2025 Perşembe

Sanatta Özgünlük ve İntihal Sorunsalı: Tolstoy'un Mirası ve Günümüz Teknolojisi

Lev Tolstoy, "Sanat Nedir?" adlı eserinde, sanatı geleneksel estetik ve haz odaklı yaklaşımlardan ayırarak, ahlaki ve insani bir iletişim aracı olarak tanımlar. Ona göre sanat, güzellikten bağımsız olarak, sanatçının hissettiği bir duygunun başkalarına aktarılması ve bu yolla insanlar arasında duygusal bir birlik oluşturulmasıdır.

Bu duygusal aktarımın başarılı olması için sanat eserinin üç temel koşulu taşıması gerekir:

  1. Samimiyet: Sanatçının duyguyu içtenlikle hissetmesi.

  2. Netlik: Duygunun sade ve anlaşılır bir biçimde ifade edilmesi.

  3. Bireysellik: Aktarılan duygunun özgün olması.

Tolstoy, sanatı ahlaki bir amaçla ilişkilendirse de, biçimi tamamen göz ardı etmez. Bir eserin biçimi, duygusal bulaşıcılığı ne kadar iyi sağladığıyla ölçülür ve bu da onun sanatsal değerini belirler. Bu nedenle, Tolstoy'a göre kötü sanat, sadece biçimsel zayıflıkların değil, aynı zamanda ahlaki ve duygusal yozlaşmanın da bir göstergesidir.

Lev Tolstoy'un sanatın işlevi ve niteliği hakkındaki görüşleri, mutlak bir "kanon" olarak kabul edilemez. Bununla birlikte, bu görüşler, sanat dünyasındaki özgünlük ve intihal sorunsalına dair tartışmaların merkezine yerleştirilebilir. Özellikle internetin yaygınlaşmasından önceki dönemde, teknolojik imkanların kısıtlılığı, sanat ve bilim çevrelerinde intihal vakalarının daha kolay gizlenmesine olanak tanımıştır. Akademisyen, sanatçı ve bilim insanlarının, günümüzde ulaşılan teknolojik seviyeyi öngörememesi, bu durumun zeminini hazırlamıştır.

Bu bağlamda, Cumhuriyet dönemi Türkiye'sinde yurt dışına eğitim için gönderilen sanatçıların deneyimleri dikkate değerdir. Bu sanatçılar, yabancı ustaların eserlerini ve sergilerini doğrudan gözlemleme ve orijinal eserlere kütüphaneler aracılığıyla erişme imkanı bulmuşlardır. Ne var ki, bu birikimi yurda döndüklerinde "esinlenme" adı altında, aslında intihal sayılabilecek üretimlere dönüştürdükleri, "nasıl olsa kimse fark edemez" düşüncesiyle bu yola başvurdukları gözlemlenmiştir. Örneğin, Naum Gabo ve Moebius'un eserlerinin kopyaları, sırasıyla 1990'lar ve 1980'lerde Türkiye'de yaygınlaşmıştır. Bu durum, dönemin teknolojik yetersizlikleri ve bilgi akışındaki kısıtlamalarla doğrudan ilişkilidir. Çizgi roman, resim, heykel ve seramik gibi çeşitli sanat dallarında benzer örnekler, konunun disiplinlerarası bir sorun olduğunu göstermektedir. Gabo'nun kopyaları 2010'larda da esin kaynağı olmaya devam etmiştir. özellikle Gabo'dan esinlenen sanat üreticileri hakkında karşılaştırmalı olarak hazırlayacağımız makale bu konuya ışık tutacaktır.

Ayrıca yine Tolstoy'a göre kötü sanatın 4 belirteci vardır. Bunlar:

1. Ödünç Alma: Yaratıcılığın Sahte Bir Yansıması

2. Taklit: Gerçeklikten Gelen Yapaylık

3. Etkililik/Çarpıcılık: Manipülasyon Sanatı

4. Eğlence: Halktan Kopuş ve Ticari Bir Ürün

Günümüz teknolojisi, özellikle görsel arama motorları sayesinde, eserlerin orijinalliğini ve tarihselliğini saptamayı kolaylaştırmıştır. Bu sayede, bir eserin özgün olup olmadığı, hangi kaynaktan esinlendiği veya doğrudan kopyası olup olmadığına dair kanıtlar sunulabilmektedir. Bu değerlendirme ve karşılaştırmalar özellikle son 2 yılda hızla gelişen YZ yazılımları ile çok daha kolaylıkla gerçekleştirilebilir hale gelmiştir.

Elbette, "aklın yolu birdir" ilkesinden yola çıkarak, farklı coğrafya ve zamanlarda benzer estetik anlayışların ortaya çıkması, tesadüfi benzerlikleri beraberinde getirebilir. Resim, heykel ve mimari eserler birbirlerine benzeyebilir. özellikle antik mimaride bu benzerlikler oldukça fazladır. Hem de birbirlerinden binlerce kilometrelik, farklı kıtalarda bulunan yapılar bu durumu net bir biçimde ortaya koyar. Ancak, bir sanatçının eserlerinde tutarlı bir stilin eksikliği ve sürekli olarak farklı kaynaklardan devşirilmiş unsurların varlığı, özgünlükten ziyade bir "derleme" veya "kopyalama" eğilimine işaret etmektedir. Bu durum, sanatçının yaratıcılık sürecinde tıkandığında, yeni fikirler üretmek yerine, başkalarının eserlerine yöneldiğini düşündürmektedir. Bu açıdan bakıldığında, Tolstoy'un sanatta samimiyet ve içtenlik arayışına dayanan eleştirileri, günümüzdeki intihal tartışmalarına ışık tutmaktadır. Bu intihal tartışmaları "Kötü Sanat"ın 4 belirleyici maddesine göre değerlendirilmeye muhtaçtır.

27 Ağustos 2025 Çarşamba

Bor Karbid (karbür) ve Silisyum Karbid (karbür)

Prof.Ateş Arcasoy'a ait eğitim materyalleri arasında yer alıp, arşivimize dahil olan 2 önemli numune hakķında kısa bilgiler paylaşmak istiyorum. Prof. Ateş Arcasoy'un el yazısı ile hazırladığı etiketlerde yer alan karbid kelimesi, Türkçede karbür kelimesi ile eş anlamlı olup, daha yaygın kullanılmaktadır. Bu yüzden yazının devamında karbür kelimesini kullanmayı tercih ediyoruz.

Arşiv №: Numune dolabı 1

Bor karbür (kimyasal formülü B4C) bor ve karbondan oluşan, çok sert (mohs skalası: 9,3) bir teknik seramiktir. Elmasın ve kübik bor nitrürün ardından bilinen en sert üçüncü malzemedir. Bu özelliği, bor karbürün pek çok farklı endüstride vazgeçilmez bir malzeme olmasını sağlar. Erime ve süblimleşme sıcaklığı yaklaşık 2450 °C dir. Bor karbür, benzersiz özelliklerinden dolayı modern sanayi ve seramik sektöründe geniş bir kullanım alanına sahiptir. Yüksek sertliği sayesinde zımpara kağıtları, aşındırıcı macunlar ve taşlama diskleri gibi malzemelerin üretiminde kullanılır. Elmasın çok pahalı olduğu uygulamalarda alternatif bir çözümdür. Ayrıca yüksek basınçlı su jeti kesim başlıklarında ve kum püskürtme nozullarında kullanılır, çünkü bu nozullar yüksek hızda aşındırıcı partiküllere maruz kalır. Nötronları güçlü bir şekilde absorbe etme yeteneği sayesinde, reaktörlerde kontrol çubukları ve nötron kalkanları olarak kullanılır. Bu, reaktördeki fisyon hızını kontrol etmeye ve güvenliği sağlamaya yardımcı olur. Yüksek sıcaklıklara dayanıklılığı nedeniyle fırın astarları, sıcak presleme kalıpları ve yüksek sıcaklık termokupl koruma tüpleri gibi uygulamalarda kullanılır. Ayrıca Uzay ve Havacılık sanayisınde hafif ve dayanıklı parçaların üretiminde kullanılır. Elektronik sektöründe yüksek sıcaklık ve aşınma direnci gerektiren elektronik bileşenlerde kullanılır. Gıda endüstrisinde ultra sert bıçak ve kesici aletlerin üretiminde kullanılır. Bor karbür, bu özellikleriyle yalnızca seramik sektöründe değil, aynı zamanda savunma, enerji ve imalat gibi birçok modern sanayi kolunda da teknolojik gelişmelere katkı sağlayan kritik bir malzemedir.

Silisyum karbür (kimyasal formülü SiC), silisyum ve karbondan oluşan, doğada nadir bulunan bir teknik seramiktir. Bu malzemenin en bilinen doğal formu moissanite olarak adlandırılır. Silisyum karbür, olağanüstü sertliği (mohs skalası: 9-9,5), yüksek termal kararlılığı ve yarı iletken özellikleri nedeniyle modern sanayi ve seramik sektöründe çok önemli bir yere sahiptir. Elmasın ve bor karbürün ardından bilinen en sert dördüncü malzemedir. Bu özelliği, aşınmaya ve çizilmeye karşı yüksek direnç göstermesini sağlar. Yaklaşık 2700°C gibi çok yüksek bir sıcaklıkta erir veya süblimleşir. Bu da onu aşırı sıcaklık uygulamaları için ideal kılar. Yüksek sıcaklıklarda bile ısıyı çok iyi iletme yeteneğine sahiptir. Bu özellik, yüksek güç elektroniği uygulamalarında kritik öneme sahiptir. Çoğu aside, alkaliye ve erimiş tuza karşı dirençlidir, bu da onu aşındırıcı ortamlarda kullanılabilir yapar. Silisyum karbür, yüksek sıcaklıklarda, yüksek frekanslarda ve yüksek voltajlarda çalışabilen elektronik bileşenlerin üretiminde kullanılır. Silisyum karbür, benzersiz kombinasyonel özelliklerinden dolayı birçok endüstride vazgeçilmez bir malzeme haline gelmiştir. Yüksek sertliği nedeniyle zımpara kağıtlarında, taşlama tekerleklerinde ve aşındırıcı macunlarda yaygın olarak kullanılır. Mermer, granit, dökme demir ve alüminyum gibi sert malzemelerin kesilmesi ve şekillendirilmesi için de tercih edilir. Silisyum karbür, geleneksel silisyum bazlı elektroniklerin yerini almaya başlayan yeni nesil güç elektroniği cihazlarında (örneğin, transistörler ve diyotlar) kullanılır. Bu bileşenler, elektrikli araçlarda, güneş enerjisi sistemlerinde ve endüstriyel güç kaynaklarında enerji verimliliğini artırır. Silisyum karbürün daha yüksek voltajlara ve sıcaklıklara dayanabilmesi, daha küçük ve daha verimli cihazların tasarlanmasına olanak tanır. Düşük yoğunluğu ve yüksek balistik performansı nedeniyle tank zırhlarından helikopterlere ve kişisel koruyucu yeleklere kadar çeşitli zırh sistemlerinde kullanılır. Seramik plakalar, mermilerin enerjisini emerek ve dağıtarak koruma sağlar. Fırın astarları, brülör nozulları, ısı eşanjörleri ve termokupl koruma tüpleri gibi yüksek sıcaklıklarda çalışan parçalarda kullanılır. Otomotiv sektöründe fren disklerinde, debriyajlarda ve motor yataklarında kullanılır. Mekanik salmastrlarda pompalar ve kompresörler için aşınmaya dayanıklı parçaların üretiminde kullanılır. ​Uzay ve Havacılık sanayinde optik sistemlerde, aynalarda ve teleskopların hafif yapılı iskeletlerinde kullanılır. Silisyum karbür, bu geniş kullanım yelpazesiyle hem aşınma direncinin kritik olduğu mekanik uygulamalarda hem de yüksek verimlilik gerektiren elektronik sistemlerde modern teknolojinin gelişimini destekleyen önemli bir malzemedir.

Konuyla ilgili karşılaştırmalı bir makaleyi yakında buradan yayınlayacağız.

Özgün fotoğraflar ve metin, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

22 Ağustos 2025 Cuma

TEKNİK SERAMİKLER

Değerli Prof. Ateş Arcasoy'a ait olup, ailesince tarafımıza intikal eden bir grup teknik seramiği tasnif ederek 2 numaralı kutuda arşivledik. Bunlardan bazıları bizzat Prof. Ateş Arcasoy tarafından el yazısı ile etiketlenmiş olduğundan, bu etiketleri özenle koruduk. Bu seramikleri yüksek teknoloji seramikleri, tekstil iplik kovanları, kalsiyum silikon yalıtım bloğu, oksit seramikler, elektrik klemensleri, izolatör porseleni (bujiler) olarak grupladık.

Yüksek teknoloji seramikleri, geleneksel malzemelerin performans sınırlarını aştığı birçok modern endüstride kullanılır:

​Otomotiv: Motor parçaları, katalitik konvertörler ve sensörler.

​Havacılık ve Savunma: Uzay mekiği karoları, balistik zırhlar ve uçak motoru bileşenleri.

​Elektronik: Mikroçip ambalajları, substratlar ve yalıtım bileşenleri.

​Tıbbi ve Dişçilik: Biyouyumlu oldukları için kemik implantları, dental kronlar ve cerrahi aletler.

​Makine Mühendisliği: Kesici takımlar, rulmanlar ve pompalar.

​Yüksek teknoloji seramikleri, malzeme bilimi ve mühendisliğinde sürekli gelişen bir alandır ve gelecekte daha birçok yeni uygulama alanı bulması beklenmektedir.

Örnek yaklaşık kalınlıkları, soldan sağa: 0,5 mm.,0,9 mm., 0,2 mm.

Kuru presleme, sıcak izostatik presleme, enjeksiyon kalıplama yöntemleriyle üretilirler. Bileşiklerine göre alimüna ürünler 1600-1800 C derece, zirkonya ürünler 1500-1700 C derece, silisyum nitrür ürünler 1900 C derece, silisyum karbür ürünler 2000 C derece üzerinde pişirebilirler.

Porselen iplik kovanları presleme veya enjeksiyon kalıplama yöntemleriyle üretilirler. 1250-1400 C derece sıcaklığında pişirilirler.

Kalsiyum silikat yalıtım blokları  180-200 C sıcaklıkta otoklavlama yöntemi ile üretilirler.

Oksit seramik değirmen bilyaları izostatik presle üretilir. Zirkon bilyalar 1500-1700 C derece, alumina bilyalar 1600-1800 C derecede pişirilir.

Klemenslerde kullanılan porselenler yaş ya da kuru presle üretilirler, 1200-1300 C derecede pişirilirler.

Buji kesidi ve teknik resmi, kaynak

Bujilerin üretimi izostatik kuru harmandan gerçekleştirilir. Şekillendirilen bujiler 1600-1800 C derece arası pişirilir.

Kanaatimizce bu örnekler Prof.Ateş Arcasoy tarafından eğitim materyali olarak kullanılmaktaydılar. Biz de konuya ilgi duyan seramikçilerle bu örnekleri paylaşmak arzusundayız. Bu amaçla fırsat buldukça arşiv malzemelerini dijital hale getirerek, bu blogda yayınlamaya çalışmaktayız.

Özgün fotoğraflar ve metin, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Kaynaklar:

- Buji teknik çizimi kesidi. (sf:49)