Kalhas'ın değneğinin peşindeki Rabu, aradığı ciğeri Wilusa’da buldu.
Sessizce boğazlanan keçiydi sunulan adak, sıcak ciğerin ardından sonra gökyüzüne bakarak.
Alexandu'nun sürüsünden arta kalan İda'daki keçi, verip de ciğerini, belirledi kayıp değneğin gizli yerini.
Rabu günlükleri MÖ 7.yy
Truva antik kenti her ne kadar farklı dillerde Troy, Troia gibi değişik biçimlerde yazılsa da literatürde Latince İlium, Hititçe Wilusa olarak da kullanılmıştır. Malum Anadolu’lu ozan Homeros’un İlyada’sı ile batı dünyasının ilk edebi eseri olarak kabul edilen bu metin, batı medeniyetin oluşumunda da önem arz etmektedir. Kimi uzmanlar bu şekilde ifade etmeye çalışmış ya da üstü örtülü olarak bu mesajı vermişlerdir. Çok farklı mitolojik olaylar örgüsü ile anlatılan İlyada da, ilginç bir falcı kahinden bahsedilir. Thestor oğlu Kalhas (Kalkhas/Calchas) olarak bilinen bu kahin falcı, İlyada da birden fazla kere önemli rol oynar. Kehanet yeteneğini Anadolu'lu tanrı Apollon'dan almıştır. Kimi kayıtlarda tahta at kandırmacasının mucidi İthaka Kralı kurnaz Odesyus olarak geçerken, bu mucidin Kalkas olduğu yönünde bilgiler de vardır. Tahta atın yapılmasını Kalkas'ın tavsiye ettiği Britannica'da kayıtlıdır. Bu kısa yazıda kimin ne söylediğinden ziyade, karakter olarak Kalhas’ın kişiliği, karanlık yönü ve hazin sonuna değinilerek, bu veriler ışığında, yeni bir tasarım oluştururken kültürel mirasın esin kaynağı olarak kullanımını bir örnek verilecektir.
Antik çağda fal ve büyü önemli bir kültürel ve sosyolojik değerdir. Bu paralelde oluşturulmuş ritüeller, yaşanmış efsaneler, savaşlar vardır. Bu hikayelerin kimi acıklı sonla bitmiş kimi de kanlı sonuçlar doğurmuştur. Hatta kimi başlangıçlar bile bu kanlı organa bakılarak yapılar yorumlar sonunda gerçekleşen kanlı ritüellerle sonuçlanarak, tanrıların lütfuna mazhar olunurdu. Akha Kralı Agamemnon’un kızı İphigenia’nın kurban edilmesinin ardında da Kalhas vardır, tahta at kandırmacası ile Truva kentinin yok edilmesinin ardında da. Kanlı ve karanlık bir kişilik olarak zihnimde şekillenen Kalhas, aynı zamanda grotesk bir varlıktır benim için. Ölümlerin tebliğcisidir, fakat kendi ölümünü öngöremeyecek kadar da acizdir.
M.Ö. 5. yüzyıla tarihlenen aşağıdaki bronz Etrüsk aynasında betimlenen Kalkhas'ın adı, aynanın yüzeyinde Etrüskçe olarak okunabilmektedir. Bu betimlemede kahin, kanatlı bir şeytan olarak resmedilmiştir. Antik çağ üreticisinin, Kalkhas'ı neden karanlık ve kötücül bir karakter olarak betimlediğini bilme şansımız olmasa da, muhtemelen Agamemnon'un kızı Iphigenia'nın kurban edilmesi önerisini sunan Kalkhas için, bir nevi azrail oluşu nedeniyle böyle bir tercihte bulunulmuş olmalıdır.
|
Şekil 1: Etrüskçe 𐌙𐌀𐌋𐰸𐌀𐌔 (Çalkas) yazılı bronz ayna Kaynak |
Orhun’un da bahsettiği gibi, bir tür aydınlanma sürecinin, bilinmezden haber alma ve bu bilgiyi işe yarar hale getirip üstünlük elde etme sürecinin bir aracı olarak görebileceğimiz karaciğer falları, çok tanrılı düzende kimi toplumlarca vaz geçilmez olduğu kadar gerekliydi de. Babil'den Hatti'ye, Hatti’den Hitit’e, oradan Mezopotamya’ya, hatta Etrüsk ve Roma’ya yayılan bu kehanet yöntemi, belki de karaciğer ile özdeşleştirilen ruh, akıl ya da diğer insana ait üstün vasıflar nedeniyle de önemliydi.
Bu çalışmanın başlangıç evresinde, biçimsel olarak organik karaciğer anatomisinin kısmen etkili olduğunu belirtmek durumundayım. Karaciğerin birebir aynısını biçimsel olarak ele alıp, bunu yüze benzetmek için birer göz, burun ve ağız eklemek çok anlamsız olacağından, antik dönemde şekillendirilmiş seramik karaciğer fal modelleri, biçimsel esin kaynağı olarak kullanılmıştır. Bu seramik modeller dikkatli incelendiğinde karaciğerin bir haritasının çıkartıldığı, tümsek, düzlük ve loplara ayrıldığı, bunların da antik kehanetlerde anlamsal karşılıkları olduğu görülmektedir. Mezopotamya’dan Etrüsk’e kadar bu seramik modellerin kimi zaman tunç malzemeyle şekillendirildiğini arkeolojik kazılardan ele geçen örneklerden bilmekteyiz. Hepatoskopi olarak adlandırılan karaciğer falcılığında kullanılmış olan tunç bir modelde
Akçiçek, İltaş’ın araştırmasından naklettiği şekliyle, belirgin olarak şekillendirilmiş üç farklı tepeciği net olarak görebilmekteyiz.
|
Şekil 2: Seramik karaciğer modeli, Hitit, MÖ 13. yy. (Kaynak: Ünal 2004: 45) |
|
Şekil 3: Seramik karaciğer fal modeli, Hitit (Kaynak: Aslantürk 2018:34) |
|
Şekil 4: Tunç karaciğer modeli, Etrüsk, MÖ 3-2. yy. (Kaynak: Gore 1988:735 )
|
Detaylı incelendiğinde, antik çağ insanlarının kalp ve karaciğere, beyinden daha çok önem verdiklerini görebilmemizde, bu seramik karaciğer modellerinin ve tunç örneklerinin ne denli önemli olduklarını vurgulamaktalar. Anadolu’nun zengin kültürel miraslarından biri olarak, belki de çok azımızın farkına vardığı bu küçük organ, günümüzde ancak şiş kebap olarak değerlendirilirken, geçmişimize daha çok bakarak, saklı detayları sanat alanında kullanmanın sorumluluklarımız arasında olduğunu acılı ve bol terbiyeli bir şekilde ortaya koymaktadır.
Hitit başkenti Boğazköy'de bulunan seramik ciğer modelleri üzerindeki yazılar, bir sistem ve terminoloji düzeninde yer alırlar. Hititlerin kullandığı ciğer falı geleneği, Babil'den Hurrilere geçen uygulamalar aracılığıyladır. Dolayısı ile falın terminolojisi de Babil kökenli olup, Babil'ce çivi yazılı metinler seramik yüzeylerde doku etkisi oluşturmuşlardır.
|
Tasarım için yapılan analiz. |
Karaciğer modelini tasarım anlamında yukarıdaki analiz tablosuna göre inceleyerek değerlendirdiğimizde gördüklerimiz; farklı boyutlarda alanlarda (tamamen bağımsız değiller) düzlük ve çıkıntılarla oluşan zıtlıktır. Lekeler üzerindeki çizgisel kazımalarla oluşturulmuş olan zıtlık, çivi yazısı ile düz yüzeylerde oluşturulan dokudur. Lekelerin kendi içinde oluşturduğu denge, dokunun kullanımıyla oluşturulan tekrar ve ritm vardır. Tüm bu veriler, bir tasarım oluşturabilmek için aslında gereğinden fazla bile sayılabilir. Bu noktadan itibaren, konu, karakter ve biçim arasındaki ilişkiyi, saydığımız tasarım unsurları ile birleştirerek, yaratıcı yeni bir heykel tasarımı oluşturmak, hiç de zor değildir.
|
Tasarım Fatih Karagül, İki farklı ciğer modelinden yararlanarak, yeni biçim oluşturma süreci |
O kadar ilginç ve dramatik bir son yaşamıştır ki falcı kahin Kalhas, en sonunda kendi kahkahalarına boğularak, belki de ağzı açık bir şekilde son kahkahasını atarken Gyrenion kutsal korusunda boğularak ölmüştür (Bkz. İren K., 1993:3) Pek çok masum canın sorumlusuna, belki de ilahi adalet ya da kader tanrısı, uygun bir son hazırlamıştır Kalhas için. Araştırdıkça daha pek çok ilginç bilgi ve hikaye ile karşılaşılan Kalhas’ı mitolojik olarak ele almak yerine, kişiliği, icraatları ve sonuçları açısından değerlendirdiğimde, bir seri çalışmanın ilk aşamasını şekillendirmiş olduğumu fark ederek, bunu yeni bir sergide sunmak durumunda kaldım. Özellikle
“Troas Denemeleri” olarak adlandırdığım bu sergide Kalhas’a yer vermemek olmazdı.
|
Tasarım ve uygulama Fatih Karagül Grotesk Kalhas, 2019, "Troas Denemeleri" sergisi, Porselen astarlı gre, 17x17x5 cm.
|
Kaynaklar:
-Akçiçek E. (1991), "Karaciğer Falı (Hepatoskopi)" SSK Tepecik Hastanesi Vo.1, S.47-49
-Aslantürk N. (2018), "Eski Kahinler Hitit Falcıları" Magma dergisi, Haziran
-Furley W., Gysembergh V. (2015), "
Reading the Liver: Papyrological Texts on Ancient Greek Extispicy", Mohr Siebeck, Germany, pp. 13-17, 27-28
-Gore R. (1988), “The Eternal Etruscans”, National Geographic, CLXXIII/6, pp.735
-Orhun M. (2009), “Hititler’de Karaciğer Falı, Kuş Uçuşu Falı ve Bunların Etrüskler’deki Uzantısı” Akademik Bakış, Cilt 3, Sayı 5, S. 231-250
-İren K., (1993), "Gyrenion Antik Nekropol'ündeki Seramik Malzeme", İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Y.Lisans Tezi
-Ünal, A. (2004) “Hititler’de Fal”, Arkeo Atlas, III
-https://www.britannica.com/topic/Calchas-Greek-mythology
-https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Calchas_Miroir.jpg
-http://www.astroset.com/bireysel_gelisim/ancient/a10.htm
-https://www.timetoast.com/timelines/eje-cronologico-antigua-roma-942cd593-f56c-4aa8-a5c9-62e0e7110695